Akın Ok
CANINA YANDIĞIMIZ İNSANLAR KİMLER?
Dünya canımda rüzgar
Zaman elimde yazar
Türküler kadar
Umutlar kadar
Muharrem Ayı aynasında karşımda duran fotoğraflara bakınca;
Emek insanlığının yürekli öncüleri içinde yaşadığım günlere döndüm.
Bir Güngör Gencay düşünün ki
Hayatını memleket sevdasına katacağı yıllardan vazgeçmeyen yeryüzünün yol erenlerinden
Yerini kaybetmeden hep ön cephede savaşan yurdun gerçek aydınları arasındaydı.
"Yeryüzü Sanatçılar Manifestosu" bildirgesini açıkladığımda
Biz de gökyüzü sanatçılarını kuracağız diye gülerek takılmıştı.
Onlar muhteşem ikili olarak her yerde yan yanaydı.
Yılmaz Elmas ve Güngör Gencay olmazsa olmazdı.
1990'lara geldiğimizde ülkenin hali ortadaydı.
Onların direnç çabalarında mutlaka ya yeni bir dergi çıkarma
Ya da bir dernek kurma çabası kaçınılmazdı.
Türkiye'nin Emek Omurgası kamusal hayat ve ortak yaşam sofrasına otursun cesareti için vardılar.
Kimse için pazarlıkları,
Kimse için entrikaları,
Kimse için geleceği,
Kimse için umutları,
Kimse için umutları yakmak ve yok etmek gibi bir suç ortaklığı dünyasında olmayacaklardı.
Güngör Gencay omzunda taşıdığı alınteri sabahlarını
Karanlıklara teslim etmeyen bir emek yıldızı kahramanı olarak yaşadı ışık oldu.
GÜNGÖR GENCAY'A ARKAİK ŞİİR
Gülmek saklanamaz devranın kalbinde
Ümitler yıkanır
Nereye saklansa
Günleri kum saati
Özgürlük bayramı
Rövanşına
Gezgin derviş devrimi
Eskitir gerçeklerin zulasını
Narası yıkar entrikaları
Ceylanlar yaratır aşkın deryasını
Anlatılan insanlık öyküsü
Yazgısı umut davası
AYDIN DOĞAN'A ŞİİR TÜRKÜSÜ
Ayrılan bir memleket güvercin kanadı
Yağmurlarını çağırır
Dünya duyar zılgıtını
Iskalamaz aşkını
Nasılsa konuşur gökyüzü
Dillere düşen sancılar baharı
Oyunlar bozan zaman ilacı
Gövdesinde taşır bereketini
Anadolu anahtarında köprü kuran yiğitler
Nedensiz yaşar mı?
Aydın Doğan emek cephesi insanlığımızın en mert ve bir o kadar ekmek kokusu aydındıydı.
Ayşe Doğan candaşıyla verdikleri ülke mücadelesinde
Yarım yüzyıllık tarihi serüvenin tam ortasında adaletli dünya için yürüdüler durdular.
Fakat; Aydın Doğan sağlık nedenleri içinde maratonu sürdürürken bile
İstanbul'a yerleştiklerinde Yaba dergisi çizgisinde üretimlerini hızlandırdı.
Yayıncılık tuğlasını büyütürken Galakulesi yanağından gelen sevginin telaşındaydı.
12 Eylül'de işkencelerden geçerken bedellerini ödediği insanlık davasında
Yoldaşlarına ve insanlığa ihanet etmeden,onları kırmadan yaşamaya çalıştı.
Yazdığı kitapların en güzel yanı
Halkın içindeki karakterleri hikayelerle sunmasıydı.
Tiyatro sahnelerinin tozuna bulaşmış yüreğinde
Mizahı eksik bırakmayan korkusuzluğu muhteşemdi.
Ayşe Doğan ile yarattıkları emeğin dünyasında
Nerede olduklarını,nereye varmaları gerekeceğini biliyorlardı.
Yetiştirdikleri çocukları sanatın sofrasında büyümesine rağmen
Onların birikimlerinin canından ayrılmayacaklardı.
Belki de en büyük mutlulukları onun başarılı olmasıydı.
Aydın Doğan kısa zaman önce aramızdan ayrılsa da
Ülke canına kattıkları ile savundukları insanlık davasındaki masumiyetten ayrılmadı.
Anadolu yüreğinde gelen türkülerin mızrabı olmayı seçtiği ateşin
Yeryüzü dumanında tarih yazmıştı.
İnsanlık emeğinin divanını çiğnetmeden!
Ernur Kalender;
Mikrofonu eline aldığı Kadıköy Halk Eğitim Merkezi sahnesinde
"Yeryüzü Emek Yıldızları Buluşması" içinde olacağını bilmiyordu.
Türkiye'nin İlk Genç Mimarlar Odası Başkanı olması boşuna değildi.
O da emek cephesinin kahramanı olarak
Cezaevinde işkencelerde ağır bedeller ödemişti
Ahşap Mimari Restorasyonundaki estetik insan ustalığının karşılığını
Birçok binayı restore ederken vermişti.
Bu sahnenin tozunda;
Aytaç Arman,
Şemsi İnkaya,
Nur Sürer,
Hatice Özbay,
Yaşar Kaba,
Genco Mert gibi onlarca insan yer almıştı.
Ernur Kalender emek insanlığı okyanusuna gönlünü koyarken
Vatan sevgisinin doruğuna ağaçların kardeşliğini koruyan
Elini hiç geri çekmeyen savaşçılar arasında yaşadı.
Ne geçmişte yaptığı hataları söylemekten
Ne de yapılacakların gerçeğinde
Emek dağlarının kanatlarını kıranların eline fırsat vermeden
Devrimciler notasının erdemli insanıydı!
Oktay Sinanoğlu acısını anlatmaya sayfalar yetmez!
Onun memleket ve insanlık inceliğindeki devrimci bilgeliği
Dünya bilim arenasında yankılar yaratmış ki
O bizi biz yapacak açıklamalarını yavaş yavaş ilan etti.
2000'li yılların ülkesi ve dünyasında
Cesur olmak kolay değildi.
Oktay Sinanoğlu yarattığı çıkışlarla dikkatleri üzerine çekti.
O uyduruk emek demokratlarına karşı
Vatan meselesini bir kere daha hatırlattı.
Kimilerinin işine gelmeyen tavrı;
Kimsesiz kalmayacak bayrağın ömrünü yerine koyuyordu.
Çağrıldığı her yere adım atarken
Çağırılmadığı yerlere sevgisini gönderiyordu.
Esin Afşar gibi bir kardeşi olduğunu kimseye söylemeden yaşadı
Çünkü; şov yapmak onun felsefesinde yoktu.
Bilim dünyası onu konuşurken
O dünya arenasına ve küresel çetelere
Her cepheden cevaplar verdi.
Yalan tarihçilere karşı insanlığın
Emek güneşindeki toprağın suyunu bırakmakta kararlı olacaktı.
Oktay Sinanoğlu olmanın hakkını vererek yaşarken
Onun karşısında olanların şimdi kirli tarihi can çekişiyor.
Türk Aynştaynı olmak kolay mı?
Peki;
Türkiye acılarını insanlık yağmurunu
Hangi insanlık şemsiyesi ve programı sayfasında açarak
Yeryüzü Cennetini yurdun sofrası alfabesi yapabilir?
Uzun lafı kısası;
Türkiye Sanatçılarının canını okuyanlarla;
Türkiye Bilim Dünyasını yok sayanlarla;
Türkiye Halkı ve Çocukları nereye ulaşır ki?
İşte, o yüzden canına yandığımız insanlar kimlerse
Bizlerde onlarla yüzleşmek zorunda değil miyiz?