CEVAT SARIKARTAL ŞİİRLERİ SUSAR MI?

Bizim boş bir hamaset  edebiyatımız olduğu doğrudur! Ama yeraltında saklanan yürekli insanlarımız olduğu kesindir. Bu kadar Ozan geninin yeni doğumlar yapması boşuna değildir.O nasıl çıkıyorsa ya da nereden güç buluyorsa gelip hayattaki yerini size yarattıklarını paylaşarak veriyor.O pazara çıkan görücülerden değil.Ömrünün her karesine tanıklık sayfası ayırmış,her şiirin canını yaşatmış içinde.Belki, çocukluk rövanşı belki aşkın davası fermanı dilinde yaralı hala.

Cevat Sarıkartal inceliğine sığınan bir ülke aynası gelir sizi bulur.Bekletmez sizi azgın suların kaptanı gibi çekip gitmez aniden!Her kitap çalışması bilinmeyen insanlar senfonisine çağırır orada çoğaltır sanatı ve sanatçıların yalnızlığına derman olur.Sanatçılar ordusu zenginliğini yıllardır şiir sayfasında ,roman canında,aşkın yarası sarılsın diye işaret fişeği bırakır yurdun çocukları uyanırken.

O edebiyat sanatçılığını söylemez,anlatmaz bile saklar bir yıldızın gözlerinde.

Fakat, onun kurduğu sanatçılar dayanışmasını bilmeyen yoktur.

Sadece, Cevat Sarıkartal söylemez o katkıların elindeki ışığı.

Bize düşen onun şiir ekmeğini dağıtmak ve yarının alkışı yapmak değil mi?

Bu sayfanın beyaz kokusu onun erdemine sarılıyor ve kitaplarının tarih çığlığını sevgi insanlığı için büyütüyoruz.Uzun zaman önce yaptığı özel sanat,kültür programları,ressamların,ozanların öne çıkmasındaki çabaları tarihin arşivinde karşınıza çıkar!Bana düşen onun akrostiş şiirini yazmak ki bakalım ne çıkacak!

Cehenneme övgü yok kaleminde

Eskimeyen kalp ağrısı 

Vedasını yalnız bırakır mı?

Anadolu'nun toprak kokusu sayfası kalır mı?

Tarihin fırınında rövanşlar alınmaz mı?

Saatlerin yelkovanı onun kardeşi

Ahmet Arif çağırır kimi zaman dinler onun lirik nefesini

Renkleri mahkum kalan özgürlük çocukları 

Irgatlık yapmaz zalimlerin sofrasına

Kimsesizlerin kimsesi olan odur!

Ansızın Yılmaz Güney olur kalemi ıslık bırakır

Roman olacak yaşamları yazması bu yüzden

Torosların kartalı gibi Neyzen Tevfik dervişliği pusulası 

Alnında duran türkü güneşi 

Limanına sığındığı Pirsultan Abdal hırkası üstünden çıkmaz!

Önceki ve Sonraki Yazılar