Burakhan Başaran

Burakhan Başaran

ALANYASPOR-GALATASARAY, PARK THE BUS

Galatasaray ve Fatih Terim'in onlarca yıllık mentalitesi olan hücum futbolu ve topu oynama arzusu bilinen bir gerçek. Bu gerçek dün geceye özel olmak üzere Florya'nın tozlu raflarına terkedildi. Genç hoca Çağdaş Atan'a hem ligde hem de kupada iki kez mağlup olan Terim, bu maça özel çalışmış. Dün gece alışılagelmişin dışında sarı-kırmızılı ekipten güzel bir 'Park the Bus' izledik. Park the Bus yani 'otobüsü çekmek', bütün futbolcuların topun arkasına geçerek savunma yaptığı, alan ve adam paylaşımı disiplininden kopmadan ve gol yemeden maç kazanma anlayışına verilen isim. Bu anlayışta birbirine yakın iki 4'lü çizgi halinde savunma yapan takım, rakibinin hatalarını kollar. Hataları fırsata çevirerek uzun toplarla ve kontra ataklarla golü hedefler. Bu sistem göze hoş gelmemesi sebebiyle çoğu futbolsever tarafından ayıplanır. Ancak bir gerçek var ki doğru uygulandığı zamanlarda başarı getirebiliyor. Bu anlayış sayesinde kazanılmış nice maç ve kupa mevcut. Mourinho ve Simeone bu sistemin en başarılı iki temsilcisi.

Maça gelecek olursak, topu rakibine bırakan Galatasaray geriden pasla oyun kurmak yerine sadece uzun toplarla tehlike yaratmaya çalıştı. Özellikle ilk yarıda tecrübeli eldiven Muslera'dan böyle aksiyonları çok izledik. Kendi yarı sahanızda dar alan paslaşmaları başladıysa rakibinizden daha fazla oyuncuyla o alanı kapatmak son derece önemli. Bu kapanışla birlikte Alanyaspor'un hatasını kollayan Galatasaray, De Andre Yedlin'in müthiş diyagonal pası sonrası Emre Kılınç'la golü buldu. Golün dakikası on sekiz. Böylesine erken goller savunma futbolunda çok önemli. Topu rakibinize bırakıyorsanız üstünlüğü erken sağlamak lehinize olur. Zaten güney ekibinin bu konuda zaafı olduğu da bir gerçek; geriye düştükleri maçı kazanamıyorlar. Çağdaş Atan ve ekibi bu konuya henüz çözüm bulabilmiş değil. Aynı zamanda böyle maçlarda Alanyaspor'un pozisyon konusunda yaratıcılığının tıkandığını görüyoruz. Galatasaray'a topla oynama konusunda %72'lik bir üstünlük sağlansa bile (ki böyle bir üstünlüğünü her zaman göremeyiz) çok net pozisyonlar yakalandığını söyleyemeyiz. Böyle maçlardan zaferle çıkarak en azından ligi Avrupa potasında bitirmenin yolu daha kreatif hücumlardan geçiyor. Dün bunlar başarılamadı ve Galatasaray galip geldi. Çağdaş Atan'ın maç sonu oyuncularını tek tek alkışlaması bence gecenin en güzel hareketiydi. Mental açıdan bu çok doğru ve yapıcı bir hamle.

GLADYATÖRLEŞMEK

Dün uzun toplarını sık sık izlediğimiz kaptan Muslera, yine bir 'gladyatör' gibi savaştı. Galatasaray'da şampiyonluk formülünün çekirdeği Muslera'nın gladyatörleşmesidir. Uruguaylı kaleci maçın son diliminde yine müthiş kurtarışlara imza attı. Artık kendisine şaşırmıyor, yalnızca takdir etmekle yetinebiliyoruz. (Ve tabii ki Galatasaray'ın kaleci antrenörü Fadıl Koşutan'ı da)

Gecenin bir başka mücadelecisi Etebo'ydu. Kendisini geçen hafta olduğu gibi yine 4'lü savunmanın önünde 6 numarada izledik. Bu tercih, taktik&strateji'den çok oyuncu için bir sınav niteliğindeydi. Kötü zeminde iyi performans çıkaran Nijeryalı standart zeminde de başarılı oldu ve sınavı başarıyla geçti. Sezon sonu uygun bir ücretle bonservisi alınma veya tekrar kiralanma ihtimali yükseldi. En azından kadro derinliği için... Neden en azından kadro derinliği için olduğuna gelirsek kuşkusuz bir gerçek var. O da Taylan'ın teknik kapasite anlamında Etebo'nun çok çok önünde olduğu. Maç boyunca hissedilen bu eksikliği Marcao zaman zaman kapatmaya çalıştı.

Yeni transferler Yedlin ve Gedson'a da birer parantez açmak gerek. Yedlin savunma konusunda sıkıntılar yaşasa da hücum yönü söz konusu olduğunda ligimizin çok çok üzerinde bir futbolcu. Keza Gedson da aynı şekilde. Maç eksiği sebebiyle henüz vasatı aşamasa da dün güzel bir press performansı sergiledi.

GÖRÜLEN GERÇEK

Bir kez daha anladık ki modern futbolda 'biz savunma yapmayız, yaptırırız' anlayışı her zaman geçerli değil. Tırnak içerisindeki bu anlayış futbolun rasyonelliğine aykırı.

Önceki ve Sonraki Yazılar