Ali Rıza Özkan

Ali Rıza Özkan

CHP’YE DAYATILAN ADAY: İMAMOĞLU

Cumhur İttifakı, cebirle de olsa, bir sonraki seçimde adaylık sorununu çözdü. En azından, bir sonraki krize kadar, Recep Tayyip Erdoğan’ı Cumhur İttifakı’nın adayı olarak görebiliriz.

Sedat Peker’den “sol görünümlü” kalemşörlere kadar geniş bir kesim, Erdoğan’ın karşısında/yerine aday olma potansiyeli taşıyan Soylu’yu kalbur eleğine çevirdiler.

İleride, tarih mutlaka yazacaktır; Türkiye siyaseti böyle bir operasyon görmedi, yaşamadı.

Ama, sanıyorum, en hazin olanı ise; Nasreddin Hoca’nın “itleri salmışlar, taşları bağlamışlar” fıkrasına nispet olurcasına, alanda yetkili bakan olmasına rağmen, Soylu’nun tüm operasyona sessiz kalmak zorunda bırakılmasıydı.

AK Parti içerisinde yürütülen çoklu iktidar kavgalarının nasıl sonuçlanacağını bilemeyiz.

Ancak, bildiğimiz ve bildiğimizi yıllardır söylediğimiz nokta; bu savaşların sonunda aynen ANAP gibi, AK Parti’nin de çöküşüne neden olacağıdır.

Türk sağının 1945’den beri iktidar formülü olan “farklı sosyal ve ekonomik çıkar gruplarının koalisyon partisi” anlayışı ile kurulan AK Parti özellikle de 15 Temmuz sonrası süreçte ihtiyaç olarak ortaya çıktığı halde, parti varlığının temeli olacak, yeni bir konsensüs, yeni bir projelendirme, yeni bir gerekçe yaratamadı.

AK Parti’nin bu dönemde, yeni bir “hikâye” yazması gerekiyordu.

Parti’nin varlığını, işlevini ve hedeflerini yeni bir dille ve yeni kavramlarla ifade ederek, topluma 15 Temmuz sonrasında yenilenmeyi/arınmayı; yeni bir geleceği vaad eden yeni bir konsept sunulması gerekliliği, deyim yerindeyse “ıskalandı”.

AK Parti kendisi için yeni bir “hikâye” yazamayışının bedelini ödeyecek.

Bugün AK Parti tabanında yaşanan “travma”, seçmen kitlesinin farklı tercihlere yönelmesiyle sonuçlandığında, iş işten geçmiş olacak.

Son bir bilgi ile, bu konuyu kapatalım: Son bir yıl içerisinde kurulan 30 kadar siyasal partinin 3-5’i dışında hepsi, istisnasız eski AK Parti yöneticileri tarafından kuruldu!

MİLLET İTTİFAKI’NIN FAY HATTI: İMAMOĞLU

Daha, büyükşehir belediye başkanlığı koltuğuna oturur oturmaz, Ankara planları yapmaya başlayan Ekrem İmamoğlu, kendisine yakın ekibi toplayıp, Ankara hedefini de ilan etmişti.

CHP Genel Merkezi, bu konuşmadan haberi olsa da, asıl yoğunluğunu, İBB’deki görev paylaşımlarına verdi.

Ancak, aradan geçen 3 yıla yakın zamana rağmen, İBB’deki görev dağılımının CHP’nin istediği noktada olmadığını ve önümüzdeki son 2 sene içinde de olmayacağını söylemek kehanet olmaz.

Hem AK Partili olarak bilinen ancak, eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün referansına sahip eski yöneticiler koltuklarını korudular ve hem de oldukça kritik koltuklar “ittifak diyeti” olarak İYİ Parti, HDP, Saadet Partisi gibi diğer partilere dağıtıldı.

CHP İstanbul İl Başkanlığı’nda oluşturulan “kadro tahsisat komitesi” de işlevsiz kaldı.

Genel Merkez’den iletilen “ricalar”ın dahi, yüzde 99 oranında dikkate alınmadığını söyleyebiliriz.

Yüzlerce CHP emekçisinin, kendi partilerinin İBB’yi kazanmasından dolayı büyüttükleri umutları, İl Başkanlığı’nın kurduğu komite ile istismar edildi.

Ne yazık ki, il başkanlığı da “elimizden bir şey gelmiyor” açıklaması yapmıyor.

Artık geçen sürenin sonunda, İstanbul’un CHP tabanı, İmamoğlu ile umutlanmasının gereksizliğini anlamıştır.

Soru şudur: İstanbul’da CHP kitlesine sırtını dönen Ekrem İmamoğlu, muhalefetin Ankara için umudu olabilir mi?

İMAMOĞLU KİMİN ADAYI?

Tam bu noktada, CHP tabanı, kendisine şu soruyu sormak ve cevabını bulmak zorundadır:

Ekrem İmamoğlu hangi kesimlerin Cumhurbaşkanı adayıdır?

CHP Genel Merkezi’ni dikkate almayan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun defalarca yaptığı, “belediye başkanları işlerini yapsınlar” yolundaki uyarısına rağmen, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile kapışmayı büyüten, Türkiye’nin her yerini “lider formatında” turlayan, adeta “aday benim, benden başka kimse Cumhurbaşkanı adayı olamaz” mesajını her yere yayan Ekrem İmamoğlu, gerçekte kimin adayıdır?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığı ile ilgili yaptığı açıklamaları esas alırsak, adaylık belirleme sürecinin Millet İttifakı’nın diğer bileşenleri ile birlikte, seçim tarihi açıklandıktan sonra ele alınacağını kabul etmemiz gerekiyor.

Tartışmaları bitirmek isteyen CHP Genel Merkezi, kendince bir taktik uygulayarak, çeşitli kurmaylarına, “adayımız Kemal Kılıçdaroğlu” açıklaması yaptırdı.

Bu açıklamalardan amaç, adaylık tartışmasının bitirilmesiydi.

Bu açıklamaların ciddiye alınmasını sağlamak için, Kılıçdaroğlu da, “aday olabilirim” açıklamaları da yaptı.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da mesajı doğru anlamıştı ki, kendisinin adaylık talebinin olmadığı, görevini lâyıkıyla yapmaya yoğunlaştığını ifade eden bir açıklama yaptı.

CHP tabanının manipüle edilmesini önlemeye çalışan bu girişimlerin sonuçsuz kaldığını söyleyebiliriz.

İmamoğlu, tam da bu açıklamaların ertesinde, “yurt gezileri”ne başladı.

Hemen ardından ise, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Cumhurbaşkanı adayının Ekrem İmamoğlu olduğunu ilan etti!

Daha da önemlisi; Ekrem İmamoğlu’nun DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın adamı Can Akın Çağlar’ı İBB’de kendisinden sonraki ikinci adam pozisyonuna getirmesi ile, Ekrem İmamoğlu’nun arkasındaki asıl destekçinin Abdullah Gül olduğu iddiaları da güçlendi.

Can Akın Çağlar ile ilgili bazı detaylar ise mide bulandıran cinsten!

Çağlar’ın Ziraat Bankası Genel Müdürü olduğu dönemde, Bayrampaşa’da “açılmayan AVM” olarak bilinen ORA için verilen ve karşılıksız çıkan tam 250 milyon Avroluk kredi hâlâ muhatabını arıyor!

18. Asliye Ticaret Mahkemesi 9 yıldır davayı sonuçlandırmıyor!

Bununla kalsa iyi, yine Çağlar’ın Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü döneminde hayvancılık/besicilik işi yaptığı iddia edilen Dursun Akdağ'a verilen usulsüz krediler konusu var. Akdağ'ın 6 şirketine devlet sübvansiyonlu krediler dağıtıldı. Hem de, daha şirketler kurulmadan, neredeyse kredileri çıkarıldı. Sonra o kredilerin üzerine de soğuk su içildi. Olan devletin bankasına oldu. Olan, Türk milletinin vergisini ödeyen, devlete olan yükümlülüklerini eksiksiz yerine getiren namuslu yurttaşlarına oldu!

Şimdi, bu kişi “ikinci adam” olarak İBB'yi yönetiyor!

CHP’NİN MİLLET İTTİFAKI’NA ÖNERECEĞİ ADAY KİM?

Böyle insanlarla çalışan Ekrem İmamoğlu’nun halkçı, halktan yana bir Cumhurbaşkanlığı yapıp yapamayacağı konusunda, her aklı başında insanın varacağı bir kanaat elbette vardır.

Ama, burada asıl dikkkatimizi vermemiz gereken konu, İmamoğlu’nun CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na rağmen, adaylığını dayatması ve bu yolda desteği de Abdullah Gül, Ali Babacan, Meral Akşener, Ahmet Davutoğlu ekibinden almasıdır.

Ekrem İmamoğlu’nun CHP’nin tabanına benimsetilmesi için görev alan birkaç “trollüğü tescilli” medya kalemşörünü dikkate almazsak, oldu-bitti yaratılarak CHP’ye aday operasyonu çekildiğini açıkça görebiliriz.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylık konusunda yaptığı açıklamaları takip edersek, kendisinin de yeni bir Ekmeleddin İhsanoğlu vakasına meydan vermemek üzere titiz davrandığını, hem ittifak güçlerinin ve hem de seçmenin onay vereceği bir aday aradığını anlayabiliriz.

Ancak, Millet İttifakı’nın diğer üyelerinin Ekrem İmamoğlu’nun adaylığını dayatan girişimlerinin hem CHP Genel Merkezi’nde ve hem de tabanda huzursuzluk yarattığı da bir gerçek.

Millet İttifakı’nın sağcı ve uluslararası sermaye çevreleri ile yakın ilişkideki kesimleri tarafından neden Ekrem İmamoğlu’nun öne çıkarıldığını sorgulamak ve cevabını bulmak, sanıyorum, bundan sonraki süreçte CHP tabanının asıl tartışma konusu olacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar