Ali Rıza Özkan

Ali Rıza Özkan

ABD, AVRUPA’YA SAVAŞ İLAN ETTİ!

26 Eylül günü, İsveçli sismologlar, Rusya’dan Avrupa’ya doğal gaz akışını sağlayan Kuzey Akım 1 ve Kuzey Akım 2 boru hatlarında ani basınç düşüklüğü kaydettiler.

İsveç Ulusal Sismik Ağı Direktörü Bjorn Lund, Associated Press'e yaptığı açıklamada, ilk patlamanın pazartesi günü erken saatlerde Danimarka'nın Bornholm adasının güneydoğusunda kaydedildiğini söyledi.

Boru hattının toplam uzunluğu, Rusya'dan Baltık Denizi üzerinden Almanya'ya 1230 kilometre olduğu açıklandı.

Ardından, boru hatlarında “benzeri görülmemiş” hasar meydana geldiğini boru hatlarının bakım ve takibini yapan şirket yöneticileri açıkladılar.

Kısa bir süre sonra ise, Avrupalı politikacılar bu hasarın ancak bir sabotaj ile oluşabileceği konusunda fikir birliğine işaret eden açıklamalar yaptılar.

Söz konusu sabotaj, ancak sualtı mayınları yerleştirmek için denizaltında operasyon kabiliyetine sahip bir devlet tarafından yapılabilirdi!

Öyleyse, Avrupa ile Rusya arasındaki doğal gaz boru hatlarını kim imha etmek isteyebilirdi?

AVRUPA’NIN PİNOKYOLARI FAİLİ RUSYA’DA ARIYOR!

Rusya için milyarlarca dolar masraf ve satış mahrumiyeti anlamına gelen bu sabotajın Rusya’nın işi olduğu, Avrupa’nın amerikancı medyasında hemen yayılmaya başladı.

Halbuki, Alman, Fransız ve Hollandalı hissedarlarla birlikte, Rus Gazprom şirketi boru hattının yarı hissesine sahipti ve boru hattı, Rusya ile Avrupa arasında ekonomik ilişkileri yeniden inşa etme planlarının merkezinde yer alıyordu.

Rusya’nın boru hattına bir sabotaj düzenlemesi, kendi ayağına sıkmak anlamına gelirdi.

Öte yandan, Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel, sabotajın “Avrupa Birliği'ne doğalgaz tedarikini istikrarsızlaştırmaya yönelik yeni bir girişim olduğunu” söylese de, faili açıklamak konusunda susmayı tercih etti.

Aynı açıklamasında Michel, “Sorumlular hesap verecek ve cezalarını çekeceklerdiye eklese de, faili açıklamaya cesareti olmayan bir Avrupa Konseyi Başkanı’nın bu terörist eylemi düzenleyenlere bir bedel ödettirebileceği akla yatkın görünmüyor.

Öte yandan, Medyascope ve Duvar gibi, Atlantikçiliği aşikâr haber sitelerinin hemen üstüne balıklama atladığı açıklama ise, Ukrayna’dan geldi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’nin danışmanı Mihail Podolyak, bu sızıntıların Rusya’nın planladığı bir terör saldırısı olduğunu savunarak “Rusya, Avrupa’daki ekonomik durumu istikrarsızlaştırmak ve kış öncesi paniğe neden olmak istiyor dedi.

Pinokyo deyince Avrupa’da ilk akla gelecek Ukrayna Devlet Başkanı ve çevresinden de farklı bir açıklama beklemek anlamsız olurdu!

Aynı anda, “Washington’ın ve Avrupalı müttefiklerinin çoğunun herhangi bir şüphelinin adını vermekten kaçındığını” vurgulayan ve Rusya karşıtı saldırgan propagandanın Atlantik cephesindeki en önemli borazanlarından birisi olan New York Times bile bombalamadan Moskova’yı sorumlu tutmaktan kaçınıyordu!

Ney York Times açıkça, “İlk bakışta, Kremlin’in kendi milyarlarca dolarlık varlıklarına zarar vermesi mantığa aykırı görünüyor,” diye yazdı ve üstelik, “Bazı Avrupalı yetkilileri” Rusya’nın olaya dahiliyeti konusunda spekülasyon yapmakta hızlı davrandıkları için eleştirdi!

SABOTAJ KİME YARIYOR?

Açık kaynaklarda failin belli olmadığı durumlarda, Cicero’nun meşhur “cui bono?” (kimin yararına?) sorusunu sormak, şüpheliyi teşhiste yardımcı olabilir.

Nitekim, nesnel bir yaklaşımla değerlendirdiğimizde, bu sabotajın ABD’ye birden fazla faydası olacağı açıktır.

Birincisi; Ukrayna savaşını Avrupa’ya yaymak isteyen ABD, bu sabotajın yarattığı gerginliği sonuna kadar kullanacaktır.

İkincisi; Avrupa’yı ABD doğal gazına bağımlı hale getirerek, yaşlı kıtayı ekonomik olarak kontrol altına almak.

Üçüncüsü ise, uluslararası ilişkilerde yalnızlaştırdığı ve ekonomisini yönlendirebildiği Avrupa’yı kendisine siyasi olarak tam bağımlı hale getirmek.

ABD’nin önceki başkanlarının da Avrupa ile en önemli tartışma maddesinin Kuzey Akım’ın iptal edilmesi olduğunu biliyoruz.

Trump, Almanya’yı otomobil sektörüne uyguladığı yaptırımlarla Kuzey Akım’dan vaz geçirmek istemişti.

Biden ise, yeni şansölyeyi daha koltuğuna oturur oturmaz Beyaz Saray’a çağırmış ve açıkça, “Eğer Rusya istila ederse … o zaman artık Kuzey Akım 2 olmayacak. Onu sonlandıracağız.” tehditini savurmuştu.

ABD Dışişleri Bakanı Blinken ise, faili açık edercesine, boru hattı hasarının Batı Avrupa için Rus doğal gazını ABD'den ithal edilecek sıvılaştırılmış doğal gaz lehine terk etmesi için "önemli bir fırsat" sunduğunu açıkladı.

Faili faş eden bir başka açıklama ise, Polonya’dan geldi.

ABD’nin önde gelen dış politika yorumcularından Anne Applebaum ile evli olan ve birçok NATO düşünce kuruluşunun da üyesi olan eski Polonya Dışişleri Bakanı Radek Sikorski, bombalamanın arkasında açıkça Washington’ın olduğunu öne sürdü.

Sikorski, Twitter’da doğal gaz fışkırmasının bir fotoğrafıyla beraber şöyle yazdı: “Teşekkürler, ABD. Şimdi 20 milyar dolarlık hurda metal denizin dibinde yatıyor, bu da Rusya’ya Ukrayna’yı istila etme yönündeki canice kararının bir başka bedeli.

ABD’NİN AVRUPA İLE SAVAŞI

ABD’nin bu sabotaja neden ihtiyaç duyduğu sorusunun cevabı, kanaatimce, asıl küresel ekonominin dengeleri ile ilgili.

Avrupa, 70’li yıllardan itibaren ABD sermayesinden ve pazarından özgürleşecek önemli adımlar attı.

Örneğin Almanya’nın bir numaralı ihracat ülkesi ABD iken, ithalat söz konusu olduğunda, ABD üçüncü sıraya geriliyor.

Yine, hem ithalat ve hem de ihracatta Almanya’nın bağlantısı olan, ABD ve Çin dışındaki ilk on ülkenin tamamının Avrupa ülkeleri olması da önemli bir detay.

Avrupa’nın, hem ekonomik olarak ve hem de siyasi olarak ABD’den bağımsız bir yol tercihi yapma arzusu uzun süredir belirgindi. Ayrıca, Avrupa ordusunun kurulması tartışması da, Avrupa’nın Atlantik ittifakından çıkma planlarının en somut göstergesi idi.

Tekrarlamak gerekirse, Ukrayna savaşını sadece Rusya’ya karşı bir savaş olarak değerlendiren yorumların eksik ve yanlış olduğunu söyleyegeldik.

ABD, Ukrayna’da açılan cephe ile Rusya’yı kuşatırken, asıl Avrupa’yı teslim almayı planlıyordu.

Kuzey Akım boru hattının patlatılarak işlemez hale getirilmesi, Avrupa’yı teslim almak için planlanmış önemli bir hamledir.

Öte yandan, ABD Merkez Bankası’nın (FED) faiz oranlarını arttırmasını da, tek başına iç ekonomik sorunlara bağlamak yanlıştır. Tersine, yükselen ABD doları karşısında Avro değer kaybettikçe dış ticarette fiyat artışları daha da büyüyor. Wall Street Journal, Avrupa’yı tehdit eden bir başka gelişmeyi daha duyuruyor: “Avrupalı çelik, kimya ve diğer sektörlerdeki şirketler daha istikrarlı enerji fiyatları ve güçlü hükümet desteğinin cazibesiyle faaliyetlerini ABD’ye kaydırıyor.

Tüm bu verileri birlikte düşündüğümüzde, ABD’nin Avrupa’ya yönelik tehditlerini artıracağını, ancak; yaşlı kıtada halk arasında, orta vadede büyük bir anti amerikancı dalgaya sebep olacağını şimdiden söyleyebiliriz. Tek kutuplu dünya sistemi ısrarını sürdürebilmesi için, ABD’nin Avrupa’ya boyun eğdirmesi dışında seçeneği yok.

Çünkü, dünyanın en güçlü ekonomik bölgesi olarak Avrupa’nın tek kutuplu dünya sisteminden çıkması demek, kendi başına küresel bir kutup yaratabilmesi ve siyasi ve ekonomik çıkarlarını çok kutuplu anlayışla düzenleyebilmesi demektir.

Bu ise, başarıldığında ABD’nin yıkımı anlamına gelir.

ABD’nin Avrupa’ya savaş açmasının sebebi budur.

Önceki ve Sonraki Yazılar