“EKMEK HALAY KİLİM” VE SEDAT VEYİS ÖRNEKL

Sedat Veyis Örnek ile ilgili belki daha öncede verdiğim bilgileri aktarmadan önce, Fazıl Hüsnü Dağlarca’dan bir şiiri alıntısı yapacağım:

SEDAT VEYİS ÖRNEK ÜSTÜNE

I

1949, mavi kar gök dolusu

Yine oturmuş lise öğrencisi genç

Arka masasında küçük kahvenin

Betiği dağılmış okuna okuna S

edat Veyis Örnek tedirgindir

Yazılardan kaldırır bakışlarını

Geçenleri izler dalgın

Kendi içine kapanmış değil.

Kızılırmakla akıp gider

O Nerelere kimbilir

Susarken yaklaşır gibi size

Konuşurken sesi köylerle uzak

II

Düşünü göz

Kayalara çizilmiş eskil sıcaklığa doğru

Taş tekerlekler yolladı yeşil

Kara toprakla yürüdü bilinç

Ekmek halay kilim düğün

Dört yön bu dedi

Anlattı bölünmez bir ülkeymiş

Toplumlar Birbirimizi yaşamak

Bilim bu dedi

Anlattı ilk gece kardeşiymiş

Toplumlar

Evet O Yeryüzünü gördü

Sıvas’dan Yeryüzü gördü onunla Sıvas’ı.

Fazıl Hüsnü Dağlarca, Sanat Olayı, Nisan 1981, S.4, s.9

Folklor alanında çok değerli eserler bırakan Sedat Veyis Örnek’i genç yaşta ve hayatının en verimli zamanında kaybetmiştik. Henüz elli üç yaşındayken, 15 Kasım 1980’de aramızdan ayrılmıştı. Folklor alanında çalışmaların başındayken ölüm haberine çok üzülmüştüm. Üzüntüm devam ediyor. Ancak 35 yıl sonra onunla ilgili bir çalışma yapılıyor olmasına ve hakkında kitap hazırlanmasına da sevinmiştim. Bu akademik vefa çalışmasına küçücük bir katkı vermekten mutlu olmuştum.

Bu kapsamda Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Antropoloji Bölümü Sosyal Antropoloji Anabilim Dalı öğretim üyelerinden Prof. Dr. Meryem Bulut, İstanbul’da benimle de görüşmüştü. Emeği geçen akademisyenlere içtenlikle teşekkür ediyorum.

Üniversitede ilk kez halk bilim ile ilgili kürsü açarak, bu alanda herkese örnek olan Prof. Dr. Sedat Veyis Örnek 1927 yılında Zara’da doğdu. Sivas Lisesi ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesini bitirdi. Türkiye’deki halkbilim (folklor) araştırmalarında, araştırmacı, eğitici olarak büyük emeği ve eserleri bulunan Örnek, Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nde öğretim üyeliği ve Etnoloji bölüm Başkanlığı da yaptı. Almanya’da Tübingen Üniversitesi’nde Dinler Tarihi ve Etnoloji alanında doktorasını verdi. 1960 yılında Türkiye’ye dönerek DTCF’de etnoloji bölümünde asistanlığa başladı.

Akademik hayatın, basamaklarını da atlayarak, ölünceye kadar burada çalıştı. Folklorun anlamı ve tanımı konuları Türkiye'de kapsamlı olarak ele alınıp inceleyen birkaç kişi arasında Sedat Veyis Örnek bulunuyordu. Ona göre folklor, bir ülke ya da belirli bir bölge halkına ilişkin maddi ve manevi alanlardaki kültürel ürünleri konu edinen, bunları kendine özgü yöntemlerle derleyen, sınıflandıran, çözümleyen, yorumlayan ve son aşamada bir senteze vardırmayı amaçlayan bir bilim dalıydı. Folklor, bir ülkenin, bir yöre halkının, bir etnik grubun yaşamının bütününü kapsar. İnsanların ortak ve yaygın davranış kalıplarını, yaşama biçimini, belirli olaylar ve durumlar karşısında tavrını, çevresini ve dünyayı algılayışını açıklar. Bunu yaparken geleneksel ve törensel yaşamı düzenleyen, zenginleştiren, renklendiren bir beceriyi, beğeniyi, yaratıyı, kurumu, töreyi, kurumlaşmayı göz önüne serer. Folklor, bir ucuyla geçmişe, bir ucuyla da zamanımıza uzanan gelenekler, görenekler, adetler zincirini saptar. Bu zincirin dışlayıcı ya da destekleyici halkalarını tek tek belirler. Halk kültürünün atardamarlarını yakalayarak bunlardan özgün ve çağdaş yaratmalar çıkarmada rol oynar.

Ben folklorla etnografyanın ayırdını Sedat Veyis’in çalışmalarından öğrendiğimi söyleyebilirim. Sedat Veyis Örnek, Lise öğrencisiyken hikâyelerini Sivas’taki gazetelerde sonra da Varlık ve Yeditepe yayınlanmaya başlamış. 1948’te yazdığı Modern Lokanta Sivas Halkevinde sahnelenmiş. Başrolde kendisi oynamış. Diğer oyunlarında ‘Kurt’, İstanbul Şehir Tiyatrolarında ‘Pirinçler Yeşerecek’, Ankara Devlet Tiyatrosunda oynandı. ‘Manda Gözü’ Türkiye radyolarında yayınlandı. Bu son oyunu meydan oyuncuları tarafından da sahnelendi.

Sedat Veyis Örnek’in türkü derlemeleri de vardı. Bunlardan birini Ankara/Şereflikoçhisar’da Elif Ekici’den derlemişti.

“ Yükseğine koymadım yel alır diye” adlı bozlak ağıtı, TRT Repertuvarının Uzun Havalar bölümünde 753 numara ile yer alıyor.

Yükseğine Koymadım Yel Alır Diye

Enginine Koymadım Sel Alır Diye

Nice Nice Korktum Ölüm Bizi Bulur Diye

Kalk Kardaşım Da Ölümsüz Yere Gidelim

Ölüm Bizi Buldu Ne Deyim

 

Kaleden Kaleye Uzattım Urganı

Üstüne Örttüler De Ölüm Yorganı

Sağ Selamet Ölmeden Elime Geçeydin

Kalk Kardaşım Da Ölümsüz Yere Gidelim

Ölüm Bizi Buldu Ne Deyim

 

Yine aynı yöre ve aynı kişiden derlediği “Kurban olurum mezerinin taşına” adlı bozlak ağıtı da 673 numara ile kayıtlı bulunuyor. Genç yaşta hayata gözlerini kapatan değerli bilim adamı, arkasında pek çoğu sahasında tek olan ve referans olarak gösterilmeye devam eserler bırakmıştı.

Önceki ve Sonraki Yazılar