On bir aylık yoldan gelen kutlu misafir şehr-ü ramazan. Ayların sultanı, müminlerin mihmanı, çorak gönüllerin rahmet ummanı!

Gelen ne kadar mutlu ediyor, heyecan veriyor, dinçleştiriyor ise giden de o kadar hüzün bırakıyor insanın gönül dünyasında. Bir ramazan ayına daha veda ederken buruk ve üzgün… Benizler oruçtan rengi süzgün. Günahları her bir azamızdan ettik sürgün.

Bu haz!

Bu huzur!

Bu letafet ile elveda şehr-ü ramazan, elveda!

Daha nice ramazan ayına sağlık ve huzurla kavuşma ümidiyle elveda!

Geldin, gidiyorsun. Her yolcu gibi, her misafir gibi vakit tamam oldu diyorsun.

Kur’an’ın “Sayılı günler” tanımlaması nasıl da kendini ortaya koyuyor. (Bakara/183)

Yaratılan hiçbir iş ve varlıkta plansızlık ve düzensizliğinin olmadığının bir delilidir aslında bu sayılı günler. Hayatımızda bir düzenin, planın olması gerektiğinin işaretidir. Zamanı etkin kullanmanın bir eğitimidir.

Tıpkı ömür gibi sayılı gün, sayılı nefes!

Burulsa da yüreğimiz, dua dua dillerimiz, rahmete açılmış ellerimiz bekliyor, umuyor ve istiyor her hayrı, her güzelliği! Rahmeti verenden, rahmete erdirenden istiyor. Veda ve şükür birbirine karışmış! Şükretmeliyiz ömrümüzden bir ramazanı daha uğurladığımız için. Huzurda şahitlik etsin yüz akımız olsun diye!

Resulü Kibriya efendimiz:

" Oruç mümin için bir kalkandır. Oruç tuttuğunuz zaman birbirinize kötü söz söylemeyin ve kavga etmeyin. Biri kendinize kötülük etmeye kalkarsa, üç defa "Ben oruçluyum" desin.

Günahlara oruçluyum

Kötülüğe oruçluyum

Zulme oruçluyum

Kin ve nefrete oruçluyum

Nefis atının gemini tutmayı öğrenebildiğimiz kadar yüz akımız olacağını da unutmamak gerekiyor. Hadisin bize telkin ettiği de bu değil mi? Oruçla birlikte her yıl bunu yeniden talim etmek. Ömrümüze bereket vermesi için çaba harcamak. İşte bayramın hikmeti, güzelliği ve coşkusu da bu yüzdendir.

Böylece elveda!

Ramazan bayramına merhaba!

Bayramınız bayram olsun, kutlu olsun efendim!