Ahmet Özdemir
BAYRAM GELDİ HOŞ MU GELDİ?
Törelerimizde bayram, yalnız eş dost, hısım ve akraba ziyaret günleri değil. Tebrikler yollamak, ziyafetler çekmek de bu bayramın güzelliklerinden. Bunlarla birlikte dargınların barışmaları, kinlerin unutulması, verebilen elin, alabilecek ele uzanması da törelerimizin bir parçası.
Aklıma getirmek istemiyorum. Bir yanda salgın, bir yanda insanlığın yüzkaralarının zalimlikleri, yüzlerce şehit evindeki feryadı, figanı. Yüreğim parça parça, boğazım düğüm düğüm. Yutkunamıyorum. Tam yüz yıl önce Sivas’ın Şarkışlla İlçesi’nin Sivrialan (Söbalan) köyünde Fadime Bacı şöyle ağlıyordu:
“Merhametsiz padişahlar askeri
On sene bekletiyorlar Hicaz'da
Genç iken kocadım, yitirdim yâri
Soyka Yemen yiğit koymadı bizde…”
Fatma Bacı bu ağıtı yakarken kim bilir belki bir bayramdı. Yüz yol sonra, nereye kadar, nereye kadar, nereye kadar? Diye sormaktan kendimi alamıyorum.
Neyse dönelim biz yine bayramlara:
Bayramlar geliyor, bayramlar geçiyor. Günümüzde dostluğumuzu, ekmeğimizi, sımsıcak duygularla paylaşabiliyor muyuz? Acımızı, yalnızlığımızı, küskünlüğümüzü bir yana bırakıp barış ve hoşgörü içinde yaşamanın güzelliğine erebildiğimiz söylenebilir mi?
Şiirlerde mi kaldı o güzellikler:
Bayramlardır kutlu günler, / Özlemle anılır dünler, / Şimdi dargınlar küskünler / Barışmanın zamanıdır.
“Anıl bir tatlı sözünle, / Bakın hoşgörü gözünle, / Arınıp kendi özünle / Duruşmanın zamanıdır.
Yolunu uğratma sapa, / İyilikler olmaz heba, / Kardeş, bacı, ana, baba; / Sarışmanın zamanıdır.
Kulak verin bu arzuma, / Sevginiz benzesin kuma, / Çıkar ummadan topluma, / Karışmanın zamanıdır.
Başa kakma satır satır, / İğneyi kendine batır / Kaynaşıp herkesle hatır, / Soruşmanın zamanıdır.
Kimseler çekmesin çile, / Güzellikler doğsun dile, / Sevgi ile, saygı ile / Yarışmanın zamanıdır.”
Çorum Alaca’da, Süleyman Morgülüm’den Mehmet Özçbek’in derlediği türkü de benzer şeyler söylüyor:
“Şu mübarek günde küsmek olur mu
Uzat ellerini bayramlaşalım
Tanrı selamını kesmek olur mu
Uzat ellerini bayramlaşalım
Eller al giyinmiş gider bayrama
Şu gurbet ellerde girdim yaslara
Selam olsun sıladaki dostlara
Uzat ellerini bayramlaşalım
Morgülüm de al güllere yakışır
Yavrularım yollarıma bakışır
Bayram gelir küsülüler barışır
Uzat ellerini bayramlaşalım”
Fıtır bayramı da dediğimiz Ramazan Bayramı, Arap aylarından Şevval ayının ilk üç günü…. Ramazan boyunca oruç tutanlar, oruçlarına son verirler. Ziyaretlerde şeker ikram etmek gelenek haline geldiği için fıtır bayramına şeker bayramı demişiz.
Bayram sevincini bu Azeri türkü ne güzel anlatır:
“Bayram gelip elime elimize
Name düşüp dilime dilimize
Gönlüm gülür elim gülür gülür gözel civan
Çalar tarı çalar sazı gülür eller gülü
Her yan gül çiçeh gül çiçeh
Elvan gül çiçeh gül çiçeh
Öyle bayramlar olur ki tokmak, hıncını davuldan almaktadır ve biz “Bayram davulu çalınıyor” deriz. Öte yandan bayramlar vardır ki gerçekten bayramdır.
“Bayram, bayram ola, günahımız af ola” diye yakardığımız günlerin içindeyiz. “Elveda şehr-i ramazan” dediğimiz hüznün yine kendi içinde bir sevinçle giderildiği bayrama ulaştık. Artık, çocukça bir duygunun en çok kabul gördüğü, neşenin masumiyetle büyüdüğü mutluluk günlerindeyiz. Bu günlerde gönüller, coşkuyla sevgiyle, sevinçle saygıyla buluşacak, kaynaşacak.
Ramazan Bayramınız kutlu olsun. Allah cümlenize salgınlardan uzak, bayram gibi bayramlar yaşamayı nasip etsin.