Gülay Sormageç

Gülay Sormageç

ALLAH’IN EMANETİ

“Ey insanlar! Kadınların haklarına riayet etmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları Allah’ın emaneti olarak aldınız. Onların namus ve iffetini Allah adına söz vererek helâl edindiniz. Dikkat edin! Sizin kadınlar üzerinde hakkınız olduğu gibi, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin onlar üzerindeki hakkınız iffet ve namuslarını korumalarıdır. Kadınların sizin üzerinizdeki hakları geleneklere uygun biçimde yiyecek ve giyeceklerini sağlamanızdır. Kadınlar hususunda Allah’tan korkun ve onlara en iyi şekilde davranın.”

Veda hutbesinde (vasiyet mahiyetinde) Hz. Peygamberin kadınlarla ilgili buyurduğu “Allah’ın emaneti” olarak nitelendirdiği önemli bir sorumluluktan hassasiyetle söz etmiş olması ne kadar manidardır!

Üç ana başlıkla bu sorumluluğu ifade etmektedir.

  1. Kadınların haklarının gözetilmesi ve bu hususta Allah'tan korkulması gerektiği;

  2. Kadınları, Allah'ın emaneti olarak ve Allah'ın emriyle helal edinildiği;

  3. Kadınlarla iyi geçinilmesi gerektiği;

Şimdi devir cahiliye devri değildir. Fakat hala cahiliye artığı ve yanlış olan kültürel kodlarımızın referansıyla ıskalatılan konulardan değil mi; kadınların haklarının gözetilmesi, Allah’ın emaneti olduğu bilincinin çoğu zaman askıya alınıyor olması, iyi geçinilmesi öğüdünün kulak ardı edilebilmesi…

Adalet tam da bu noktada bizi çok ilgilendiriyor. Neydi adalet? Herkese hakkını vermek ve layık olduğu muameleyi yapmaktır. Kadınlar hakkında da bunu yapma zorunluluğu vardır. Yapılmadığı takdirde adalet değil, zulüm hüküm sürüyor demektir.

Tek kanatlı kuşun uçamayacağı gerçeğinden yola çıkarak elbette iyiliğin iki baştan olacağını da unutmuyoruz. Fakat çoğu zaman kadın mağdur oluyor. İlahi emirler bu bağlamda daha da önem arz ediyor. Peygamber efendimizin de bu hassasiyetle öğütlediği hala bize ışık olmaya devem etmektedir. Yukarı da sözünü ettiğimiz adalet de bu pencereden bakıldığında çok önemlidir. Haklının hakkını savunarak adaletini ortaya koymuş bir dinin ve peygamberin haksızlığa uğrayana karşı kayıtsız kalması düşünülemezdi! Adaleti ayakta tutacak olan insandır. Buna önce kendisinden, eşinden, çocuklarından başlamalıdır. Hep düşünmüşüzdür. Acep Cuma hutbesinde her hafta okunan adalet konulu ayet bu yüzden mi müminlere hatırlatılmaktadır. Yahut bunu her hafta tekrar tekrar işiten insan bunu hayatına katabilmekte midir?

“Muhakkak ki Allah adaleti, ihsanı, akrabaya karşı cömert olmayı emreder; hayâsız lığı, kötülüğü ve zorbalığı yasaklar. İşte Allah, aklınızı başınıza alasınız diye size böyle öğüt veriyor.” Nahl/ 90

Dinin kâmil insan dediği, psikolojinin egosunu yenebilen ve yanlışını düzelte bilen insan olarak tanımladığı insan adaletin yolcusu olabilir, gerçek hüküm verebilir. Öyleyse çabamız kâmil insan olma yolculuğuna gitmelidir. Gitmediği, gidemediği zaman sorunlar başlıyor. Günümüzde “Kadına Şiddet” sorunu içten içe toplumu kemiren, çürüten “Eşrefi Mahlûkat” olan insanın onur ve haysiyetini hiçe sayan bir tavırla karşımızda durmaktadır. Bu yazımızda kadınlar “Allah’ın emaneti” öğüdünün neresindeyiz bunu irdelemeye gayret ettik. Farklı başlıklarla konuyu irdelemeye devam edeceğiz efendim. Kalemimizin ve kelamımızın yettiğince!

Önceki ve Sonraki Yazılar