Ali Rıza Özkan

Ali Rıza Özkan

ERDOĞAN SEÇİMİ YİNE KAZANMAK İSTİYOR!

 Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Bahçeli seçimlerin 2023 yılında yapılacağı konusunda ısrarcı olsalar da, davranışlarından farklı bir plan içerisinde olduklarını ele veriyorlar. 

Milli Görüş çizgisinin ağır toplarından Oğuzhan Asiltürk ile buluşma sonrasında Erdoğan tamı tamı şu cümleleri kurdu:

“Benim Asiltürk'e ziyaretim hem bir nezaket ziyareti, hem de bu ittifak meselesinde yani bir seçim ittifakı mı olur veya geleceğe yönelik biz bir terörle mücadele verirken burada bu terörle mücadelede her türlü desteğin bizim yanımızda olması lazım. Yani yalnızlığı hissetmememiz lazım. Buna benzer görüşmeleri bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz.”

Saadet Partisi’nin “aklı” karıştı, o kesin! Çünkü, dışarıya karşı verilen cevapların tutarsızlığından, içerde ciddi bir tartışma sürdüğünü anlıyoruz.

Ancak, ben Erdoğan’ın amacının tam da bu tartışmayı alevlendirmek olduğunu düşünüyorum. Burada amaçlanan, gerçekten bir “seçim ittifakı mı olur” bâbından bir arayıştan ziyade, ittifak tartışmasının açılması.

ERDOĞAN VE BAHÇELİ’NİN AMACI NEDİR?

Cumhur İttifakı’nın iki lideri de, son dönemde Millet İttifakı’na yönelik hamleler yapıyorlar. Yeni Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nin inceliklerinin gözetilerek atılan bu adımların temel amacı, karşı cephenin güçlenmemesi, hatta mümkünse çatırdaması. Çünkü, ilke şu; rakip kazanamazsa, kazanan biz oluruz!

Akşener’e yapılan “Eve Dön!” çağrılarının muhatabının İYİ Parti lideri olmadığı, aslında Millet İttifakı’na oy veren seçmen üzerine oyun kurulduğunu anlamamak mümkün değil. Ancak, Meral Akşener’in dirayetli tutumu ile, bu noktada fazla bir başarı sağlanamadığını tespit edebiliyoruz.

Şimdi de, AK Parti lideri Erdoğan şansını “mütedeyin” seçmen üzerinde hassas bir etkisi olan Saadet Partisi üzerinden deniyor! Necmettin Erbakan’ın “millici” tavrını özümsemiş çekirdek seçmen kitlesinde AK Parti’nin “güven artırıcı hamleler” ile yakınlık ve sempati yaratması mümkün müdür? Göreceğiz! Ancak, ziyaretin Saadet Partisi içerisinde sebep olduğu tartışmaya bakarak “maksat hasıl oldu” diyebiliriz.

ERDOĞAN NASIL KAZANIR?

En son söyleyeceğimizi en başta söyleyelim: Erdoğan sağ seçmenin Millet İttifakı’na gidişini durdurursa kazanır!

Dolayısıyla, Erdoğan’ın ve Bahçeli’nin hamlelerini Cumhur İttifakı cephesinde polemikler olarak okumak yerine, Millet İttifakı’na yönelecek sağ seçmeni durdurmak olarak okumak daha doğru olur.

Bu noktada, hayata geçirilmesi planlanan taktik, her iki ittifakın ortasında kalan yeni bir ittifak cephesinin yaratılması olarak görünüyor.

Erdoğan’ın kazanmak için kurmaya hazırlandığı yeni denklemin “katalizör”ü Demokrat Parti lider Gültekin Uysal olacak mı, ona kendisi karar verecek! Ancak, neler olduğuna bakalım:

Uysal, önce Millet İttifakı’ndan ayrıldıklarını deklare etti. Hemen ardından ise, Diyarbakır Anneleri’ni ziyaret etti!

Uysal’ın bir yıldır HDP İl Binası'nın önünde yavrularını terörün elinden almak için umutla direnen Diyarbakır Anneleri’ne Millet İttifakı’ndan ayrıldığını açıkladıktan sonra ziyaret gerçekleştirmesini, yeni bir siyasi çizgi geliştirmeye yönelik olarak değerlendirmek daha doğru olur.

AK Parti ve MHP’nin etkileyemediği sağ seçmenin Millet İttifakı’na kaymasının önlenmesi için “muhalif sağ” yeni bir ittifakın oluşması gerekiyor.

Buradan, Erdoğan’ın Millet İttifakı’na “kaptırılmayan” sağ seçmeni, Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kalırsa, ikna edebileceği hesabını yaptığını anlayabiliriz.

ÜÇÜNCÜ İTTİFAK KURULABİLİR Mİ?

Saadet Partisi ve Demokrat Parti ile başlatılması “teşvik edilecek” üçüncü ittifakın kurulması ve etkili olmasının tek koşulu, AK Parti’den koparak kurulan DEVA ve Gelecek Partilerinin bu "proje"ye olumlu yaklaşması olacak.

Her iki partinin liderleri de bu planı okuma kapasitesine sahip insanlar. Ancak, bu türden bir ittifakın hem kendilerine ve hem de Türkiye’ye büyük zararlar açacağını mutlaka göreceklerdir.

En azından, Erdoğan'ın tasarladığı bir projede kendilerine biçilecek rolün "Kırmızı Başlıklı Kız" kadar olabileceğini hesaplayabilirler!

Öte yandan, Demokrat Parti lideri Gültekin Uysal’ın kaybedecek bir şeyi olmadığının yanında, bunun aksine, Saadet Partisi’nin bir misyonu temsil ettiğini de beraberinde düşünürsek, üçüncü bir ittifak kurulması düşüncesinin aslında “ölü doğmuş proje” olduğunu kabul ederiz.  

Önceki ve Sonraki Yazılar