BUGÜN 1 NİSAN / NEŞE DOLSAYDI İNSAN

Desem ki, bir rüzgâr esmiş de, birkaç yüzyıl önce, Papa’nın bütün Hıristiyan dünyasını kiliselerde toplayıp; “Tanrım, bizi Kuyruklu Yıldız afetinden ve Türklerden koru!” diye duaya çağırdığı günleri, Avrupa Birliği üyelerinin hafızalarından silmiş süpürmüş.

Desem ki, Türk’e karşı, artık kiliseden kaynaklanan bir kin yokmuş. Tanrı’nın bütün kitaplarında, kullarına sevgiyi, kardeşliği, birlik ve beraberliği önerdiği nisan yağmurları gibi bereket bereket kilise adamlarının başlarına yağmış, yüreklerindeki kin arınmış, durulaşmış.

Desem ki kısa çalışma tazminatı 31 martta bitmiyormuş %100 zamlı olarak bir yıl da-ha uzatılmış.

Yine “Türkiye AB’ye kırmızı dipli mumla ...” desem biliyorum “Yo bu kadarı da ol-maz. Bir Nisan şakasının da bir sınırı var” diyeceksiniz. Ama niçin olmasın? Nice alık kavağa çıkar da, bir nisan balığı çıkmasın.?

Ve de en önemlisi, umulan olmuş ve o lider titremiş kendine dönmüş. “Tanrı Türk’ü Korusun, yüceltsin” cümlesini hatırlamış. Hatta, her kim ki Türk ve Atatürk adını silenlerin başına Tengri bitler düşürsün. Duşta kafası köpüklüyken sular kesilsin, diye kargış vermiş.

Vallahi de billahi de ben 1 Nisan’ın yalancısıyım. Masasında Rahmetli Yaşar Nuri’nin bir yazısı varmış:

“………Şöyle diyor Atatürk:

“Hayatın felsefesi, tarihin garip tecellisi şudur ki, her iyi, her güzel, her faydalı şey karşısında onu imha edecek bir kuvvet belirir. Bizim lisanımızda buna irtica derler.” (Atatürk’ün Bütün Eserleri, 14/339)

“Kurtuluş Savaşı destanının ölümsüz erleri irticaya karşı da savaş ver-mişlerdir. Bu erler, ‘Sarayın, Teâlii İslam Cemiyeti adı altında memleke-tin her tarafında irtica hareketleri tertiplediğinden’ sürekli yakınmak zorunda kalmışlardır.” (bk. Atatürk’ün Bütün Eserleri, 6/384, 398; 7/21-22)

İrtica hıyanetinin Kurtuluş Savaşı’na problem çıkardığı günlerde Atatürk şöyle diyordu:

“İrticaî harekâtın teşvikçisi İngilizler olup merkez beyni de İstan-bul’dadır.”

“İrticanın, yine o günlerde, Ermeni hainleriyle işbirliği yaptığını da Kurtuluş Savaşı ile ilgili zabıtlardan öğreniyoruz.” (bk. Atatürk’ün Bü-tün Eserleri, 6/325; Kâzım Karabekir Paşa, İstiklal Harbimiz, 3/1079)

“Mürteci-hain kadrolar işin bu püf noktasına asla değinmezler; tam aksi-ne onu sürekli gözden kaçırarak Atatürk’ü irticaya değil de dine karşı gös-terirler.”

“Oysaki Atatürk, hıyaneti söz konusu olmayan dinsel karşı çıkışların hiçbir eksiklerine, hiçbir hurafeciliklerine bakmadan vatan hizmetinde onları bağ-rına basmış, övmüş, yüceltmiştir. Şu sözlere bakın:

“Müslüman ahaliden, vatan haini olanlardan gayrısının manevî kuv-vetleri pek yüksektir. Anadolu’ya kalpten bağlanarak geleceği bek-lemektedirler.” (Atatürk’ün Bütün Eserleri, 7/155)”

A,aaaa! Kendimi kaptırmış gidiyorum. Oysa bugün 1 Nisan. şakalarından söz edeceğim. Varsın kökeni bizden olmasın. “Bir tatlı tebessüm” bırakacaksa, kapımız da vuslatı-mız da açık olsun.

1 Nisan’ın nasıl ortaya çıktığına ilişkin türlü söylentiler var.

Bir söylentiye göre, eski Romalılar’ın Hilarya, Hintliler’in ise Huli festivallerinde ya-pılırmış bu şakalaşmalar. 1564 yılında Fransa’da Gregoryan Takvimi'nin yürürlüğe girmesiyle yılbaşı 1 Nisan'dan 1 Ocak'a alınmış. Bundan habersiz olanlarla yani 1 Nisan’ı yılbaşı sananlar-la alay etmek için yapılan şakalar, aldatmaca hediyeler zamanla gelenek haline gelmiş. 1 Ni-san’ı yılbaşı sananlara “Nisan Balığı” adı verilmiş. Çünkü nisan ayında güneş balık burcundan çıkmaktaymış. Bu gelenek, 18. Yüzyıl’da İngiltere ve İskoçya’ya, oradan da Amerika’ya ya-yılmış.

Aman dikkat! “Nisan Balığı” olmak istemiyorsanız dikkat edin. Günün her anında, dostlarınızın, iş arkadaşlarınızın, eşinizin ya da ailenizin şakası ile karşılaşabilirsiniz.

1 Nisan şakaları uzun zamandan beri ülkemizde de yapılmakta. “Bugün bir nisan / şaka yapıyor insan” diye okul şarkılarında yer almış. Hepimizin özellikle okul yıllarında 1 Nisan’la ilgili anıları vardır.

Kuşkusuz bu yıl da 1 Nisan haberlerini öğrenip güleceğiz. Elbette şaka var, eşşek şakası var. Bir eşşek şakası örneği:

Küçük çocuk, anne, baba ve kardeşlerinin bir arada olduğu sırada ağlayarak salona girmiş: " Baba, dedem üst katta kendini asmış!" Herkes büyük bir telaşla yukarı çıkmış ve bir şey bulamamışlar! Çocuk sırıtarak yanlarına gelmiş:

" 1 Nisan 1 Nisan, şaka yaptım dedem üst katta değil, alt katta asılı"

En iyisi siz şakadan değil, eşek şakasından kaçının. Erdal Alga gibi, sevginizi anlat-mak için 1 Nisan’dan yararlanın:

“Kalemini aldım senin / Nisan 1 / Yazmak için / En güzel sevdasını kalbimin.

Silgini aldım senin / Nisan 1 / Silmek için / Bütün dertlerini kalbinin.

Umudumu aldın benim / Nisan 1’dir umarım / Ve umarım bir şakadır / Aşkların yok oluşu.

Aklımı aldın benim / Nisan 1’dir umarım / Ve umarım bir şakadır / Kalplerin susuşu.

Hayatımı çaldın benim / Çocukluğum uzak / Gençliğim yabancı / Nisan artık hep 1’e uğramadan 2.

Seni seviyorum / Nisan 1 / Beni seviyorsun”

Dünyanın dört bir yanında yapılan birbirinden ilginç 1 Nisan şakaları var:

Japon Asahi Şimbun gazetesi, bir müjde vermiş ve politikacılara “gerçeği söyleten” makine icat edildiğini yazmış.

BBC Radyosu, dinleyicilerine yaptığı şakada, ABD'de 'mucizevi tavuklar' yetiştirildi-ğini, bu hayvanların hem yumurta hem de süt verdiğini iddia etmiş.

Portekiz'de yayın yapan Radyo Paris, İran milli futbol takımının Dünya Kupası'na git-mekten vazgeçtiğini, bu yüzden FIFA'nın Portekiz milli takımını dünya kupasına seçtiğini du-yurmuş!

Danimarka’da Extra Bladet gazetesi, rahibelerin giydiği giysilerin “erotik” hale geti-rilmesinin kararlaştırıldığını, bunun da din dünyasında “devrim” sayılacağını belirtmiş.

Türkiye’de Anadolu Ajansı ve TRT’nin haberine göre, seçimlerden sonra dört lider bir araya gelmiş, tokalaşmış, öpüşmüş, koklaşmış, birbirleri ile sarmaş dolaş olduktan sonra, seçim sürecinde karşılıklı söylediklerinin şaka olduğunu açıklamışlar. Aileleriyle, çoluk çocuklarıyla birlikte tatile çıkacaklarını söylemişler.

Elbette bunların 1 Nisan şakası olduğu açıklanmış.

Önceki ve Sonraki Yazılar