BİR DAL ERGAVANLA DALDAN DALA

Size “erguvanlar çiçek açtı mı?” diye sormaya korkuyorum. “Gözün kör mü, görmüyor musun?” diye karşı soru ile cevap verenleriniz olacaktır. Gözüm görüyor ama, iki geçeli boğaz kıyılarını görmek imkânım yok ki cevabını bulayım. Pencerem Acıbadem’den Harem’e doğru E-5 yolunu görür. Eskiden yol kenarında birkaç cılız erguvan ağacı vardı. Üç dört yıl önce kimin neresine battı ise kestiler. Baharlarımın müjdecisinin yok edilmesine çok üzülmüştüm.

Sizin de öyle mi bilmiyorum ama, gençlik ve orta yaşlılık yıllarımda, yaşlılık günlerimle empati yapar o günlerin şiirini yazmaya çalışırdım. Şubat sonu, mart başı gazeteye bademlerin çiçek açtığına yönelik haberler gelirdi. Otuzlu yaşlarımda böyle bir haberi çalıştığım gazeteye yerleştirirken, bugünkü halime empati yapmış ve yazmıştım:

“Fırtınalar kasırgalar mı yaşanmadı,

Yanmadı kavrulmadı mı sanırsınız cayır cayır,

Çıngı çıngı şimşekler mi çakmadı,

Yıldırımlar mı düşmedi gönül evine?

O gönül ki;

Gün olmuş, kaptırmış kendini melankoli seline;

Gün olmuş kelebekler gibi pır pır

O çiçekten bu çiçeğe uçmuş! ...

Duygular denizi süt liman şimdi,

Sessiz, korkulu bekleyişte.

Omuzlara çökmüş bir kuru soğuk;

Onca iniş çıkışların yorgunu bu dizler,

Eklem eklem yayılan sızı,

Arada bir öksürük boğuk boğuk;

Gözlerin feri mi kaçmış?

Bin bir anıyla karışık,

Dualı gecelere gebe gündüzler,

Umutlar nasır tutmazmış meğer;

Dün emeklilik kararını almıştım gönlümün,

Bu sabah uyandım ki;

Bademler çiçek açmış!

Yanılmışım, şimdi empatisini yaptığım yaşlara geldim. Kimseye söylemeyin. Bademler çiçek açmıyor gayrı.

Atatürk ressamı olarak pek çoğunuzun tanıdığı, güzel hatlarına her yerde rastladığınız Etem Çalışkan benim meslek büyüklerimden. Birçok projede ve etkinlikte birlikte olduk. O Atatürk’ün “Büyük Nutuk”unu eli ile yazarken ben müsahhihliğini yani düzeltmenliğini yaptım. Sohbetlerimizde, söz döner dolaşır Karacaoğlan ve Aşık Veysel’e gelir. Aşık Veysel’in “Kapı kitli cüzdan cepte para yok” şiirini hatırlatarak “Tarsus’taki han odasında Aşık Veysel’in parasını sen çalmışsın?” diye şaka yaptığımda, çocukluğunda dayısının hanında Aşık Veysel’e nasıl hizmet ettiğini anlatır. Kırk yıl kadar önceydi. Bir erguvan şiiri istedi. Kendim bir deneme yapıp gönderdim:

BİR DAL ERGUVAN

Ulaşırdım dudaklarına ben

Elinde şu erguvanın dalı olsaydım eğer,

Nice isterik 'oh! 'larla derinden

Burcu burcu içine dolacak

Ve dudaklarından başka renk tanımazdım

Tanımazdım senden başka bahar

İçinde açacak...

Yıldönümünde bu sihirli nisanın

Elverir ki geçeceksin sen,

Erguvanî şafağında

O parkın ya da bahçenin..

Ve ben;

Yaşıyorken doruğunu pür heyecanın

Bekleyebilir miydim,

Bekleyebilir miydim yapraklarımın açılışını?

'Günaydın meleğim,

Dudaklarının rengiyle ben geldim...'

Aradan bir süre geçti. Ben unutup gitmiştim. Ethem Çalışkan Ağabey ziyaretimi geldiğinde. Elinde bir büyük zarf içinde, bana iki armağanı vardı. Bir Dal Erguvan şiirini güzel resimler ve kendine özgü hattı ile yazmıştı. Böylece ilk şiir kitabımın kapağı ortaya çıkmıştı. Ne kadar çıkar ve okunabilir bilmiyorum. Şimdi aşağıya eklemek için fotoğrafını çekmeye çalışacağım.

26 Nisan Dünya Pilotlar Günü… Büyük Atamız "Göklerini koruyamayan uluslar, yarınlarından asla emin olamazlar," demişti.

Sabah sevgili Didem Tetik babası rahmetli Kemâl Tetik yarbayımın uçuş belgesinin fotoğrafını paylaşmıştı. O yer çekimine meydan okumuştu ama, genç yaşta kalbine söz geçirememişti. Hüzünlendim.

Diğer tarafta akrabam canım kardeşim, Öğretmen Pilot Bülent Özertürk’ün aralarında kendinin uçarken fotoğrafı da olan “Pilotlar Günü” kolajını gördüm gururlandım. Kahraman pilotlarımızın Dünya Pilotlar Günü kutlu olsun. Şehit Pilotlarımızın ruhu şad olsun. Gerçek olan o ki: “İstikbal göklerdedir" İmza: Mustafa Kemal Atatürk…

Bizim zamanımızda F-84’ler kullanılıyor ve F-100’lerden de söz ediliyordu. Lise öğrencisiyken, Hava Harp Okulu’nun önünde bir F-84 vardı. Yıl 1963 veya 64. Bir gün içine girmiş, başlığını kapatmadan fotoğraf çektirmiştim. Şimdi otomobil kullanamazken beni jetin içinde gören torunlarım “Oooo?” derlerken soru sormalarına fırsat vermeden cevabını veririm:

“Ama ben çakma pilotum” O çakma pilotun fotoğrafını da aşağıda paylaşacağım.

Gerçek pilot olmak ister miydim? Bu şiirimi Türk Halk Müziği sanatçı ve sunucusu çok sevdiğim rahmetli arkadaşım Ali Gürlü programlarında okurdu:

“Seninle uçmak istiyorum

Ülkemin semalarında...

Seni, seninle sevmek,

Seninle seyretmek güzelliklerini,

Kanat germek taşına toprağına

Pınarına ırmağına

Kucaklamak istiyorum,

İçinde erimek seninle...

Bak gözlerime.

Akdeniz Akdeniz bak ne olur.

Bağrıma İzmir akşamlarının imbatlarıyla es,

Meram bağlarından ses,

Sivas yaylarından nefes ol.

Seninle uçmak istiyorum,

Seninle gönül gönüle

Yönlerden yönlere.

Rotaların bileşkesinde seninle

Seyretmek vatan topraklarını el ele.

Lâpa lâpa yağmak istiyorum,

Gecenin bir yerinde ılık ılık.

Cisil cisil yağmur olup baharında,

Filiz filiz sevgilerin üzerine.

Bak gözlerime

Zümrüt zümrüt bak ne olur;

Burcu burcu sevgi tarlalarında es!

Yunus’ça ses, Mevlâna’ca nefes getir her dem.

Bir Türkiye’m var, bir sen varsın;

Güzelim, sevdiğim iki tanem!...

Dün, değerli Türk Halk Müziği sanatçısı ve derlemecisi olan Altınoluk’ta komşum TRT İstanbul Radyosunda kapıdaşım olan Ali Ekber Çiçek’in 15. Hakk’a yürüyüş yıldönümüydü. Geçtiğimiz yıllarda hakkında çok yazı yazdım. Anılarımızı anlattım. Kabri orada Tahtakuşlar köyünde. Devri daim olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar