Ahmet Özdemir
EDREMİT’E VEFA
Bu ayın ilk günlerinde “Şafak 20” diye yazmıştım. Şafaklar birer birer tükeniyor. Kimse kusura bakmasın, Edremit’te kalan günlerimin hepsinde, ekmeğini yediğim, suyunu kullandığım, havasını soluduğum bu Cennet yurt köşesine vefa borcumu ödemek istiyorum.
Bugün, kısa bir tanıtım ve birkaç şiir anımsatması yapacağım. Yarın ve Edremit'te kalacağım sonraki günlerde Edremit tarihi, folkloru, sanatçıları ve türlü güzellikleri yazılarımın konusu olacak. Bittiği gün, veda ettim demektir.
Edremit MÖ’ki yüzyıllar içinde Lidya Kralı Krezüs’ün elindeyken, Kralın kardeşi bu şehri yeniden yaptırmış hatta süslemiş ve kendi adı olan Adramys ismini vermişti. 1231 yılında, Türk akıncılarının eline geçti. 1336 yılında Karesi topraklarının Osmanlı'ya geçmesiyle, Edremit de Orhan Gazi tarafından Osmanlı Devletine katıldı.
Kurutuluş günü bir nebze söz etmiştim Edremit 797 gün işgal altında kaldı. Karanlık günler yaşadı. Dış düşmanlar, yerli eşkıyalardan ve işbirlikçilerden çok çekti. 9 Eylül 1922 günü kurtuluşa, aydınlığa kavuştu. Kazdağlarına ilişkin kitabımda özellikle yöredeki kadınların çocukların gördükleri zulümlerden örnekler vermiştim. Esaret zincirlerinden çözülüp, kara bahtının aydınlığa çevrilmesi anlamalı ve temsili olarak gösterilmesi yerindeydi.
Edremit ilçe merkezinin Ege Denizi'ne kıyısı yok ama, Çanakkale asfaltı üzerinde Akçay, Güre, Altınoluk yerleşimleri deniz kıyısında bulunuyor. Tatil merkezlerinden Zeytinli, Avcılar, Narlı da denize yakın. Ben yıllardan beri Güre, Altınoluk arasında Fener bölgesinde yaşıyorum. Yazlıkçılar hariç nüfusu 160 binin üzerinde.
İlçe merkezi, deniz düzeyinden 16 metre yükseklikte. Ancak, ilçe sınırları içinde en yüksek dağ olan Kazdağı’nın Sarıkız Tepesi 1767 metre yükseklikte.
Sizlerle bir Edremit şiiri aktarayım. Şiiri 1891 yılında, bir teftiş için Edremit’e gelen Bursa Vali Yardımcısı Ali Ulvi Bey yazmış:
Gönlümü cezbeyledi bir dilrubâyı Edremit
Neşvedâr etti beni aşk-ı hevâyı Edremit
Hüsnü tafın suzının hayrânıdır insü melek
Bak ne dilberler yetiştirmiş hevâyı Edremit
Cennet-ı alâda hurilerle zevk eyler gibi
Hoş gelir Cennet ayağında Sefâyı Edremit
Her cihetten memleket menendi gülzârı cenan
Doğrusu yoktur letâfette bahâyı Edremit
Ademe bahşı hayatı taze eyler Ulvi’ya
Seyri bağı bostan canfezayı Edremit
Ali Ulvi Bey’in bu şiirine, aynı yıllarda Edremit Aşar Katibi Cemil Bey bir nazire yazmış. Yalnız ilk ve son beyitini aktayım:
Zevkiyâb etti beni bezmi sefâyı Edremit
Bahşı revnak eyledi tab’u heyâyı Edremit
….
Seyri gülzâr eyleyip kesbü sefâ etsün Cemil
Gönlüme verdi cila gülşen sarayı Edremit
Yüz otuz yıl önceki Edremit’ten zamanımıza gelelim. Edremit’in Mehmetalan köyünde yaşayan Aşık Hasan Akburak’ın Edremit güzellemesinden birkaç kıta aktarayım:
……
Kazdağı denize kanat geriyor
Kaplıcan insana şifa veriyor
Çevrende dört mevsim hüküm sürüyor
Taş ile toprağın altın Edremit.
Toprağında yatan erenler pirler
Dinleyen kişiye murat verirler
Sinende gömülü nice cevherler
Taş ile toprağın altın Edremit.
Eriyince mor dağların buzları
Bağrında inliyor aşık sazları
Samaha kalkıyor Türkmen kızları
Taş ile toprağın altın Edremit.
Hasan der ki bizim gönlümüz sende
Durduğu sürece canımız tende,
Daha neler göreceğiz sayende;
Taş ile toprağın altın Edremit.
Edremit bana Kazdağlarını, Sarıkız’ı, Türkmenleri, Tahtacıları anımsatır. Onlar şiirlerimiz içinde de vucut bulurlar. Dünlerden bu günlere doğru yüzlerce şiiri bir araya getirmeniz mümkün. Gelecek yazılarımda aşınası olduğum Edremit şairlerinden söz edeceğim. Mustafa Seyit Sütuven’in Kazdağlarına ilişkin şiirinden küçük bir bölüm alıntılayacağım:
Kazdağı âşık dağıdır
Gösterir orman yolunu
Her yere atmış kolunu
Kendeni gömmüş Sarıkız
Gönlünü vermiş sayısız
Baltayı sallar burada
Gözler uşaklar barada
…….
Örgülü Türkmen gelini
İnce ve kıvrak beleni
Kokusu yalçın kayalar
Renk, koku, sis, fırtına ve kar
……”
Edremitli Esat Adil Müstecaplıoğlu, hukukçu ve siyasetçi, çok partili yaşama geçtikten sonra kurulan ilk sol parti olan Türkiye Sosyalist Partisi’nin kurucusuydu. Kurtuluş savaşında Balıkesir Lisesi'nde öğrenciyken Vasıf Çınar’ın çıkarmakta olduğu "İzmir’e Doğru" gazetesinde yazılar yazmıştı. Şairlik yönü de vardı. Kaz Dağı adlı şiirinden iki kita aktarıyorum:
“Kazdağı Türkmen dağıdır
Sırmalı cepken taşıdı
Örgülü saçlem orada
Yıldızı aşkın doğarak
Önce bu dağdan ışıdı
Buz kanat açmış karabir
Böyle asırlardan beridir
Kartala benzer Sarıkız
Dekmeş ela gözlerini
Edremit’in Körfezi’ne
…..”
Sinan Kahyaoğlu, Edremit’in Tantakuşlar köyünde doğmuş. Edremit’le ilgili çok değerli “Tarihi” kitabı var ki, ilçenin bütün yönlerini bulabilirsiniz. Şiirinde Edremit'in geçmişini dile getirmiş. Bir dörtlük de ondan vereyim:
“…….
Kazdağı’nda Sarıkız duyulur
Paris’in aşkı oradan yayılır
Edremitliler Cennet’te sayılır
Efsaneler kenti güzel Edremit
….”
Gelecek yazımda sizlere Tahtacı Türkmenlerini anlatacağım. Yazıma Ömer Bedrettin Uşaklı’nın Tahtacı güzellerini anlatan şiiriyle başlamaya niyetliyim.