TÜMÖD, yükseköğrenim sorunlarını çevrimiçi toplantıda tartıştı

Tüm Öğretim Elemanları Derneği (TÜMÖD) Genel Merkez ve İstanbul Şubesinin ortaklaşa yürüttükleri eğitim-öğretim kademelerinde yaşanan sorunlara çözüm önerilerinin ikincisi olan “Yükseköğretim sorunlarına çözüm önerileri” 28 Kasım 2020’de cevrimiçi açıkoturum olarak Zoom üzerinden yapıldı.

TÜMÖD, yükseköğrenim sorunlarını çevrimiçi toplantıda tartıştı

Tüm Öğretim Elemanları Derneği (TÜMÖD)'den yapılan açıklama şöyle:

"Akademisyen ve öğretmenlerin, demokratik kitle örgütleri temsilcilerinin katıldığı toplantıya ilgi yoğundu. Katılımcılar düşüncelerini özgürce paylaştılar.

Toplantının açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Levent Sevgi Türkiye’nin ekonomik, insani gelişmişlik, adalet, hukuk, özgürlük, şeffaflık, barış, cinsiyet ayrımı, eğitim gibi alanların yanı sıra Müslüman toplumların büyük bir ahlak çöküntüsü içinde olduğunu, ortaöğretimde başarıyı ölçen PISA endeksine göre de gelecek nesilleri kaybetmek üzere olduğumuzu söyledi.

Çözüm için yeni modellere, yaklaşımlara gerek olmadığını, Cumhuriyet’in fabrika ayarlarına dönmenin yeterli olacağını söyleyen Prof. Dr. Sevgi, “Cumhuriyet’in ortaya koyduğu gibi aydınlık ve üretken yurttaş / birey” yetiştirmek için ilköğretimden başlamanın zorunlu olduğunu söyledi.

Prof. Sevgi, sözlerini şu önerilerle tamamladı: “Yetiştiremediğiniz her çocuk, her yurttaş bir gün karşınıza trafik canavarı, saygısız bir komşu, maske takmayan bir yolcu, sevgisiz bir eş, çöken bina üzerinde telefonla konuşan bir bakan, cahil bir anne, bilimden habersiz bir profesör, tarikatçı bir general, çıkarcı bir müteahhit olarak çıkabilecektir. Bir zincir, en zayıf halkası kadar güçlüdür! Eğer her bir yurttaşımızı “vicdanlı aydınlık bireyler olarak” yetiştiremezsek azgelişmişlik kısırdöngüsünü kıramayacağız! Sorun ne olursa olsun çözüm eğitimde. Zaman geçirmeden devletin hemen tüm kaynakları gelecek nesiller için kullanılmalıdır."

Üç buçuk saat süren toplantıda diğer katılımcılar da Prof. Sevgi’nin sunumunu destekleyici açıklamalar yaptılar. Önerilen çözümler şöyle özetlenebilir:

- Eğitim okul öncesinden başlamalı, ilkokuldan itibaren kesintisiz 12 yıl zorunlu olarak devam etmelidir.

- Eğitim her aşamada Cumhuriyet ilkelerine bağlı laik ve çağdaş olmalıdır. Öğrenim birliği ve fırsat eşitliği sağlanmalıdır.

- Üniversiteye giriş sınavı kaldırılmalı, lise bitirme sınavı konmalı, veliler çocuklarını meslek seçmede özgür bırakmalıdır. İlk iki yılın sonunda devam etmek istemeyen öğrenciye ön lisans diploması verilerek “Meslek Yüksekokulu” kargaşasına son verilmelidir.

- Akademisyenlerin yükselmeleri, ders vermeleri, çalışma ve araştırmaları, yayınları “akademik etik ve ahlak”la uyumlu olmalı, eğitim Türkçe verilmelidir. Ders kitapları tekrar gözden geçirilerek yenilenmeli, örgün eğitim veya uzaktan eğitim ders kitaplarında siyasi mesajlar değil, çağı yakalayan bilimsel mesajlar verilmeli, Türkçe doğru kullanılmalıdır. Akademisyenler kendi alanları dışında ders vermemeli, idari ve akademik kadro atamaları akraba ve siyasi yakınlıklara, tarikat ve cemaat kardeşliklerine göre değil liyakata ve bilimsel çalışmalara göre yapılmalıdır.

- 2017 Anayasa değişiklikleri aracıyla özerk olması gereken üniversiteler de kayırmacı ve yanaşmacı ağlarla Cumhurbaşkanı’na bağlanmıştır. Bu otoriter rejim sorununu çözecek yeni bir anayasal düzen için halkın desteği sağlanarak rasyonel ve liyakate dayalı özgür üniversiteler kurulmalıdır.

- Siyasi parti başkanı olan Cumhurbaşkanı’na bağlı olarak çalışan YÖK kaldırılmalıdır. Üniversitelerin çalışma ilkeleri, öğrenci kadroları, akademik ve idari kadrolar, yükselme ilkeleri, dersler, araştırmalar akademik ahlak çerçevesinde üniversite senatosunca belirlenmeli; rektörler üniversite kadrolarınca seçilmeli, öğretim sınav temelli değil, öğrenme temelli nitelikli, katılımcı, sorgulayan, yorumlayan ilkeler benimsenmelidir.

Vakıf üniversiteleri kamulaştırılmalıdır. Eğitim fakültelerinin öğretmen yetiştirme değerleri yeniden gözden geçirilmeli, öğretmen atamalarında da siyaset değil, bilim geçerli olmalıdır.

Sonuç olarak, bu maddelerin sayısının ve ayrıntılarının çoğaltılması mümkündür. 12 Eylül, YÖK dönemiyle başlayarak, siyasi iktidarlar tarafından özellikle de AKP yönetimi döneminde şeriata dayalı bir sistem getirmek amacıyla eğitimin her aşamasında “bilim dışılık ve çağdaş toplumun gereklerine aykırılık”la ve adına “reform” denen yıkımlar Cumhuriyetimizin kuruluş ilkeleri ve ulusal egemenlik felsefesi doğrultusunda düzeltildiği ve yeniden yapılandırıldığı takdirde Türkiye Cumhuriyeti “ÜNİVERSİTEMİZ VAR” diyecek konuma gelebilir.

Toplantının ayrıntılarına aşağıdaki linkten ulaşılabilir.

https://youtu.be/Sv-LmzvVS-E

Tüm Öğretim Elemanları Derneği