Cumhurbaşkanı Erdoğan, Soçi görüşmesini değerlendirdi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Soçi’de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı görüşmeye ilişkin,değerlendirmede bulundu

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Soçi görüşmesini değerlendirdi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Soçi’de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı görüşmeye ilişkin, “Birçok aktörün sahada olduğu ve çetrefilli yönleri bulunan bölgesel konularda zaman zaman bazı fikir ayrılıkları da olmuyor değil. Ama bu ikili görüşmemizde hemen hemen bütün konularda bir birlikteliğin olduğunu gördük. Bu tabii işin sevindirici yönüdür” dedi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in daveti üzerine Soçi'ye yaptığı ziyarete ilişkin dönüş yolunda gazetecilere açıklama yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sürekli telefon görüşmeleri gerçekleştirdiği Putin'le uzun bir aradan sonra yüz yüze yapılan ikili görüşmede Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkileri ve bölgesel konuları ayrıntılı şekilde ele alma imkanı olduğunu söyledi. Hem ikili ilişkilere yeni ve güçlü bir ivme kazandırmak hem de bölgede yaşanan gelişmeleri ele almak için üç saati aşkın bir görüşme yaptıklarının altını çizen Erdoğan, “Bu çerçevede bu senenin ilk 8 ayında geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 50'ye yakın artışla 21 milyar doları aşan ticaret hacmimizi, ortak hedefimiz olan 100 milyar dolar seviyesine ulaştırmak için atılacak adımlara odaklandık” diye konuştu.

Stratejik bir iş birliği alanı olan enerji sahasında da mevcut iş birliğini ilerletme hususunda mutabık kaldıklarını ifade eden Erdoğan, “TürkAkım ve Akkuyu Nükleer Enerji Santrali projelerine ilişkin durumu değerlendirdik. Malum, kısa bir süre önce Akkuyu Nükleer Enerji Santrali'ni ziyaret etmiştik. Burada 10 bin genç Türk mühendis çalışıyor. Bunun yanında 3 bin genç Rus mühendis çalışıyor. Bu sayıyı daha da artıracaklar. Nasip olursa 2023'ün Mayıs ayında birinci üniteyi bitirme sözünü kendilerinden aldık. Ondan sonra iki, üç, dört numaralı üniteler var. Tabi bizim üç nükleer santral yapma hedefimiz var. Sayın Putin'le ‘Bu iki nükleer santrali de sizinle birlikte yapabilir miyiz?' diye de görüştük. O zaman Türkiye üç tane nükleer enerji santraline sahip olacak. ‘Bu konuyla ilgili çalışalım' dediler” şeklinde konuştu.

Turizm, tarım ve diğer alanlarda iş birliğini geliştirmenin önemini de vurguladıklarını kaydeden Erdoğan, turizmde Rusya'nın Türkiye'ye çok ciddi destek verdiğini söyleyerek, “Turizmde yaşadığımız sıkıntıları Rusya'dan gelen turistlerle ciddi manada aşmış bulunuyoruz” ifadelerini kullandı.

Görüşmenin odak noktasını bölgesel konuların teşkil ettiğini belirten Erdoğan, “Suriye, Karabağ, Libya ve Afganistan'daki gelişmeleri etraflıca değerlendirme imkanımız oldu. Aynı şekilde Azerbaycan konusunu değerlendirdik. Atılabilecek ortak adımlar hususunda samimi ve verimli görüş alışverişinde bulunduk. Özellikle Afganistan'daki gelişmeler de ele aldığımız bir diğer güncel konu başlığı oldu.

Özellikle İdlib başta olmak üzere Suriye ile ilgili konuları da ayrıntılı şekilde ele aldık. Uzun yıllardır süren Suriye krizi ülkelerimiz başta olmak üzere tüm bölgeye ağır maliyetler getirdi. İnsani dramlar yanında sürecin ekonomik yükü hepimiz için katlanılmaz boyutlara ulaştı. Kaldı ki Türkiye olarak şu an itibarıyla 4,5 milyona yakın mülteciye ev sahipliği yapıyoruz. Ayrıntıların ötesine geçip bu meseleye kalıcı, nihai ve sürdürülebilir bir çözüm bulma vaktinin geldiğini konuştuk. Bu konuda birlikte atacağımız adımların gerekliliği üzerinde durduk. Sayın Putin'le görüşmemizde, bu yöndeki her türlü gerçekçi ve adil adıma açık olduğumuzu özellikle belirttik” açıklamasında bulundu.

Erdoğan, “Birçok aktörün sahada olduğu ve çetrefilli yönleri bulunan bölgesel konularda zaman zaman bazı fikir ayrılıkları da olmuyor değil. Ama bu ikili görüşmemizde hemen hemen bütün konularda bir birlikteliğin olduğunu gördük. Bu tabi işin sevindirici yönüdür. Toplantımızı bu şekilde tamamlarken, Sayın Putin'den kısa zamanda bir iadeiziyaret istedim. Kendisi de olumlu yaklaştı. Bir de ‘Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantısı'nı bu yıl bitmeden Türkiye'de yapalım' dedim. Ona da olumlu cevap verdi” dedi.

“Aynı yaklaşımı muhataplarımızdan da bekliyoruz”

“Bu görüşmenizde özellikle Suriye ve İdlib'in ön planda olduğunu görüyoruz. Bu konuda Putin'den Rusya'nın 2018 Soçi Mutabakatı'nın gereği olan taahhütlerini yerine getirmesi noktasında talebiniz oldu mu? Buna nasıl karşılık verdiler? Zira İdlib merkezli bir mülteci krizini Türkiye sizin nezdinizde her fırsatta dile getiriyor. Bu konuda bir teminat verdiler mi? Bir de M-4 karayoluyla ilgili durum gündeme geldi mi?” şeklindeki soruya cevap veren Erdoğan, “Türkiye olarak Suriye'de Rusya'yla birlikte kararlaştırdığımız her hususa bağlılığımızı sürdürüyoruz. Buralardan herhangi bir geri adım atmak söz konusu değil. Bütün mutabakatlara uymaya ve güvenlik koridorundaki radikal unsurların temizlenmesine de Türkiye olarak biz devam ettik. Bundan da taviz yok. Ama tabi aynı yaklaşımı muhataplarımızdan da bekliyoruz. İdlib'de güvenliğini sağladığımız bölgelerde zaman zaman bazı sıkıntılar yaşanmıyor değil. Ama bu sıkıntıları aşmak için ilgili birimlerimiz muhataplarıyla görüşmek suretiyle bunu da çözmenin gayreti içinde oluyorlar. Bu konuda da birlikte hareket etmenin önemine vurgu yapıyoruz.

Bundan sonraki süreçte de özellikle liderler düzeyinde telefon diplomasiyle, bunun yanında dışişleri ve savunma bakanlarımızın, istihbarat örgütlerimizin müşterek çalışmalarıyla bunları çözmenin gayreti içerisinde olalım dedik ve bu konuda da mutabakatımızı ortaya koyduk. Tabi bölgede ateşkesin sağlıklı bir şekilde devamı, özellikle Türkiye'den geri dönüşleri hızla artıracaktır. 400 bini İdlib bölgesine olmak üzere 1 milyondan fazla kişi evlerine, topraklarına dönüş yaptı. Bu olumlu bir gelişme. Bu rakamı artırmak ve ülkemizde misafir ettiğimiz Suriyelilerin güvenle topraklarına dönüşü için gerekli çalışmaları aralıksız sürdürüyoruz. Benim özellikle üzerinde durduğum bir diğer konu da PKK/YPG'nin Moskova'da olmasıydı. Bunu kendilerine hatırlattım. Aynı şekilde bu örgüt ABD'de de Beyaz Saray'da ağırlandı. Burada da bunlara ilgi, maalesef ileri derecede. Malum Amerikalı McGurk denilen bir adam var. Bu adam terör örgütlerinin adeta sevk ve idaresini yapıyor. ‘Terörle mücadele konusuyla ilgili dayanışmamızı daha da artırmamız gerekir' dedik” dedi.

“Türkiye'nin uzay çalışmalarını konuştuk”

Erdoğan, bu görüşmede bölgedeki mevcut durumu değerlendirmekle birlikte gündemi ağırlıklı olarak Türkiye-Rusya ilişkilerini daha da geliştirecek hususlar, savunma sanayiinden siyasi ve askeri konulara kadar atılabilecek ortak adımlar ve beraber yapılabilecek yatırımların oluşturduğunu kaydederek, “Bu konularda Sayın Putin çok açık ve net yapabileceğimiz yatırımları gündeme getirdi. Örneğin Akkuyu'nun yanı sıra ikinci ve üçüncü nükleer enerji santralleri konusunu, savunma sanayiine yönelik atılabilecek adımları görüştük. Tüm bunlarla beraber mesela Türkiye'nin uzay çalışmalarını konuştuk. Sayın Putin, uzayla ilgili Türkiye ile beraber çalışmaya var. Uzayla ilgili atılabilecek adımlarla ilgili de heyetlerimizi, ekiplerimizi çalıştıracağız. Yapılacak çalışmayla da bunun zamanlamasını, yol haritası belirleyeceğiz. Ona göre de inşallah ilerleyeceğiz. Yani uzay çalışmalarında da çok daha ileri boyutta bir teklif var. Bir tane karada, bir tane denizde platform oluşturmak suretiyle, buradan uzaya roket fırlatma çalışmalarını beraber yapabileceğimizin teklifini sağ olsun yaptılar. Bu konuda da ilgili arkadaşlarımızı görevlendirerek çalışacağız” diye konuştu.

“S-400'de geri adım atmak söz konusu değil”

Erdoğan, “Savunma sanayii ile ilgili adımlar da gündeme geldi dediniz. S-400'ün devamının alınmasına ilişkin bir süreç şekillendi mi görüşmenizde? Diğer husus da F-35 programından Türkiye'nin çıkarılması sonrasında Rusya ile yeni nesil savaş uçakları konusunda bir çalışma yürütülmesi, özellikle SU uçaklarıyla alakalı bir çalışma yapılması konusu gündeme geldi mi?” sorusuna ise şu cevabı verdi:

“Bir defa S-400 konusunda bizim sürecimiz devam ediyor. Geri adım atmak gibi bir şey söz konusu değil. Bu yararlı görüşmemizde tabi ki bunları da etraflıca konuştuk ve bunları daha ileri boyutlara nasıl taşıyacağımızı görüştük. Hatta uçak motorları yapımında ne gibi adımlar atacağız, savaş uçaklarıyla ilgili ne gibi adımlar atacağız; bunları da yine etraflıca konuşma imkanımız oldu. Allah nasip ederse uçak motorları konusunda da aynı adımı atacağız. Bir diğer konu, gemi inşasında da yine beraber birçok adım atabiliriz. Denizaltılara varıncaya kadar, burada da yine Rusya ile müşterek adımlarımız inşallah olacaktır. Çalışacağız. Durmak yok yola devam.”

“Almanya ile yapılan Reis serisi denizaltılara Ruslarla mı devam edilecek?” şeklindeki soruya “Almanya işi biraz gevşekten alıyor. Almanya eğer bu işte bize verdiği sözü yerine getirmezse yapacağımız iş alternatifleri bulmaktır. Alternatifler tükenmez” ifadeleri ile cevap veren Erdoğan, “Bu görüşmede Karabağ ile ilgili Zengezur Koridoru gündeme geldi mi?” şeklindeki soruya ise şu yanıtı verdi:

“Zengezur Koridoru bütün bölge için önemli bir imkan olacak. Burada hayata geçecek kara ve demir yolu hatları tüm bölge ülkeleri için ticari ve ekonomik fırsatlar getirecek. Azerbaycan bu koridor için geniş çaplı çalışmalar yürütüyor. Tabi Ermenistan tarafının da yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekiyor.”

“Demek ki hayra alamet bazı adımlar atılıyor”

Erdoğan, “Amerika dönüşü ‘Biden ile gidişat pek hayra alamet değil' demiştiniz. Amerika ile sorunlarımız malum; terörü desteklemeleri, S-400 konusundaki tutumları, FETÖ konusunda adım atmamaları. Gidişat hayra alamet değilse, ABD ile ilişkilerde bilmediğimiz bir şey var mı yoksa sorunlar mı derinleşti?” şeklindeki soruya, “Bunları söyledik, cevap geldi zaten. Nasip olursa Roma'da görüşeceğiz. Oradan da inşallah Glasgow'a gideceğiz. Glasgow'da da büyük ihtimalle görüşeceğiz. Demek ki hayra alamet bazı adımlar atılıyor” diye cevap verdi.

Erdoğan, Türkiye'nin Afganistan'daki stratejisinin sorulması üzerine, “Malum biz artık Afganistan'dan tüm askerlerimizi çektik. Asker varlığı olarak Afganistan'da yokuz. Fakat Taliban'ın bizle uyumlu bir çalışma içerisine girmesi halinde bizim Taliban'la görüşmemek gibi bir ön yargımız da yoktur. Çünkü Afganistan halkı bizim yüz yıllara dayanan geçmişimiz olan bir halktır. Yönetimle de uyum olması halinde biz her türlü görüşmeyi yapabiliriz. Buna da kapımız açıktır” dedi.
Erdoğan, Türkiye'nin Kabil Havalimanı'nın güvenliğini sağlama ve burayı işletme düşüncesinden vazgeçip geçmediği konusunda ise, “Şu an itibarıyla yokuz ama ileride olabilir” şeklinde konuştu.

“Er veya geç Amerika buradan çıkmalı”

“Amerika, Afganistan'dan çekildi. Siz geçen gün çok açık ve net bir şekilde “Amerika Suriye'den de çekilsin” dediniz. Orta dönem perspektifiyle baktığınız zaman Washington'un nasıl bir adım atmasını bekliyorsunuz?” şeklindeki soru üzerine Erdoğan şunları kaydetti:

“Az önce bir isimden bahsettim; McGurk, bu aslında teröre destek veren bir isimdir. Bu adam PKK/YPG/PYD'nin adeta yönetmeni durumundadır. Tabi benim bu ifadem birilerini ciddi manada rahatsız edecektir. Bunu da biliyoruz. Ama terör örgütleri ile el ele, kol kola oralarda dolaşan adamdır bu. Benim teröristlerle mücadele verdiğim bir bölgede bunun onlarla kol kola dolaşması beni ciddi manada rahatsız etmektedir. Şu anda da onun bu terör örgütleriyle iç içe olması, beraber olması, konumunu zaten ifade etmektedir. Er veya geç Amerika buradan çıkmalı ve burası Suriye halkına bırakılmalı.“

“Amerika ile ilgili çok net ifadeler ortaya koydunuz. ABD Başkanı Biden ile G-20 Zirvesi'nde bir araya geleceğiniz bilgisi var. G-20 Zirvesindeki görüşmeyi Amerika-Rusya dengesinde siz nereye konumlandırıyorsunuz?” şeklindeki soruya Erdoğan, “Orada Sayın Biden'la yapacağımız görüşmenin boyutları nereye ulaşır göreceğiz. Mesela, Brüksel'de bir görüşmemiz oldu. Şimdi ise Roma'da bir görüşme yapacağız. Belki bunları da konuşacağız.

Suriye ile ilgili ABD'nin yaklaşımı ne olacak? Bunları dillendirme fırsatımız olacak. Aramızdaki askeri siyasi, ekonomik, ticari tüm ilişkileri ele alacağız. Mesela F-35 sorunu ne olacak? 1 milyar 400 milyon dolar ödeme yapmışız. Bu ne olacak? Bunların akıbetini görmemiz lazım. Biz elimizde bol para var da bunları etrafa saçan bir ülke değiliz. Bu paraları da kolay kolay kazanmadık, kazanmıyoruz. Ya uçaklarımızı verecekler ya da parayı verecekler” ifadeleriyle cevap verdi.

“Anayasa ile ilgili çalışmamız bitme noktasına geldi”

Yeni anayasa ve seçim yasasına ilişkin çalışmaların ne aşamada olduğunun sorulması üzerine Erdoğan, “Bizim anayasa ile ilgili çalışmamız bitme noktasına geldi. Bu arada yaşadığımız afetler sebebiyle bir kesintiye uğradı. Tekrar bir araya gelip, çalışmamızı süratle bitireceğiz. Siyasi Partiler Kanunu ile ilgili çalışmada da Genel Başkan Yardımcım Hayati Bey, MHP'deki muhatabıyla yaptıkları çalışmayı belirli bir noktaya getirdiler. Son durumu bana bildirecekler. Ondan sonra da hayırlısıyla buradaki kararımızı da vermiş olacağız. Devlet Bey ile de bir araya gelip üzerinden geçme imkanımız olabilir. Zaten özellikle baraj vesaire gibi konular medyaya da yansıdı” dedi.

Muhalefetin parlamenter demokrasiye dönüş konusundaki tavrının hatırlatılması ve zaman zaman AK Parti içinde de buna dönük bazı fikirlerin konuşulduğunun iddia edildiğinin söylenmesi üzerine Erdoğan, “Asla böyle bir şey söz konusu değil. Başkanlık sistemini getiren bir iktidar kalkıp da muhalefetin kuyruğuna takılır mı? Böyle bir şey asla olamaz. Biz başkanlık sistemini getirdik ve bu yeni sistemden de memnunuz. Başkanlık sistemiyle inşallah yolumuza devam edeceğiz. Başkanlık sistemiyle aldığımız mesafe de ortadadır. Bizi yıllarca geride bırakmış olan eski vesayetçi sistemi tekrar denemenin anlamı yok. Eski sistem demek, yamalı bohça demektir. Eski sistem demek, sürekli koalisyon hükümetlerinin olması demektir. Eski sistem demek, kesinlikle sağlıklı bir yönetim biçiminin olmayışı demektir. Olay bu kadar basittir” diye konuştu.

“Tarladan manava ve markete kadar bu süreci çok daha ciddi bir şekilde denetleyeceğiz”

Erdoğan, son olarak sorulan “Fahiş fiyat sorununda yalnızca zincir marketler mi sorumlu yoksa bunda üretim maliyetlerinin artmasını da etkisi var mı?” sorusuna ise şu ifadelerle cevap verdi:

“Şu anda zincir market dediğimiz bu güçlü marketler bu işin ağırlığını oluşturuyor. Bunların bir de alt yapıları var. Bu alt yapılar da ciddi manada bu işin beslemesi oluyor. Şu anda bazı marketlerle ilgili bir denetim süreci olacak. Bazı cezai müeyyideler gelecek. Böyle bir durum söz konusu. Biz kendilerinden hassasiyet bekliyoruz. Ticaret Bakanlığımız da denetimlerini sıklaştırarak sürdürüyor. Bunu da devam ettireceğiz. Tarladan manava ve markete kadar bu süreci çok daha ciddi bir şekilde denetleyeceğiz.”