Eski AK Parti milletvekilinden skandal sözler

Eski AK Parti Milletvekili Hüseyin Besli Akşam gazetesinde Alevi ve Kürt vatandaşların çocuklarına 'yalancılığı' öğrettiğini iddia etti!

Eski AK Parti milletvekilinden skandal sözler

Eski AK Parti Milletvekili  Hüseyin Besli Akşam gazetesinde Alevi ve Kürt vatandaşların çocuklarına 'yalancılığı' öğrettiğini iddia etti! Besli yazısında, "Alevi bir anne baba daha doğumdan itibaren çocuklarına kimliklerini gizlemeyi yani yalan söylemeyi öğretmek durumundaydı. Söz konusu çocuklar 'çifte kavrulmuş yalancı' olmak durumundadırlar" diye yazdı.

TBMM 22. ve 23. Dönem İstanbul Milletvekili, bir dönem Recep Tayyip Erdoğan'ın basın danışmanı, AK Parti Genel Başkan Danışmanı ve Yeni Şafak gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Besli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştiri yazısında, Alevilere ve Kürtlere "yalan söylemeyi ve yalancılığı karakter ittihaz etmiş" insanlar olarak tanımlayarak iftira attı.

Besli'ye göre, Aleviler ve Kürtler "ne kadar maharetle yalan söyleyebiliyorlarsa o kadar aferin alarak yetişmişlerdir."

İşte Hüseyin Besli'nin o yazısı:

Mukaddime'ce/27 Yalan söyleme mecburiyeti ve becerisi / Hüseyin BESLİ

1

Yalan söylemek, ta bezm-i elestten beri insanoğlu ile beraber yürüyen/var olan bir olgudur.

Hani; şeytan o ikisine (Adem ile Havva) "... Rabbiniz, başka bir sebepten dolayı değil, sırf ikinizde birer melek ya da cennette ebedi kalıcılardan olmayasınız diye sizi şu ağaçtan men etti..." demişti ya.

Sonradan gelişen olaylar gösterdi ki şeytan yalan söylüyordu.

Yalan, bu vasfıyla ve ilk ortaya çıkışıyla şeytana ait bir şey olmasının yanında insana da aittir.

Anlaşılan odur ki; insan var olukça yalan da bir şekilde var olacaktır.

Genel teamül gereği; bir kişinin yalanı deşifre edilip, yüzüne vurulduğunda normal insanın yüzü kızarır, hiç değilse şöyle bir durur, geri çekilir...

Ne var ki bu genel teamüle uymayan, yalan söylemeyi karakter/ahlak haline getirenler de vardır.

2

Daha önce de çeşitli vesilelerle yazdık.

Ancak, hala, Kemal Kılıçdaroğlu'nun yalanları karşısında şaşkınlık yaşayanlar için hatırlatalım istedik...

Malum, daha düne kadar, Türkiye'de alevi vatandaşlar kimliklerini açıkça ifade edemiyorlardı. (Ne yaman çelişkidir ki bunun da kökeni CHP zihniyetine dayanır.)

Aksi takdirde bilhassa devlette bir takım yerlere gelemezlerdi.

Bu nedenle, alevi bir anne baba daha doğumdan itibaren çocuklarına kimliklerini gizlemeyi yani yalan söylemeyi öğretmek durumundaydı... Bu bir.

İkincisi; yine malumdur ki Alevilik Türkmenlere mahsus bir şeydir. Türkmen haricindeki, mesela Kürt aleviler ana kitle tarafından makbul sayılmazlar, hatta Alevilik kimliğinin başka bir kimliği örtmek için kullanıldığını bile düşünürler.

Böyle olunca; alevi Kürt bir aile çocuklarına alevi kimliğini gizlemeyi öğrettiği/öğütlediği kadar Kürt kimliğini de saklamayı öğretmek mecburiyetinde kalmaktadır.

Yani söz konusu çocuklar 'çifte kavrulmuş yalancı' olmak durumundadırlar. Ve ne kadar maharetle yalan söyleyebiliyorlarsa o kadar aferin alarak yetişmişlerdir.

Şimdi tam burada İbn-i Haldun'un "adetler zamanla karaktere dönüşür" deyişini hatırlayabiliriz.

Yani, Kemal Kılıçdaroğlu gibiler bir bakıma toplumda bir yer elde etmek için, bir bakış açısına göre masum ve mecburi yalan söyleye söyleye, zamanla yalan söylemeyi ve yalancılığı karakter ittihaz etmiş oluyorlar.

Şaşılacak bir şey yok.