Ali Rıza Özkan

Ali Rıza Özkan

BEYAZ SARAY RAHATSIZ!

ABD Başkanı Joe Biden, Avrupa Birliği (AB) Liderler Zirvesi çerçevesinde düzenlenen çevrim içi toplantıya katıldı. AB Konseyi Başkanı Charles Michel'in başkanlık ettiği toplantıda AB üyesi 27 ülkenin devlet ve hükümet başkanlarının yer aldığını gazetelerden öğrendik.

Beyaz Saray’dan 25 Mart 2021 tarihinde yapılan açıklamadan öğreniyoruz ki, “Başkan, Çin ve Rusya gibi, ortak dış politik çıkarlarda beraber çalışma arzusunu dile getirdi. Ayrıca, AB ile ABD'nin Türkiye, Güney Kafkasya, Doğu Avrupa ve Batı Balkanlara yönelik angajmanının sürmesi gerektiğini vurguladı.

Beyaz Saray açıklaması dışında, konuyla ilgili haber yapan ‘küreselci’ uluslararası mali sermayenin sözcüsü Bloomberg, isimlerini vermediği “birkaç AB yetkilisi”ne dayanarak “Biden'ın, AB liderlerine “Ankara’nın Rusya ile giderek daha yakın ilişkiler kurmasından endişe duyduğunu” söylediğini” yazdı!

TÜRKİYE-ABD İLİŞKİLERİNDE FIRTINADAN ÖNCEKİ SESSİZLİK

ABD Başkanı’nın “diğerleri” ile Türkiye hakkında konuşurken, Türkiye ile doğrudan ilişki kurmaktan sakınması Financial Times gazetesinin uluslararası ilişkiler editörü David Gardner’in de dikkatini çekmiş.

24 Mart'taki yazısında konuya değinen Gardner’a göre, Biden’ın göreve başladığından beri neredeyse dünyanın bütün liderleri ile telefon görüşmesi yaptığı halde, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı aramayışını bir diplomatik konsept içerisinde değerlendirmek gerekiyor!

Financial Times yazarı Gardner, Biden’ın Erdoğan, 75 yıllık müttefiki Muhammed bin Salman ve bölgede uzun süredir ABD politikasının merkezinde yer alan bir ülke olan Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah el-Sisi’yi aramayışının nedenini “Beyaz Saray’ın, özellikle otokratik müttefik olarak tanımlanan Orta Doğuyu yeniden şekillendirmek için ‘sessiz diplomasiye’ başvurmayı seçmiş olması” şeklinde değerlendiriyor.

ABD Başkanı Joe Biden’ın AB liderlerinden angajman talep ettiği görüşmesinde Türkiye’yi “Güney Kafkasya, Doğu Avrupa ve Batı Balkanlar” ile birlikte anması, aslında Beyaz Saray’ın yaklaşımı konusunda yeterli fikir veriyor.

Anlaşılan o ki; Biden için Türkiye “terbiye edilerek Batı sistemi içerisinde tutulması gereken” çıkar bölgeleri arasındadır!

Biden’ın Türkiye’yi de aralarında saydığı bölgelerin lokal sıcak çatışma alanları olduğunu da unutmayalım!

Aslında, mesaj gayet açık!

TÜRKİYE TERBİYE EDİLMESİ GEREKEN “ASİ” Mİ?

Deneyimli dış politika uzmanı David Gardner’in yorumları ile Biden’ın AB liderlerine söylediklerini birleştirirsek, ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’ne “kaldığı yerden” devam etmek istediği ve “çizgi dışına çıkmış” Türkiye’yi “terbiye etmeye yönelik” politikalar planladığı anlaşılıyor!

Biden’ın kendi mecburiyetlerini dünyaya dayatma biçiminin en çok ABD’ye zarar vereceğine ilerleyen zamanda hep birlikte tanıklık edeceğiz.

Ancak, Joe Biden’da “demokrasi, insan hakları ve özgürlük boncukları” bulanların, görüşlerini tez zamanda revize etmelerini öneririm. En azından, şunu belirtelim ki; dünyanın Biden ile daha huzurlu bir mekân olmayacağı konusunda Batı politikacıları arasında dahi, neredeyse görüş birliği var!

Öte yandan, her durumda, ABD lehine medya çalışması yapmayı görev edinmiş birkaç “iliştirilmiş” unsur dışında, Türkiye’de ABD ile eşit koşullarda bir ilişki kurulabilmesini mümkün gören kimse de kalmadı.

Nitekim, ABD dış politikası konusunda resmi görüşlere stratejik katkı/proje sunan Foreign Policy sitesinde 3 Mart tarihinde yayınlanan ve Robbie Gramer, Katie Lvingstone ve Jack Detsch tarafından yazılan “Joe Biden Türkiye'yi susarak cezalandırıyor” başlıklı makalede yazarların dikkat çektiği nokta şu:

Biden yönetimi dengeyi bulmak için arayış halinde -ama,Türkiye’nin sorunlu tavrını kontrolsüz bırakmak gibi bir niyeti kesinlikle yok”!

Yazarlar bu görüşlerini desteklemek için, Hellenic Foundation for European and Foreign Policy vakfının “misafir uzmanı” Nicholas Danforth’un görüşlerine başvurmuş. Danforth, yanlış anlamaya meydan vermeyecek netlikte konuşuyor: “(ABD yönetimi) açıkça, her türlü angajmanın sadece ABD’nin belirlediği koşullarda gerçekleşebileceğini ortaya koyuyor”!

Anlamayanlara, tekrar tercüme edelim: ABD diyor ki, tartışma, dilek, temenni, talep yok; BEN ne dersem o olur!

ABD ile iyi ilişkiler kurulabileceği beklentisi içinde hayâlperest var mı aranızda, hâlâ?

Önceki ve Sonraki Yazılar