EDREMİT’E VEFA

Bu ayın ilk günlerinde “Şafak 20” diye yazmıştım. Şafaklar birer birer tükeniyor. Kimse kusura bakmasın, Edremit’te kalan günlerimin hepsinde, ekmeğini yediğim, suyunu kullandığım, havasını soluduğum bu Cennet yurt köşesine vefa borcumu ödemek istiyorum.

Bugün, kısa bir tanıtım ve birkaç şiir anımsatması yapacağım. Yarın ve Edremit'te kalacağım sonraki günlerde Edremit tarihi, folkloru, sanatçıları ve türlü güzellikleri yazılarımın konusu olacak. Bittiği gün, veda ettim demektir.

Edremit MÖ’ki yüzyıllar içinde Lidya Kralı Krezüs’ün elindeyken, Kralın kardeşi bu şehri yeniden yaptırmış hatta süslemiş ve kendi adı olan Adramys ismini vermişti. 1231 yılında, Türk akıncılarının eline geçti. 1336 yılında Karesi topraklarının Osmanlı'ya geçmesiyle, Edremit de Orhan Gazi tarafından Osmanlı Devletine katıldı.

Kurutuluş günü bir nebze söz etmiştim Edremit 797 gün işgal altında kaldı. Karanlık günler yaşadı. Dış düşmanlar, yerli eşkıyalardan ve işbirlikçilerden çok çekti. 9 Eylül 1922 günü kurtuluşa, aydınlığa kavuştu. Kazdağlarına ilişkin kitabımda özellikle yöredeki kadınların çocukların gördükleri zulümlerden örnekler vermiştim. Esaret zincirlerinden çözülüp, kara bahtının aydınlığa çevrilmesi anlamalı ve temsili olarak gösterilmesi yerindeydi.

Edremit ilçe merkezinin Ege Denizi'ne kıyısı yok ama, Çanakkale asfaltı üzerinde Akçay, Güre, Altınoluk yerleşimleri deniz kıyısında bulunuyor. Tatil merkezlerinden Zeytinli, Avcılar, Narlı da denize yakın. Ben yıllardan beri Güre, Altınoluk arasında Fener bölgesinde yaşıyorum. Yazlıkçılar hariç nüfusu 160 binin üzerinde.

İlçe merkezi, deniz düzeyinden 16 metre yükseklikte. Ancak, ilçe sınırları içinde en yüksek dağ olan Kazdağı’nın Sarıkız Tepesi 1767 metre yükseklikte.

Sizlerle bir Edremit şiiri aktarayım. Şiiri 1891 yılında, bir teftiş için Edremit’e gelen Bursa Vali Yardımcısı Ali Ulvi Bey yazmış:

Gönlümü cezbeyledi bir dilrubâyı Edremit

Neşvedâr etti beni aşk-ı hevâyı Edremit

Hüsnü tafın suzının hayrânıdır insü melek

Bak ne dilberler yetiştirmiş hevâyı Edremit

Cennet-ı alâda hurilerle zevk eyler gibi

Hoş gelir Cennet ayağında Sefâyı Edremit

Her cihetten memleket menendi gülzârı cenan

Doğrusu yoktur letâfette bahâyı Edremit

Ademe bahşı hayatı taze eyler Ulvi’ya

Seyri bağı bostan canfezayı Edremit

Ali Ulvi Bey’in bu şiirine, aynı yıllarda Edremit Aşar Katibi Cemil Bey bir nazire yazmış. Yalnız ilk ve son beyitini aktayım:

Zevkiyâb etti beni bezmi sefâyı Edremit

Bahşı revnak eyledi tab’u heyâyı Edremit

….

Seyri gülzâr eyleyip kesbü sefâ etsün Cemil

Gönlüme verdi cila gülşen sarayı Edremit

Yüz otuz yıl önceki Edremit’ten zamanımıza gelelim. Edremit’in Mehmetalan köyünde yaşayan Aşık Hasan Akburak’ın Edremit güzellemesinden birkaç kıta aktarayım:

……

Kazdağı denize kanat geriyor

Kaplıcan insana şifa veriyor

Çevrende dört mevsim hüküm sürüyor

Taş ile toprağın altın Edremit.

Toprağında yatan erenler pirler

Dinleyen kişiye murat verirler

Sinende gömülü nice cevherler

Taş ile toprağın altın Edremit.

Eriyince mor dağların buzları

Bağrında inliyor aşık sazları

Samaha kalkıyor Türkmen kızları

Taş ile toprağın altın Edremit.

Hasan der ki bizim gönlümüz sende

Durduğu sürece canımız tende,

Daha neler göreceğiz sayende;

Taş ile toprağın altın Edremit.

Edremit bana Kazdağlarını, Sarıkız’ı, Türkmenleri, Tahtacıları anımsatır. Onlar şiirlerimiz içinde de vucut bulurlar. Dünlerden bu günlere doğru yüzlerce şiiri bir araya getirmeniz mümkün. Gelecek yazılarımda aşınası olduğum Edremit şairlerinden söz edeceğim. Mustafa Seyit Sütuven’in Kazdağlarına ilişkin şiirinden küçük bir bölüm alıntılayacağım:

Kazdağı âşık dağıdır

Gösterir orman yolunu

Her yere atmış kolunu

Kendeni gömmüş Sarıkız

Gönlünü vermiş sayısız

Baltayı sallar burada

Gözler uşaklar barada

…….

Örgülü Türkmen gelini

İnce ve kıvrak beleni

Kokusu yalçın kayalar

Renk, koku, sis, fırtına ve kar

……”

Edremitli Esat Adil Müstecaplıoğlu, hukukçu ve siyasetçi, çok partili yaşama geçtikten sonra kurulan ilk sol parti olan Türkiye Sosyalist Partisi’nin kurucusuydu. Kurtuluş savaşında Balıkesir Lisesi'nde öğrenciyken Vasıf Çınar’ın çıkarmakta olduğu "İzmir’e Doğru" gazetesinde yazılar yazmıştı. Şairlik yönü de vardı. Kaz Dağı adlı şiirinden iki kita aktarıyorum:

“Kazdağı Türkmen dağıdır

Sırmalı cepken taşıdı

Örgülü saçlem orada

Yıldızı aşkın doğarak

Önce bu dağdan ışıdı

Buz kanat açmış karabir

Böyle asırlardan beridir

Kartala benzer Sarıkız

Dekmeş ela gözlerini

Edremit’in Körfezi’ne

…..”

Sinan Kahyaoğlu, Edremit’in Tantakuşlar köyünde doğmuş. Edremit’le ilgili çok değerli “Tarihi” kitabı var ki, ilçenin bütün yönlerini bulabilirsiniz. Şiirinde Edremit'in geçmişini dile getirmiş. Bir dörtlük de ondan vereyim:

“…….

Kazdağı’nda Sarıkız duyulur

Paris’in aşkı oradan yayılır

Edremitliler Cennet’te sayılır

Efsaneler kenti güzel Edremit

….”

Gelecek yazımda sizlere Tahtacı Türkmenlerini anlatacağım. Yazıma Ömer Bedrettin Uşaklı’nın Tahtacı güzellerini anlatan şiiriyle başlamaya niyetliyim.

Önceki ve Sonraki Yazılar