BİR MEHMET ÇAKIRTAŞ VARDI...

Halil Soyuer ve Mehmet Çakırtaş Edremit’in yetiştirdiği hece ölçüsünde şiir yazan iki şairimiz. Halil Soyuer’le beraberliklerimiz oldu. Anadolu’nun bir çok ilini birlikte gezdik. Festivallere, şiir gecelerine katıldık. Benden vefalıydı. Her zaman arar sorardı. Nükte ve tebessüm cimrisi değildi. Onu gelecek yazımda anacağım.

Mehmet Çakırtaş’la beraberliğimiz olmadı. Ancak dostlardan, onunla ilgili çok şey dinledim. Yakından tanımış gibi oldum. Her iki şairimiz ortak yönü, ülkemizde şiirleri en çok bestelenen sanatçılardan olmaları.

“Beter Ol”, “Kahpe Felek”, “Herkesi Dost Sandım”, “Pul Hasta”, “Kul Değilim Sevdiğim”, “Bilemedim Ben” Çakırtaş’ın bestelenmiş şiirlerinden bir kaçının adıydı bunlar.

Bir zamanlar dillerden düşmeyen “Pul Hasta” şarkısına vücut veren şiiri aktarmak istiyorum:

“Bulamadım şu hâlimden anlayan

Gönül hasta dudak hasta dil hasta

Yağmur yağar dağı taşı ıslatır

Yaylalardan uzak kalan sel hasta

Eksik olmaz yüce dağın bulutu

Vefalı yâr seven kesmez umudu

Göz erişti menekşeler kurudu

Bülbülünden ayrı düşen gül hasta

Ateş söner kıvrım kıvrım sis kalır

Çeşme kurur suya hasret tas kalır

Sevda çeken gönüllerde yas kalır

Yeller vurup ırgalanan dal hasta

Bin cefayla geçiyor bu devranım

Dağ misali eksilmiyor dumanım

Petek petek ağu tuttu kovanım

Çiçek hasta arı hasta bal hasta

Âşıklara gam kasavet er gelir

Âşk yolunda yürüyenden ter gelir

Bazısına beklemeden yâr gelir

Benden yana ıssız kalan yol hasta

İnsafsızım hiç bakmıyor yüzüme

Ne söylesem kulak vermez sözüme

Teller taktım düzen verdim sazıma

Parmak hasta mızrap hasta tel hasta

Bahar vakti kızlar varırlar çaya

Çare yokmuş âşktan yatan hastaya

Kalp mektubum gidip attım postaya

Yâd eliyle mühürlenen pul hasta

Mehmet Çakırtaş 1920 yılında Edremit Avunya bucağı, (Yenice - Akçakoyun) Karaaydın köyünde doğmuş. Babası saz şairiymiş. Orta okul sıralarında o da şiirler yazmaya başlamış. Çileli bir ömür sürmüş. Dostların yardımıyla Ankara’da devlet dairesinde bir iş bulmuş. Alevi Bektaşi geleneğindeki halk ozanlarını yakından izlemiş. “Çakırtaş’tan Damlalar”, “Gün Dönümü” ve “Gün Dönümünden Sonra” adlı kitapları var.

Daha sonra bu görevinden ayrılarak 1961 yılından itibaren çeşitli gazetelerde çalışmış. 1952 yılında Sabahat hanımla evlenmiş. Zafer ve Alparslan adlarında iki çocuğu olmuş. Dostlarından öğrendiğime göre, uzun süre bekar yaşaması nedeniyle çok iyi yemek yaparmış. Nüktedan biri olduğu anlatılır. Kendisi 1945’te yayınlanın “Damlalar” adlı kitabındaki şiirlerini çıraklık dönemi, 1949’da çıkan “Gündönümü”nü kalfalık dönemi ve 1957’de yayınlanan “Gün Dönümünden Sonra” yı ise ustalık dönemi şiirleri olarak belirtmekte.

Edremit ve yöresinden şiirlerinde söz ediyor. Kazdağı’nı anlatan şiirinden bir dörtlük şöyle:

“Çamlarını rüzgar iter aralar

Gün doğunca buharlanır dereler

Şifa bulur umulmayan yaralar

Kekik kekik kokar balın Kazdağı. ..”

Zaman zaman Aşık Mehmet mahlasını da kullanan Çakırtaş’ın kendine özgü bir tavrı var. Çoğunlukla aşk, ıstırap, hasret, gurbet ve tasavvuf konularını işlemiş. Değişik şair ve aşıklarla uzun yıllar ilişkisi ve dostluğu olan Çakırtaş’ın yedi yıl önce öldüğünde geride zengin bir kitaplık bıraktığı söylenir.

“Üşünüp ince ince, / Gönlümdeki gamları / Salar beni sevince / Edremit akşamları // Esmer renkli tül olur / Hüzünlü bülbül olur / Yıldızlar sümbül olur / Edremit akşamları // … // Zeytinlikler sır olur / Gölgeler asır olur / / Serilir hasır olur / Edremit akşamları …”

Yukarıya Çakırtaş’ın “Edremit Akşamları”nı anlattığı şiirinden birkaç dörtlük aldım. Oldukça ünlenen ve uzun olan “Beter Ol” adlı şiirinden birkaç dörtlük aktararak Çakırtaş’a veda etmek istiyorum:

“Bana gam kasavet veren sevdiğim

Yaprağını döken gülden beter ol

Derdi bana reva gören sevdiğim

Sazlarda inleyen telden beter ol

Senin de olmasın halini soran

Beni insafsızca derdiyle yoran

Kış günü başını taşlara vuran

Boz bulanık akan selden beter ol

…..

Yüzün hiç gülmesin eller içinde

Bülbülsüz kalasın güller içinde

Baharın çiçekli dallar içinde

Kuruyup incelen daldan beter ol

Bilemedim Nemrut mu var soyunda

Vefakarsın sebat ettin huyunda

Bir orman içinde dere boyunda

Kovanı yarılan baldan beter ol

…..

Bu engin aşkımın bulunmaz dibi

Kış geçip gitmedi dinmedi tipi

Sahibi çıkmayan bir mektup gibi

Üstündeki kara puldan beter ol

Kanlı gözlerimi kapladı buğu

Ateşim sönmedi bulamadım su

Tanrıdan dileğim kara gözlüm bu

Aşkınla tutuşan kuldan beter ol”

Çakırtaş’ın son çalışma yeri Türkiye Kömür İşletmeleri olmuştu. 1979 yılında emekli oldu. 1 Kasım 1988 tarihinde vefat etti.

Yarın Halil Suyuer’i anlatacağım. Halil Soyuer yüzün üzerinde şarkının güftekârı. En az onunu ezbere bilirsiniz. Hangileri mi? Yarını bekleyiniz. Haydi şaka yapayım: Bunlar batan tüccarın malları. Okuyun beyler bayanlar okuyun! Mustafa Seyit Sutüven’i, Mehmet Çekırtaş’ı bulamazsınız. Şafak kaç diye soranlar oluyor. Şafak 6. Yani altı gün daha Edremit değerlerine tahammül edeceksiniz.

Önceki ve Sonraki Yazılar