Bağış: İnsanlığın, en büyük barış projesinde Türkiye'ye ihtiyacı var

Devlet ve AB Eski Bakanı, TC Prag Büyükelçisi Egemen Bağış, ünlü yayın kuruluşu Middle East Monitor'e konuştu. Büyükelçi Bağış'ın açıklamasını Türkçeye çevirerek aynen aktarıyoruz. Arabaşlıklar tarafımızdan konmuştur.

Bağış: İnsanlığın, en büyük barış projesinde Türkiye'ye ihtiyacı var

Devlet ve AB Eski Bakanı, TC Prag Büyükelçisi Egemen Bağış, ünlü yayın kuruluşu Middle East Monitor'e konuştu. Büyükelçi Bağış'ın açıklamasını Türkçeye çevirerek aynen aktarıyoruz. Arabaşlıklar tarafımızdan konmuştur.



İşte Egemen Bağış'ın Middle East Monitor'de yayınlanan haberi:


 
"AB İNSANLIK TARİHİNİN EN BÜYÜK BARIŞ PROJESİDİR"

Prag'daki Türk büyükelçiliğinde Middle East Monitor'a konuşan Bağış, AB'yi “insanlık tarihinin en büyük barış projesi” olarak nitelendirdi. Bunun temel nedeni olarak, “AB üyesi ülkelerin tarihine baktığınızda, günümüz Avrupası ile tam bir tezat oluşturan çok sayıda savaş, kan, kin, düşmanlık, nefret, gözyaşı görüyorsunuz. AB ile ilgili en şaşırtıcı şey, bu birliğin tarihinde hiçbir AB üyesinin başka bir AB üyesine tek bir kurşun bile atmamış olmasıdır" dedi.

Ancak AB'nin uyguladığı bu sistem, blok üyelerinin AB dışı ülkelere ateş açmasına veya tam tersi duruma engel olamadı. Bağış, bu nedenle “bu barış projesini [yalnızca kıtasal değil aynı zamanda] küresel bir barış projesine dönüştürmeliyiz” şeklinde düşünüyor.

"ASYA'NIN EN AVRUPALI ÜLKESİ, AVRUPA'NIN DA EN ASYALI ÜLKESİYİZ"

Bu sürecin bir parçası olarak, kıta ile Asya arasında eşsiz bir köprü konumunda olan Türkiye'nin rolünün Avrupa tarafından tanınması gerektiğini söylüyor. “Türkiye, batının en doğusu ve doğunun en batısıdır. Asya'nın en Avrupalı ülkesi ve Avrupa'nın da en Asyalı ülkesiyiz. Türkiye'nin AB'ye girmesi Türkiye'den ve AB'den de daha büyük projedir ve aynı zamanda dünya istikrarı ve dünya barışı için de çok önemlidir.”

Büyükelçi, "Avrupa'nın ihtiyaç duyduğu enerji kaynaklarının yüzde 70'i, Türkiye'nin kuzeyinde, güneyinde ve doğusunda yer alıyor ve Türkiye'nin batısında bulunan AB'nin bu kaynaklara erişmesi gerekiyor" diyerek özellikle enerji konusunda Birliğin ve Türkiye'nin birbirlerine ihtiyacı olduğunu düşünüyor. Gerçekten de yol Türkiye’den geçiyor. Enerji, Avrupa ülkelerinin Rusya'nın arzına olan bağımlılıklarını azaltmak için uzun süredir uğraştıkları bir sorun.

Türkiye, Karadeniz'de 450 milyar metreküpten fazla gaz rezervi keşfinin kanıtlanması ile birlikte bu konuda Batı'ya giden enerji kaynaklarının yeni bir merkezi ve geçiş yolu olacak gibi görünüyor. Türkiye ayrıca bu amaçla, geçtiğimiz ay faaliyete geçmeye ve ilk kez doğrudan Azerbaycan'dan Avrupa'ya gaz iletmeye hazır olduğu duyurulan stratejik Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı'nı (TANAP) kullanmayı hedefliyor.

"AB İLE TÜRKİYE ARASINDA İŞBİRLİĞİ LÜKS DEĞİL GEREKLİLİKTİR"

Bağış, ülkesinin bölgesel enerji piyasasında gittikçe artan varlığı ve Rusya kaynaklı olmayan doğalgaz talebinin yanı sıra güvenlik ve göç kontrolü konularında sağlayabileceği destekle, AB ile Türkiye arasında işbirliğinin "lüks değil, bir gereklilik." olduğunu vurguladı.

AB'nin Türkiye ile daha fazla ortaklığa olan ihtiyacına rağmen, bunu engellemenin önündeki en büyük engel her zaman ülkenin kimliğiydi. Bağış, “Türkiye'nin Müslüman kimliği AB’ye üyeliğine engel mi? Hiç şüphesiz" “Sadece Türkiye değil, daha da küçük olan Bosna'ya yönelik bir korku bile var… Eski Yugoslavya'nın AB üyeliğinden en uzaktaki bölümü Bosna’dır ve bunun sebebi Bosna'daki Müslüman kimliği. Ve hepsi Müslüman değil! Ama yine de acı çekiyorlar."dedi.

Avrupalılar arasında gereksiz bir Türkiye ve Müslüman korkusu oluştuğunu söyleyerek bu cehalete dikkat çekiyor. “AB bakanıyken, Türkiye'ye gelen Avrupalıların Türkiye'nin
AB üyeliğine çok daha olumlu baktıklarını, Türkiye'nin AB üyeliğine çok kuşkuyla yaklaşanların aslında Türkiye'ye hiç gelmeyenler olduğunu fark ettim. Dolayısıyla bu cehalet, hepimizin mücadele etmesi gereken büyük bir sorundur."
 
Bağış, Türkiye'nin Birliğe katılım sürecinde artık görev yapmasa da, Prag Büyükelçisi olarak atanması, Avrupa ile işlerinin henüz bitmediğini gösteriyor. Nitekim, Çek Cumhuriyeti'nde Türkleri temsil etmeye aktif olarak devam ediyor ve Türkiye'nin kıta içindeki ilişkilerine olan ilgisi de sürmekte.
Mesleğine yakışır bir şekilde Bağış, nazik ve açık birisi ve bu özelliklerini diğer komşu ülkelere göre daha az Türkün yaşadığı küçük AB ülkesindeki yeni rolü içinde etkili bir şekilde kullanıyor. "Bu bana bir avantaj sağlıyor" dedi ve ardından "Muhtemelen kapılarının her zaman tüm vatandaşlarımıza açık olduğunu söyleyebilen Avrupa'daki çok az Türk büyükelçisinden biriyim." diye ekledi.


"BENİ GÖRMEK İÇİN RANDEVU ALAMAYAN TEK TÜRK VATANDAŞI BİLE OLMADI"

Atandıktan sonra açtığı Türk büyükelçiliğinin Instagram sayfasına atıfta bulundu ki: hızlı şekilde baktığımızda Prag'da bir yıl boyunca kaldığı süre boyunca birçok kişiyi ağırladığını görüyoruz. Bağış, “Şu ana kadar son bir yılda beni görmek için randevu alamayan tek bir Türk vatandaşı bile olmadı. Buradaki Türk topluluğun büyük bir aile olarak görüyorum ve bu aileden de ben sorumluyum." dedi.

Çek Cumhuriyeti ile ilişkisi de uzun bir geçmişe dayanıyor. Blokta Türkiye'nin başmüzakerecisi olarak görev yaparken esas olarak Çek AB'nin Genişlemeden Sorumlu Komisyon Üyesi Štefan Füle ile muhatap olmuştu. 

Erdoğan, kendisine Prag ile Ankara (Çekya ile Türkiye)arasındaki ikili ticareti 3,5 milyar dolardan 5 milyar dolara önemli ölçüde artırma hedefi verdiği için görevi bunun da ötesine geçiyor. “Bu, Şubat 2013'te Prag'ı ziyaret ettiğinde dönemin Başbakanı Erdoğan tarafından belirlenen bir hedef idi. O seyahatinde kendilerine eşlik etmiştim, o zaman Avrupa Bakanıydım… Ve bana Büyükelçi olma görevini verdiğinde, 'altı yıl oldu ve hala 3.5 milyar dolar dedi. Senden oraya gitmeni ve bu hedefimizi gerçekleştirmeni  istiyorum."

Fakat görünen o ki, Koronavirüs pandemisi bu yılın başlarında vurduğu ve bu hedefi mahvettiği için zaman onun tarafında değildi. Türkiye'nin de parça temin ettiği Çek Škoda otomobillerinin artan satışında ilerleme kaydedildiğini kaydeden Bağış, “İlk yılda tamamlayamadım ama kararlılığım devam ediyor” dedi.

"TAÇ GİYEN BAŞ, AKILLANIR"

Büyükelçi, daha önce önemli bir zaman geçirdiği ABD'deki son seçimler hakkındaki düşüncelerini de ifade etti. Başkan seçilen Joe Biden'in geçen yıl yaptığı kayıtlarda aylar önce ortaya çıkan Erdoğan ve iktidar partisine yönelik Türk muhalefetini destekleme konuşması konusuna ciddi bakmayan Bağış, bunun sadece seçim kampanyası dahilinde yapılan bir konuşma olduğunu düşündüğünü ifade etti.

"Bence bunların hepsi bir kampanyaydı. Tüm başkan adayları, adaylık süreçlerinde Türkiye'ye saldırdılar ve yemin edip devlet kurumlarından brifing aldıktan sonra tonlarını değiştirdiler. Ve bu herkes için doğru, hiçbiri istisna değil” dedi. "ABD'deki demokratik sistem nedeniyle, daha fazla Türkiye karşıtı oy var” ifadesini kullanan Bağış bu durumu körükleyenin Ermeni lobisi, Gülenciler ve yükselen Kürt lobisi olduğunu ekledi.
Ancak Biden göreve başladığında Bağış, yeni Başkan'ın “Türkiye'nin önemini ve ilişkilerin kırılganlığını anlayacağını” öngören Büyükelçi bir Türk atasözüne de atıfta bulundu: "Taç giyen baş akıllanır."