AŞIK ALİ ERCAN VE İNSANLIK DAVASI 

Anadolu toprağında yazılmış sözlerin alnı var ki

Alır sizi karşınıza anlatmaya başlar ve susarsınız.

Arkası kocaman bir tarih divanı 

Açar sayfaların yüreğini

Aşık mızrabında saklanan zaman 

Aşkın deryasında hakkın mevlasına 

Azalan saatlerin kırbacı olur!

 

Aşık Ali Ercan ciğerine işlenen nefes

Ata yadigarı bir sızının nehir gümüşü

Acıların çocukluk damarında 

Ahların kapısında yıkılmadan hayat kurar!

Açılan yolun saadeti için 

Ardına düşer çobanlık fenerini yaşarken 

Amacında eriyen gerçeklik ışığı

Arafta kalmadan yurdun türkü pınarına katılır ki

Asıl maraton o ateşin içinde demlenir!

 

Ayazların güneşi olmayacak mı?

Ağrıların feryadı susmayacak mı?

Ağzında altı yaşında bir çocuğun umudu konuşmaz mı?

Ağaran saçların Niğde sayfasındaki nedenleri aşılmaz mı?

Aşık Ali Ercan divanında durduğu vatan  şiarına sarılırken 

Adaletin terazisine türkü nakışını işlemeye başlamıştır artık!

 

Anadolu'dan Dünyaya demlenen yürek zarında 

Asil erdemini İstanbul'a armağan etmek için geç kalmaz.

Aylar,yıllar,geçer başardığı Radyo sınavı imzası yetmez geleceğine

Acımasız dünyanın kitabına mızrap olur!

Aradığın dünyanın kaderini 

Anlatmaya çalıştığı özlemlerini

Aşkın nar çocuğu gibi

Aşık Ali Ercan hırkasına katmanın derdine düşer!

Adımları hızla telli kuran canına ilerler ki

Acelesi vardır içinde akan dünyayı dile getirmek 

Aşılacak gerçeklerin söz külliyatı deryasında 

Ağrısı diner ve dayısının yardımından sonra kavuşur,

Aşıklar kavuşur rüyasına ve ustasına; 

Adı İdris Dayı tezenesi derken Gömleksiz Hasan Dede türküleri

Arkasını yaslandığı Emin Aldemir ve Aliye Akkılıç feyzi dünya sunarken 

Altını çizdiği sınavın sözleri doğar yurdun canında;

"Buraya koymuşlar bir büyük kantar/Bu kadar insanı kantar mı tartar/

İyi çal su sazı Ercan da yakayı kurtar/ Hakkında yaramazı söylerler şimdi "...

 

Anadolu Cumhuriyetinin okulları her yere ışık olurken 

Anadolu toprağının aydınlanma mektepleri Halk Eğitim Merkezleri; 

Aşısı halk edebiyatı,halk kültürü uyanışını şahlandırır!

Aşık Ali Ercan kanında demir tavında dövülür ki

Askerliğinde vatan aşkı askerliğine usta olarak döner!

Aradığı mutluluk Niğde ilimizin yuvasında çoğalır.

Artık, Niğde Halk Eğitim Merkezinde bağlama dersleri verir.

Arası açılan geçmiş ile gelecek köprüsüne 

Ay gibi doğan Ozanlık geleneğinde üretmeye başlar ki

Aşık Ali Ercan'ın doğuşu o eserleri yazmasıyla tarihe geçer!

 

"Adaletin Bu Mu Dünya?" Türküsü:

Anlamını ve değerini bulan halkın canı olur!

Anadolunun ve Memleketin davasında yıldızlaşır.

Ağızdan ağıza ekmek kokusu taşır ki

Aşık; fermanı feryadın terazisine alınteri emeği katmıştır!

 

Güvenemem servetime, malıma
Umudum yok bugün ile yarına
Toprak beni de basacak bağrına

Adaletin bu mu dünya?
Ne yar verdin ne mal dünya
Kötülerinsin sen dünya
İyileri öldüren dünya

Ne insanlar gelip geçti kapından
Memnun gelip giden var mı yolundan?
Kimi fakir kimi ayrılmış yarinden

Adaletin bu mu dünya?
Ne yar verdin ne mal dünya
Kötülerinsin sen dünya
İyileri öldüren dünya 

Kimi mecnun gibi dağda dolaşır
Kimisi de ölüm yok gibi çalışır
Kimi meteliksiz kimi milyonlara karışır

Adaletin bu mu dünya?
Ne yar verdin ne mal dünya
Kötülerinsin sen dünya
İyileri öldüren dünya

Aşkın insanlık zaferine tuğla koymak

Aşk-ı insanlığı zaman turabı yapmak kolay mı?

Anlıyoruz ki

Ah de vefa vicdanı makamında yanmak 

Asırlık çınar olmuş insanlık sanatı kalemleri 

Azalmıyor yurdun bağrındaki liman kıyısında 

Aşık Ali Ercan türküler atlasının hak aşığı telini

Ansızın önümüze katarken 

Arkasına bakmadan sonsuzluk muradına yürüyor!

Acılar biriktirdiği kadar: 

Acımasızlıklar sofrasına ortak olmayan rotasında 

Aman dilemiyor zalimler kainatına 

Asılı duran telli kuran duasının mızrabına; 

Ahî Evran kelamını

Ahmet Yesevi  candaşlığını armağan ediyor ki

Asası hakkın deryasına akan marifet gibi 

Adaletin kitabı yalnız kalmasın diye....

Önceki ve Sonraki Yazılar