Ali Rıza Özkan

Ali Rıza Özkan

AFGANİSTAN’IN GELECEĞİ ÜZERİNE BİR KAÇ NOT

Taliban, geçiş hükümeti adını verdiği yönetici kadrosunu açıkladı.

Komşu ve çevre ülkelerin önerilerinin aksine, Taliban, Afgan toplumunun farklı siyasi temsilcilerini geçiş hükümetine almadı.

Taliban geçiş hükümeti üyelerini açıkladığı sırada, Ulusal Uzlaşma Yüksek Konseyi Başkanı Dr. Abdullah Abdullah da, sosyal medya hesabından, geçiş hükümetine katılmayacaklarını duyurdu. Dr. Abdullah, bu kararları için herhangi bir sebep göstermedi.

Ancak, geçiş hükümeti üyelerine baktığımızda, Taliban’ın bilinen üst düzey yöneticilerine çeşitli görevler pay edildiğini görüyoruz.

Bir anlamda, Afgan toplumu Taliban’dan toplumsal uzlaşma beklerken, aslında onların kendi aralarında dahi uzlaşamadığını, liyakata uzaktan dahi yaklaşmayan geçiş hükümeti yapısından anladığımızı söyleyebiliriz.

Kendi içinde uzlaşmayı ve otoriteyi sağlayamayan bir siyasi örgütün ülkeye ve devlete hakim olmasının oldukça zor, hatta Afganistan’ın 40 yıllık iç savaş geçmişini de düşünürsek, neredeyse imkansız olduğunu söyleyebiliriz.

Tamamı Peştun ve Sünni olan geçiş hükümeti üyeleri, kendisi ile birlikte davranan Peştun ve Sünni olmayan aşiret ve kabilelerle daha yolun başında ayrışmayı tercih etti. Bu durumun, Taliban’ın tutumuna göre tavırlarını belirlemeyi erteleyen çok geniş bir kesim üzerinde olumsuz etki yapacağı kesindir.

Çok sayıda ve çok farklı kesimlerden önerilmesine rağmen, Taliban’ın geçiş hükümetine kendi içinden dahi bir kadın üye almayışı da, Taliban’ın bundan sonraki planları konusunda olumsuz etki yapacaktır.

TALİBAN’I BEKLEYEN SORUNLAR

Toplumsal uzlaşmayı ve birliği sağlamak konusunda hem Afgan toplumunu ve hem de uluslararası toplumu ikna etmek yönünde herhangi bir girişimde bulunmayan Taliban’ı süratle adım atılmasını bekleyen sorunlar yakın gelecekte büyük oranda yıpratacak görünüyor.

Birincisi, Taliban ülkede farklı etnik gruplara ve inançlara davranışını belirlemek zorundadır. İslam peygamberi Hz. Muhammed’i örnek alacaklar ise, tüm farklı etnik ve inançsal topluluklara otonomi tanımak zorundalar. Ancak, böyle davranmayacaklarının ilk işaretini Pençşir bölgesindeki muhalif kuvvetlere yapılan teslim ol çağrısının ardından müzakereleri beklemeden şiddete başvurmaları ile verdiler. Taliban, Hz. Muhammed’in aksine, kendisine koşulsuz biat istiyor.

İkincisi, Taliban sanatlara ve sanatçılara yönelik tutumunu açıklamak zorundadır. Önceki yönetim döneminden biliyoruz ki, Afganistan’da sanatlara ve sanatçılara yönelik şiddet uygulamaları Taliban anlayışının tipik ifadesi olmuştu.

Hz. Muhammed’in ilk inşa ettirdiği ibadethane olan Kuba’daki mescidin yapımı sırasında dahi, şiirler okunduğu, mescidin ibadethane olarak kullanıldığı dönemde de, hem çeşitli sanatların icra edilip sergilendiği ve hem de kadınların da mescide girerek istişarelere/tartışmalara katıldığı kesin iken, 21. yüzyılda, Hz. Muhammed döneminden daha geri ve putperest gelenekleri İslam adına hayata geçirmeye kalkışmak, sadece Afganistan’ın birliğini ve dirliğini bozacak etki yapacaktır.

Üçüncüsü ise, Taliban Afganistan bayrağı konusundaki tutumundaki belirsizliği bertaraf etmek sorundadır.

Emanullah Han’ın 1928’de düzenlediği Afganistan bayrağında siyah renk egemenliği, kırmızı ilerlemeyi ve yeşil İslam’ı temsil ediyor. Bugüne kadar değişen rejimlere rağmen Afganistan bayrağı ulusal birliği temsil eden en önemli simge olarak korundu.

Ancak, Taliban sözcüsü, 17 Ağustos’ta yapılan basın toplantısında, “onu temsil eden bir devletin kalmadığı” gerekçesi ile, Afganistan bayrağının da artık yürürlükten kalktığını açıkladı. Bu açıklama, Afganistan halkında büyük bir tepkiye yol açtı. Afganistan’ın milli bayrağını savunmak, şu anda halkın Taliban’a karşı en önemli tepkilerinden birisi haline geldi.

Kaldı ki, Taliban sözcüsünün ifadesi de yanlıştı.

Çünkü, 1928’den bugüne kadar, hatta Sovyet işgali döneminin önemli bir kısmında da, Afganistan milli bayrağı korunmuştu.

Hakikatte, Afganistan bayrağını değiştirmeye sadece Sovyet işgalinin ilk döneminde, 1978 ile 1980 arasında teşebbüs edilmiş ama, 21 Nisan 1980’de yeniden milli bayrağa dönülmüştü. Hem de, yeşil rengin İslam’ı temsil ettiği vurgusu ile birlikte! Yani, milli bayrağa karşı tutumları ile Afgan toplumu Taliban'ı Sovyet işgalcileri ile aynı noktada değerlendirecektir.

Dolayısıyla, Afganistan bayrağının yerine, tartışmalı Taliban bayrağı geçirilmesi, hem ülkenin Afganistan değil, Talibanistan olması anlamına gelecek ve hem de ulusal birliği güçlendirmek yerine, parçalanmayı körükleyecektir.

AFGANİSTAN’IN YAKIN GELECEĞİNDE NELER OLABİLİR?

Bu koşullarda, Afganistan’da olabilecekleri birkaç başlıkta ele alabiliriz:

1) Taliban iç de dış sorunlarını uzlaşı içerisinde çözemezse, hem kendi içerisinde ve hem de ülkede iç savaş koşullarına dönülmesi tehlikesi oldukça yakın bir ihtimaldir.

2) Taliban, Afgan toplumunu oluşturan kesimlerin bir kısmı ile geçici bir ittifak kurup, özellikle de ülkenin kuzeyinde yaşayan Tacik ve Özbek bölgelerinde varlığı sürdüren muhalif unsurları temizleyebilir.

3) Taliban, ülkenin tüm toplumsal kesimlerine çağrı yaparak, yeni bir anayasayı birlikte yapmayı teklif edebilir. Bu, şu an için en uzak görünen ihtimaldir.

4) İhtimalleri konuşurken, Afganistan geleceğinde söz sahibi olacak iki ülkeyi de hesaba katmak zorundayız. Bunlar, Pakistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’dir.

Batı medyasının dezenformasyon propagandasının aksine Çin Halk Cumhuriyeti’nin Taliban üzerinde herhangi bir etkisi yoktur.

Ancak, Pakistan ordusundan özel birliklerin Pençşir eyaletindeki Ahmet Mesut kuvvetlerine karşı düzenlenen askeri operasyonlara dahi katıldıkları ve Pakistan istihbaratı ISI Başkanı’nın Ağustos ortasından beri Kabil’de bulunduğu bilgilerini beraber değerlendirdiğimizde, Taliban üzerindeki etkisi nedeniyle, Afganistan’ın geleceğinde birincil rol oynayacak ülkenin Pakistan olduğunu söyleyebiliriz.

Hem mali gücü ve hem de yönetim modeli olarak Afganistan’ın geleceğinde söz sahibi olacak ikinci ülke, Birleşik Arap Emirlikleri’dir diyebiliriz. BAE Pakistan ile de çok yakın ilişkilere sahiptir.

Dolayısıyla, devlet yönetme deneyimi olmayan ve devlet yönetecek yetişmiş kadrolara da sahip olmayan Taliban’ın kısa vadede dayanacağı ve ülke yönetiminde en çok etkileneceği iki ülkenin Pakistan ve BEA olması kesindir.

Önceki ve Sonraki Yazılar