Ali Rıza Özkan

Ali Rıza Özkan

8 MART YALANLARI

 Bir haftadır eposta bombardımanına tutuldum!

Göndericiler istisnasız büyük şirketler! Hepsinin de amacı, 8 Mart vesilesi ile medyada görünmek!

Ancak, yine hepsinin de istisnasız yöntemi aynı: kendilerini “kadın dostu” olarak takdim etmek!

Bir büyük alışveriş zincirimiz var, örneğin...

Gönderdikleri haber metnine inanacak olursam, zincir bünyasinde kadın erkek eşitsizliğini çözmüşler!

Yazılanları okuyunca, ülkenin yönetimini de bunlara devredesim geldi!

Ücret eşitsizliğini kaldırmışlar! Yönetim kademelerinde eşitsizliği kaldırmışlar! Hatta, toplam çalışan sayısında kadınlara öncelik veriyorlarmış!

Güler misin, ağlar mısın?

Elbette, metindeki tek gerçek, son şık; yani çalışanların içerisinde kadınların oranı. Nedeni ise, bu kadar stresli çalışma koşullarında ucuz işgücü olmaya kadınların daha çok razı olması. Göçmen çalıştırabileceklerine cesaret edebilseler, daha ucuza çalıştıracakları için, saniye tereddüt etmeden, kadınların yerine göçmenleri tercih edeceklerine gözüm kapalı bahse girerim!

Ama, yine de üşenmedim, yönetim kademesine baktım:

CEO, idari işler, alım-satım, finans gibi temel yönetim birimlerinin başında bulunanlar erkek. Sadece, insan kaynakları bölümündeki yönetici kadın!

Bu örnekleme alışveriş zinciri için özel bir durum değil.

TÜİK verilerine göre, Haziran 2020 tarihi itibariyle, erkeklerin işgücüne katılım oranı yüzde 68 iken, kadınların ise yüzde 32!

İşsizlik söz konusu olunca, durum tersine dönüyor. İşgücü potansiyeline sahip kadınlar arasında işsizlik yüzde 14.5 iken, erkeklerde bu oran yüzde 12.9!

Kazanç söz konusu olduğunda da, kadınlar yine mağdurlar! DİSK-AR tarafından yapılan bir araştırmaya göre, örneğin kendi hesabına çalışan erkeklerin yıllık ortalama esas iş geliri 29 bin 116 TL iken, kendi hesabına çalışan kadınların yıllık ortalama esas iş geliri 16 bin 425 TL!

Bırakalım maaşlı çalışmayı, serbest meslek sahibi olarak dahi, kadınlar eşitsizliği yenemiyorlar!

Yine aynı çalışmada ortaya çıkıyor ki, kadınlar işveren olarak da bu eşitsizlik zincirini kıramıyorlar! İşveren olarak çalışan erkeklerin yıllık ortalama esas iş geliri 97 bin 244 TL iken işveren kadınların yıllık ortalama esas iş geliri 80 bin 893 TL. Bu durumda işveren olarak çalışan erkekler, işveren olarak çalışan kadınlara göre % 20,2 daha fazla ücret alıyor!

DİSK-AR araştırması bu eşitsizliğin sürekliliğini gösteren önemli bir bilgi veriyor:

Geçmiş yıllar incelendiğinde, 2009 yılında çalışan erkeklerin yıllık ortalama esas iş geliri 12 bin 614 TL iken, aynı yılda kadınların yıllık ortalama esas iş geliri 9 bin 446 TL idi. 2019 yılı ile karşılaştırıldığında, son 10 yılda çalışan erkeklerde gelir % 93,8 artarken çalışan kadınlarda ise bu gelir sadece % 66,9 arttı.

Yani, lafın özü; kadın ve erkekler arasında var olan eşitsizlik son 10 yıl içerisinde ayrıca daha da artmış!

Özel olarak saymadım, ama kadınlara eşit, hatta öncelikli yaklaştıklarını iddia eden şirketlerin haber metinlerinin toplam sayısı 100’de fazla! Yanlış anlamayın, Türkiye’nin en büyük şirketlerinden söz ediyorum.

İnsanın aklına Nasreddin Hoca fıkrası geliyor: Kedi buysa, ciğer nerede? İstatistikler buysa, işyerinde kadın erkek eşitliğini sağladığını iddia eden şirketler nerede? Şirketlerin beyanı doğruysa, eşitsizlik mağduru çalışan kadınlar nerede? Yalan mutfağında biri mi var?

Otomobil, tekstil, bilişim, alışveriş vs aklınıza ne gelirse; her sektörden koca koca şirketleri 8 Mart vesilesi ile medyada yer almak hırsı ile yalan söylemeye iten, elbette ki, kadınlara iş hayatında verdikleri değer değil, kendi marka değerlerini yüceltmek gayreti.

Toplumsal değerleri istismar ederek, kendi marka değerini yüceltme kampanyaları, hatırlarsanız, bayrağımızın ve İstiklâl marşımızın istismar edilmesiyle başlamıştı. Gördüğünüz gibi, halen devam ediyor!

Siyonizmi maddi olarak desteklediğini açıklamaktan çekinmeyen ve İsrail’de yaşanan insan hakları ihlallerine karşı tutum almayı kesinlikle reddeden bir içecek firmasının ülkemizde ne denli “bizden”; millî, inançlı ve yerli olduğunu yansıtan reklamlarını unuttuk mu?

Demek ki, marka değeri ile hakikat çıtası arasında bir ters orantı var!

O nedenle, lütfen 8 Mart yalanlarına karşı daha duyarlı olalım. 

Önceki ve Sonraki Yazılar