Ali Rıza Özkan

Ali Rıza Özkan

ERİVAN'DA CIA BAŞKANI, SINIRIMIZDA İSRAİL!

Tarihte ilk kez bir CIA başkanının Ermenistan başkentini ziyaret etmesi çeşitli spekülasyonlara neden oldu.

CIA Başkanı Willam Burns’ün ülke başbakanı ile görüşmüş olmasına anlam yükleyenler olduğu kadar, bu ziyaretin Rusya ve/veya İran ile yürütülen perde arkası görüşmelerin bir parçası olduğunu iddia edenler var.

Öte yandan, Türkiye’nin Ermenistan ile “normalleşme” sürecinde önemli bir adım attığı ve sınırdaki mayınları temizlemeye başladığı da öğrenildi.

ESKİ PROJE, YENİ AÇILIM!

Esasen bu işlem 2013 yılında atıl kalmış bir “proje” idi.

2013 yılında Ermenistan Dışişleri Bakanı Edward Nalbantyan'la Erivan'daki uluslararası bir toplantı marjında bir araya gelen Davutoğlu, “Tehciri yanlış bir uygulama olarak görüyoruz” demişti.

Yeni Ermeni Açılımı” konsepti Avrupa Birliği tarafından da izleniyordu.

Nitekim, “Katılım Öncesi Yardım Aracı-Geçiş Dönemi Desteği ve Kurumsal Yapılanma Bileşeni-Kısım 2” çerçevesinde “2011 Türkiye Ulusal Programına Yönelik Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Avrupa Komisyonu Arasında Finansman Anlaşması”nın onaylanmasıyla “Mayın Temizleme ve Türkiye'nin Doğu Sınırlarında Sınır Denetimi Kapasitesini Artırarak Sosyoekonomik Gelişimin Sağlanması Projesiuygulamaya konuluyordu.

Proje için toplam 52 milyon 450 bin Avro kaynak kullanılacaktı.

Kaynağın 39 milyon 450 bin Avroluk kısmı AB, 13 milyon Avroluk kısmı ise, ulusal kamu katkısından oluşacaktı.

Bütçenin 26 milyon 50 bin Avroluk kısmı mal alımında, 26 milyon 400 bin Avroluk kısmı da hizmet alımında kullanılacaktı.

AK PARTİ’NİN İLKESİZ ERMENİ POLİTİKASI

Daha 2009 yılında, yani ABD ve AB’nin iradesi ile ve İsviçre’nin gözetmenliğinde Zürih Protokolü imzalandığı haberlerini İsviçre medyasından alıp yayınladığımızda, bu haberi önce “yalan”, sonra “bir bardak suda fırtına koparıyorlar” tepkileri ile karşılayan Erdoğan, ardından gelen süreçte Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’ın Ermenistan’ı ziyaret etmelerine nasıl bir tepki gösterdi, bilmiyoruz.

Ancak, bilinen, yukarıda andığımız mayın temizleme anlaşmasının duyurulmasından bir yıl sonra, yani 2014 yılının 24 Nisan’ında yaptığı açıklamadır:

Her din ve milletten milyonlarca insanın hayatını kaybettiği I. Dünya Savaşı esnasında, tehcir gibi gayr-ı insani sonuçlar doğuran hadiselerin yaşanmış olması, Türkler ile Ermeniler arasında duygudaşlık kurulmasına ve karşılıklı insani tutum ve davranışlar sergilenmesine engel olmamalıdır.

20. yüzyılın başındaki koşullarda hayatlarını kaybeden Ermenilerin huzur içinde yatmalarını diliyor, torunlarına taziyelerimizi iletiyoruz.

Aynı yılın Eylül ayında Azerbaycan’ı ziyaret eden Erdoğan, Cumhurbaşkanı Aliyev ile birlikte yaptığı basın toplantısında Karabağ sorununun Türkiye’nin de “kırmızı çizgisi” olduğu konusunda güvence verdi.

MAYINLARI KİM TEMİZLEYECEK?

2013 yılında açıklanan mayın temizleme projesinde Türkiye İçişleri Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı (Kara Kuvvetleri Komutanlığı) “yararlanıcı” olarak tanımlansa da, bugün yeniden gündeme gelen projede sadece gözetleyici yardımcı olarak var oldukları anlaşılıyor.

Çünkü, mayın temizleme “işi”nin İsrail ekipleri tarafından yürütüldüğü basına da yansıdı.

2009 yılında, Suriye sınırımızdaki mayın temizleme “işi”nin, yine İsrail askeri şirketi tarafından yürütüleceği haberlerini yaptığımızda önce inkar edilmiş, hatta haberi yapanlar “Yahudi düşmanı” olarak nitelenmişti!

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin mayın döşeme ve temizleme işini “görevi nedeniyle” hem iyi bildiği ve hem de mevcut mayınların işaretlendiği arazi haritalarına sahip olduğunu göz ardı eden “iktidar”, 510 kilometrelik Suriye sınırında bulunan 350 bin dekar mayınlı bölge ile birlikte, askeri alanlar ve sair araziler de katıldığında yaklaşık 950 bin dekara ulaşan devasa bir toprağı “mayın temizleme karşılığında” 49 yıllığına İsrail firmasına kiralayacaktı!

Mayınlı arazinin çevresindeki kamulaştırılmış arazilere dikkat çeken kimi uzmanlar, “mayın temizleme işi” adı altında en az iki KKTC büyüklükte bir alanın İsrail ordusunun firmasına devredileceğini iddia ediyorlardı!

Temizleme süresi olarak 5 yıl, tarımsal üretim için de 44 yıl, yani toplam 49 yıllık bir kiralama söz konusu iken, o dönem toprakların tarımsal üretim ve altında bulunduğu iddia edilen petrol değeri üzerinden yapılan eleştirilerin meselenin özüne dokunmamış olduğunu 2 yıl sonra, yani 2011’de Suriye iç savaşı başladığında anlayabildik!

Suriye parçalanacaktı, Türkiye sınırı boyunca, petrol taşımacılığının güvenliğini sağlayacak bir “koridor ülke” yaratılacaktı!

Suriye sınırımızda mayın temizliği adı altında 49 yıllığına İsrail’e kiralanacak toprakların Akdeniz’e açılan “koridor ülke” ile birleştirileceğini anlamamız için ise, 2016 yılını beklemek zorundaydık!

Çünkü, 2012 yılında “İnşallah biz en kısa zamanda Şam’a gidecek, Selahaddin-i Eyyubi’nin kabri başında Fatiha okuyacak, Emevi Camii’nde namazımızı da kılacağız” hayalleri ile meşgul idik!

ERMENİSTAN İLE NASIL BİR BARIŞ?

Türkiye’nin doğu ve güney sınırlarında mayınlı arazilerin varlığı biliniyor.

Suriye, Irak ve İran sınırlarında yeni mayın döşenmese de, eski dönemlerde yerleştirilen mayınların da temizlenmesi gerekiyor. Ottawa Anlaşması imzacı taraf ülkelerden birisi olarak, mayınların temizlenmesi gerektiği ortada.

Ancak, Türkiye’nin sessiz sedasız Ermenistan sınırında mayın temizleme işine girişmesi, üstelik de bu “işi”n İsraillilere verildiğinin ortaya çıkması, iyi niyetle değerlendilebilecek bir durum değildir.

Ermenistan ile yapılacak herhangi bir anlaşmanın “kayıtsız-şartsız” olamayacağı açıktır.

1- Ermenistan, derhal Karabağ’da mayınladığı arazilerin gerçek haritalarını Azerebaycan devletine teslim etmelidir.

2- Ermenistan, Türkiye ve Azerbaycan’dan herhangi bir toprak talebi olmadığını, hiçbir ön koşula bağlamadan taahhüt etmelidir.

3- Ermenistan, ülke içinde Türkiye’ye düşmanlık yaratan ve kışkırtan tüm işaretleri (Erivan metrosundaki Büyük Ermenistan haritası gibi) derhal kaldırmalıdır.

4- Ermenistan, okul eğitiminde kullandığı ders kitaplarından Türk ve Türkiye düşmanı tüm ifadeleri ve görselleri kaldırmalıdır.

Ermenistan ile barış, ancak karşılıklı iyiniyet ve samimiyet belgelenirse mümkündür.

Erdoğan iktidarı, normalleşme sürecinin, Ermenistan'ın hangi olumlu adımı atması üzerine yürütüldüğünü kamuoyuna açıklamak zorundadır.

Tek taraflı barış olmaz. Dünya tarihinde tek taraflı barış, sadece yenenlerin barışı olmuştur.

Bu durumda, bu girişimlere imza atanların Türkiye’nin nerede, ne zaman Ermenistan tarafından yenilgiye uğratıldığını halka ikna edici ifadelerle açıklama zorunluluğu vardır.

Sahi, CIA Başkanı Burns neden Erivan’ı ziyaret etti?

Önceki ve Sonraki Yazılar