Ali Rıza Özkan

Ali Rıza Özkan

ÇAĞRI FİLMİNİN YÖNETMENİNİ KİM ÖLDÜRDÜ?

Yıllardır yazarım, bu konuyu her bir Müslüman'ın idrak etmesi için çabalarım. Ama, çok yol alabildiğimi ne yazık ki, söyleyemem!

Her 11 Kasım geldiğide kanar bir yerlerim. Kerbela'yı hatırlarım, Malik Ejder'i, Ebu Muslim Horasani'yi hatırlarım. Boğazım düğümlenir.

İslâm’a hizmet etmek amacıyla ‘Çağrı’ filmini çeken yönetmenin kaderi, bu toprakları kimlerin ve niçin kanla suladığının cevabıdır, aslında.

Evet, annesi Türk kökenli Suriyeli büyük yönetmen ve yapımcı Mustafa Akad'dan söz etmek istiyorum.

Sinema için Suriye’den beş parasız kalkıp Hollywood’a giden Mustafa Akad, ‘Çağrı’yı yaptığında kendisini dünyanın en mutlu insanı kabul ediyordu.

Çünkü, “bu benim şahsi meselem” dediği bu filmi, sadece içerdiği drama, görsellik ve hikayesi için çekmemişti.

Hatta, bu faktörler sinematografi için vazgeçilmez olsa da, Akad’ın ‘Çağrı’yı çekmesindeki amacı çok farklıydı: “Batı’da yaşayan bir Müslüman olarak, buradaki insanlara İslâm hakkındaki gerçekleri anlatmak benim için zorunluluk, evet bir görevdi.

1976’da, sinema dünyasının en ünlü dergisi Variety’ye İslâm hakkında neden bir film yaptığını böyle anlatan bu yönetmenin kahredici kaderini bilir misiniz?

Evet, Akad “en Müslüman” olduğu iddiası taşıyan El Kaide’nin militanları tarafından öldürüldü!

İslâm dünyasının üzerine karabasan gibi çöken terör hakkında her şeyi söyleyebilirsiniz, ama söyleyemeyeceğiniz tek şey, terörün İslâm dünyasının kurtuluşuna hizmet ettiğidir.

Hatta, daha da temel bir görüşü dile getirelim: “İslâmcı terör” İslâm dünyasını parçalamak, paralize etmek ve uluslar arası çıkar odaklarının yemi haline getirmek amacına hizmet eder.

Hem de, öyle ki, bu amaca hizmet ederken kendi kardeşlerini, değerlerini, aydınlarını yok etmekte bir an bile tereddüt etmez.

Müslüman kitlelere yayın yapmak ve “irşad” iddiası taşıyan tüm televizyonların, özellikle de her Ramazan geldiğinde, defalarca yayınladığı ‘Çağrı’ filmi, gene sözüm ona Müslüman teröristlerin elinde can veren bir yönetmene ait!

Telifini dahi ödemeden, istedikleri gibi yayınladıkları filmin yönetmeni hakkında, yayın yaptıkları toplumu aydınlatmak amacıyla tek bir program yapılmış mıdır, dersiniz?

Hayır! Şu ana kadar, bu televizyonların Mustafa Akad'ın kaderi hakkında herhangi bir program, belgesel vs yaptıklarını duymadım.

Halka İslâm’ı anlatmak için yayınladıkları filmin yönetmeninin gene “İslâmcı teröristler” tarafından öldürüldüğünü neden gizler, bu televizyonlar?

Neden, sadece İslâm dünyası için değil, uluslararası sinema tarihinde de çok özel bir yeri olan bu yönetmeni savunmak yine bizim görevimiz olur?

Cevabını vereyim: çünkü, sanatı savunmak bizim görevimiz.

Biz insanlığın ilerlemesinin sanat ve kültüre verilecek değerle mümkün olacağını öngörüyoruz.

Ancak, bu televizyonlar telifini ödemeden yayınladıkları ‘Çağrı’yı sadece bir propaganda malzemesi olarak görüyor.

Mustafa Akad’ın kim olduğu ve kaderi onları zerrece ilgilendirmiyor!

MUSTAFA AKAD KİMDİR?

Aslen, bugünkü Türkiye topraklarından Halep’e göçen bir ailenin oğlu olan Mustafa Akad, dünyanın en gözde sinema okullarından UCLA’da okudu.

Yıllarca Kızılderili kökenli ünlü yönetmen Sam Peckinpah’in asistanlığını yaptı.

İlk filmi ‘Çağrı’ ile uluslar arası üne kavuştu.

Ancak, Akad’ın Hollywood ve dünya sinemasında tartışmasız kılan yapımcılığıdır.

Halloween” (Cadılar Bayramı) serisinin ilk senaryosunu John Carpenter sayısız yapımcıdan ‘hayır’ cevabı aldıktan sonra, Akad’a getirmişti.

Mustafa Akad bu senaryodaki yeniliği keşfedip, filmi yapmayı kabul eden Hollywood’daki tek insandı.

Cadılar Bayramı ile sinema tarihinde korku filmleri alanında yeni bir tür doğmuştu. Carpenter/Akad’ın işbirliğinden cesaret alan diğer yapımcılar da gençliğe yönelik korku filmleri yapmaya başladılar.

Bugün sadece ABD’de değil, tüm dünyada gençliğe hitap eden korku filmleri yapanların Mustafa Akad’a çok şey borçlu olduklarını kaydedelim.

Akad, 1980’de Libya’nın büyük direniş lideri Ömer Muhtar’ın hayatını filme aldı.

‘Çöl Aslanı: Ömer Muhtar’ Libya’nın lideri Kaddafi’nin maddi yardımlarıyla çekildi, ama asıl; İslâm dünyasının emperyalizmin hedefi olduğunu gösterdiği için, bir direniş ve mücadele filmi olarak önem kazanıyordu.

Her Müslüman aydının hesaplaşması gereken temel çelişmeyi Akad, hem en erken ve hem de en doğru olarak ortaya koyan sanatçılardan birisidir.

Bugün İslâm adına, kitleleri emperyalizmin kölesi haline getirmek dışında hiçbir işlevi olmayan aydınlarla kıyaslanmayacak devrimci bir duruştur, Akad’ın sahip olduğu konum.

Mustafa Akad’ın bir sonraki projesi Selahattin Eyyubi’nin hayatını filme almaktı.

Haçlılara karşı büyük bir savaşın kahramanı olan Eyyubi’nin filmini Ürdün’de çekecekti.

Öldürüldüğü Amman’da bulunma sebebi de film için yapması gereken bazı görüşmelerdi.

9 Kasım 2005’de kızıyla birlikte kaldığı otele El Kaide teröristleri tarafından patlatılan canlı bombalardan ağır yaralandı.

Kızı hemen orada ölmüştü. Mustafa Akad ise, kaldırıldığı hastanede 11 Kasım günü hayata gözlerini yumdu.

Sizce kim cennete gitmiştir?

Akad’ı öldüren canlı bombalar mı?

Yoksa, İslâm dünyasına kendisinden önce hiç kimsenin yapamadığı hizmeti sunan Mustafa Akad mı?

Telifini ödemeden, her fırsatta Mustafa Akad’ın filmlerini yayınlayan televizyon kanallarının sahiplerinin bu konuda bir fikri var mıdır, dersiniz?

Önceki ve Sonraki Yazılar