Ali Rıza Özkan

Ali Rıza Özkan

ABD, AFGANİSTAN’DA YENİLDİ Mİ?

Tüm dünya ittifakla, ABD’nin Afganistan konseptinde başarısız olduğunu ve geri çekilmek zorunda kaldığını söylese de, ülkemizde ABD’ye sahip olduğunun çok üzerinde kudret atfeden kesimler var.

Ne yazık ki, bu kesimlerin önemli bir parçası da kendisini solda tanımlayan aydınlar!

İslamcısı, solcusu, liberali hep birlikte ABD’nin yenilmediğini, taktik olarak geri çekildiğini ve aslında Taliban’ı kendi yerine bıraktığını iddia ediyorlar!

Dünyada çok az görülen bir şekilde, ülkemizde, söz konusu ABD ve politikaları olunca, farklı dünya görüşlerinden olup aynı şarkıyı söyleyen “aydınlar” var.

Şarkılarının adı: ABD yenilmez!

Buna, öğrenilmiş kölelik mi diyelim?

Halbuki, dünyamızın gerçeğidir; ABD’nin küresel egemenlik iddiası yerle yeksan olmuştur.

ABD örneğin, Suriye’de, Irak’ta, Ukrayna’da, Kuzey Akım2’de yenildi!

Hepsi de, ABD açısından egemenlik savaşının stratejik hamleleriydi!

Avrupa’da, Rusya’ya karşı her iki hamlesinde de yenilmiş olması, ABD’nin Avrupa ortaklarında ciddi dönüşümlere sebep olacak.

Suriye ve Irak’ta uygulamaya koyduğu “vekalet savaşı” ise, kendisinin Ortadoğu coğrafyasında bundan sonraki süreçte tutunabimesini dahi tehlikeye atmış durumda.

Tarihe not düşmek adına, kayda geçirelim;

İsrail’in dahi, ABD’den uzaklaşarak, varlığını garanti etmeye yönelik yeni çözümler aradığına tanıklık edeceğimiz günler uzak değil!

Bu verileri birlikte düşündüğümüz zaman, anlıyoruz ki, ABD’nin Afganistan’daki yenilgisi hem kesindir ve hem de tesadüf değildir.

Kesindir, çünkü; Afganistan’da ABD askerlerinin geri çekilmesi sürecinde, ülkenin milli kuvvetlerini bir araya getiren yeni bir siyasi eksen oluşmaya başlamıştır.

Tesadüf de değildir, çünkü; ABD, Ortadoğu ve Avrupa’da yenildiği için Afganistan’da da yenilmiştir!

ÇÖKEN ABD’NİN KÜRESEL EGEMENLİK KONSEPTİDİR

Esasen, ABD’nin yenilgisini Afganistan’la sınırlamak doğru analiz yapamayışın temel faktörüdür. Çünkü, ABD’nin 2001’de neden Afganistan’ı işgal ettiğini unutursak, bugün neden terk ettiğini de anlayamayız.

Sözde solcu, ama tüm siyasi hayatını ABD’nin yanaşması olarak sürdürmüş İngiltere’nin İşçi Partisi eski lideri Tony Blair’in 21 Ağustos tarihinde sitesinde yayımladığı Afganistan değerlendirmesi makalesi, ibret alınması gereken dersler içeriyor.

ABD’nin Afganistan’dan çekilmesinin Rusya, Çin ve İran bundan faydalanmasına yol açacağını iddia eden Blair, bugün artık sokakta oynayan çocukların bile yalan olduğunu bildiği, 2001’de Afganistan’a demokrasi getirmek istedikleri iddiasını tekrarlıyor.

Tüm Ortadoğu ve Kuzey Afrika’yı kana boyayan islamcı maskeli paralı askerlerin kendileri tarafından yetiştirildiğini dünyada kimsenin bilmediğini varsayan ABD’nin palyaçosu Tony Blair, yenilgiyi sadece ABD değil, tüm Batı adına ilan ediyor:

Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, dostlar ve düşmanlar soruyor: Bu, Batı'nın çağ değiştiren bir geri çekilme içinde olduğu bir an mı?

Böyle bir geri çekilme içinde olduğumuza inanamıyorum, ama olmadığımızı somut bir şekilde göstermemiz gerekecek.

Ancak, Blair’in bu analize bağlı olarak, küresel saflaşmayı halen “Batı değerleri ile (radikal) İslam arasında” tanımlarken ulaştığı sonuç, yenilgiden ders almadığını da gösteriyor: “Bunu stratejik bir meydan okuma olarak tanımlasaydık ve onu parçalar olarak değil de bir bütün olarak görseydik, Afganistan'dan çekilme kararını asla almazdık.

Gerçekte ise, önce Afganistan ve ardından tüm Ortadoğu'yu kana bulayan saldırnın gerekçesi olarak gösterilen 11 Eylül 2001, ABD’nin küresel egemenlik hamlesinin en çılgın, en vahşi konseptiydi.

Dünyada, halen, bu saldırının kimler tarafından düşünüldüğü, organize edildiği ve gerçekleştirildiği konusunda mutabakat yok. Çünkü, ABD, tüm kabadayılık kokan cümlelerle perdelenmiş iddialarının aksine, kendi müttefiklerine dahi inandırıcı kanıtlar sunamadı.

Ancak, 11 Eylül saldırıları, ABD’nin (yanaşık müttefik Blair İngilteresi ile birlikte) tüm dünyaya meydan okumasına dönüştü.

Blair’in de aptalca bir düşünceyle, kimsenin sormayacağını düşündüğü soru şu: Varsayalım ki, Afganistan’da islamcı teröristler küresel bir tehdite dönüştü. Peki, Kuzey Afrika devletlerine savaş açmanızın gerekçesi neydi? Suriye, Mısır, Irak, Libya ve diğer ülkeler?

Küresel egemenlik savaşı verenlerin zeka düzeyini fark etmemiz, aslında neden Afganistan’da ABD’nin yenildiğini anlamamız için de bir göstergedir.

2001’den önce ve sonra Afganistan’da yetiştirilen “islamcı” teröristlerin ABD’nin yıkmak istediği devletlerde tasarlanan iç savaşlarda boy göstermesinin sahte solcu, Amerikan yanaşması Tony Blair için, 20 yıl sonra da, “demokrasi getirmek” dışında bir açıklaması var mıdır?

Görünen o ki, yok!

Tüm tezlerin çöplük olduğu, egemenlik konseptinin hayatta karşılık bulmadığı, hatta Batı’nın en zirve noktalarında dahi artık sahiplenilmediği bu durum, ABD’nin yenildiği anın fotoğrafıdır.

ABD KÜRESEL EGEMENLİK SAVAŞININ MALİYETİNİ KALDIRAMIYOR

Şimdi herkes unutmuş olabilir, ama yeniden hatırlatalım ki, eski ABD Başkanı Donald Trump, 2016’daki başkanlık seçimi kampanyasında Afganistan ve Irak’taki gibi “yüksek maliyetli savaşlardan” uzak durma sözü vermişti.

Tek başına böyle bir cümleyi seçim kampanyasında, seçmeni etkileyeceğini düşünerek dillendirmek dahi, ABD’nin küresel egemenlik konseptinin tartışmaya açılması anlamına gelirdi.

Kaldı ki, Biden yönetiminin de, Trump’dan farklı davranmadığını görüyoruz. Çünkü, ABD her şeyden önce, küresel egemenlik mücadelesinin maliyetini karşılayacak bir ülke değil artık!

Brown Üniversitesi’nde yürütülen bir Savaş Maliyetleri Projesi’nde, ABD’nin 2001 yılından bu yana, yaklaşık 1 trilyon Doları Savunma Bakanlığı’nın (Pentagon) Denizaşırı Acil Durum Operasyonları bütçesi ve 530 milyar Doları savaşı finanse etmek için borç olarak alınan paranın faizi olmak üzere, Afganistan’da toplam 2.26 trilyon Dolar harcadığı ifade edildi.

ABD’nin Afganistan ve Irak’tan dönen yaklaşık 4 milyon askerin sağlık ve diğer masraflarına yönelik ödemeyi taahhüt ettiği tutarın da 2 trilyon Doları geçtiği düşünülüyor.

Afganistan ve Irak da dahil olmak üzere, ABD’nin küresel savaşlar için borçla gerçekleştirdiği finansmanın 2020 itibariyle tutarının, 2050’ye kadar ödenecek faizinin 6.5 trilyon Doları bulması bekleniyor.

Ekonomi dergisi Forbes da, ABD’nin 11 Eylül 2001’den bu yana, Afganistan’da harcadığı paranın 20 yıl boyunca her gün 300 milyon Dolara, 40 milyon Afgan için de kişi başı 50 bin Dolara denk geldiğini hesapladı.

Dergi, ABD’nin Taliban’la mücadele kapsamında Jeff Bezos, Elon Musk, Bill Gates de dahil ABD’nin en zengin 30 milyarderinin toplam servetinden daha fazlasını harcadığını aktardı.

Ne dersiniz?

ABD, Afganistan’da yenildi mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar