Abdullah Gürgün

Abdullah Gürgün

FİLİSTİNLİLERİN BAYRAMI NASIL KUTLU OLACAK?

Hangi bayram olursa olsun, sevinç, mutluluk ve dostluk rüzgarları eser. Eskiden beri her türlü bayramı kutlamayı severim.

Bu bayramda, “Müslüman âleminin bayramını kutlar, barışa ve dostluğa vesile olmasını dilerim” diye yazamadım. Filistin/İsrail bölgesi kan ve ateş içindeyken elim, beynim, vicdanım elvermedi.

 İsrail ve Filistin’i iki kez ziyaret ettim. Kudüs’e hayran oldum. Ziyaretlerim sırasında, yüzeyde göründüğü kadarıyla, her türlü etnik, din ve mezhepten insanlar iç içe, mutlu yaşıyorlardı. Yalnız Yahudi dostlarla değil, Filistinli, Arap, Türk, İsveçli, Ermeni, Süryani, Dürzi vb insanlarla da görüştüm.

Polonya’daki kıyım kampı Auschwitz-Birkenau’dan kurtulmuş bir hanımefendiyle, buluştum, konuştum. Polonya’daki tüm ölüm kamplarını gezmiştim. Sohbet konumuz bu yaşanan acılar ve zulüm kamplarıydı. Kendisine Kudüs hakkındaki düşüncemi söyledim ve Kudüs’ün tüm dünyaya örnek bir barış kenti olabileceğini belirttim. Filistinli ve Yahudilerin de eşit hak ve sorumluluklar içinde yaşamaları gerektiğini savundum. Ne yazık ki, büyük acılar çekmiş olan kadın ile anlaşamadık. “Ben Filistinli, Arap filan istemiyorum, saf bir Yahudi devleti istiyorum, tekrar aynı acıları çekmek, evimden barkımdan, çoluk çocuğumdan ayrılmak istemiyorum” diyordu. Anlaşılan o ki, acı deneyimler çekmiş mazlum bir insan, bir kurban, bir zalime, bir cellada da dönüşebiliyordu.

Bunu Polonyalı Yahudi dostum Leon’da da gördüm. Leon mükemmel klezmer şarkıları öyleyen dans eden bir arkadaşımdı. Çok iyi anlaşıyorduk. Bir nokta hariç: Filistin – İsrail sorunu… İsrail’in saldırılarını eleştirince hemen “Ama Filistinliler taş atarak başlattılar” diyordu. “Doğru” diyordum, “Filistinlilerin sert taşlarına karşı Yahudiler yumuşak plastik mermi atıyorlar” isteksizce gülümsüyordu.

Ancak hemen söylemeliyim ki, dünyanın her yanında olduğu gibi, İsveç’te de pekçok Yahudi dostumuz bu durumdan utanç duyuyor. İsveç’te onların da bir derneği var: İsrail – Filistin Barışı Yanlısı Yahudiler Derneği (JIPF). Sözcülerinden Tel Aviv doğumlu Yahudi Sanatçı Dror Feiler dostumuz bir bakarsınız İsrail’i kınamak için sergi açar, bir bakarsınız saksafonuyla konser verir, bir bakarsınız gösterilerde konuşur. Bu etkinlikleriyle İsrail’in kara listesindedir.

Dror Feiler’in başını çektiği dernek bugün (13 Mayıs 2021) bir bildiriyle İsrail’i bir kez daha kınadı. Bildiri şöyle:

İsrail-Filistin çatışmaları yeniden şiddetlendi. İsrail'in askeri ve silahlı sivil eylemcilerinin Filistinlileri evlerinden çıkarma, yıkım ve şiddet içeren tacizleri yeni bir şey değil. Ama son zamanlarda durum özellikle Doğu Kudüs'te çok daha kötüleşti. Filistinliler bu ihlallere hem barışçıl hem de şiddetli direnişle karşılık verdiler. Zamanla şiddet yayıldı. Kuşatma altındaki Gazze ile İsrail arasında gidip gelen roketler ve bombalamalar, her iki tarafta da ölümlere, yaralanmalara ve maddi hasarlara yol açtı. Filistin tarafında ise durum çok daha kötü. Bu koşullarda İsrail-Filistin Barışı Yanlısı Yahudiler Derneği (JIPF) şu açıklamayı yapıyor:

  • İsrail’in işgal ve abluka siyaseti çatışmaların sebebidir. Uluslararası hukuku ihlal eden taraf, askeri açıdan tamamen üstün olan İsrail’dir. İşgal, Filistinlileri 50 yıldan fazla bir süredir yasal güvenlik, mülk, geçim kaynakları ve geleceğe olan inancından mahrum bırakmıştır. Batı Şeria, Gazze Şeridi ve Doğu Kudüs'teki nüfusun ezici bir çoğunluğu, tüm yetişkin hayatlarını bu koşullar altında yaşamıştır.

  • Şu anda Doğu Kudüs'teki Şeyh Jarrah'da yaşananlar, bu sınır dışı etme ve el koyma sürecindeki bir başka saldırıdır. Bölgenin bir kısmının 1948'den önce Yahudi ailelere ait olduğunun öne sürülmesinin herhangi bir yasal, etik ve demokratik geçerliliği yoktur. İsrail Devleti'nin kuruluşundan bu yana topraklarına ve mülklerine el konulan tehdit altındaki Filistinli ailelere ve yüz binlerce Filistinli aileye aynı hukuk ilkesi tanınmıyor. Böylesi bir yasal asimetri, İsrail işgal politikasının 1973 BM Sözleşmesi'nde tanımlanan apartheid'in uluslararası hukuk ihlali kriterlerinin çoğuna uyduğunu gösteriyor

  • Masum sivillere yönelik bombalama, roket ateşi ve diğer şiddet olaylarına karşı çıkılmalıdır. Bunlar herhangi bir savunma argümanıyla meşrulaştırılamaz.

  • Bu eğilimi tersine çevirmek için uluslararası baskı çok önemlidir. İsveçli ve Avrupalı ​​politikacılar acilen harekete geçmelidir. Sadece keskin protestolarla değil, aynı zamanda eylemlerle de karşı çıkılmalıdır. İsveç hükümeti, İsrail anlaşmanın insan hakları ve uluslararası sözleşmelerle ilgili maddelerine uyana kadar AB ile İsrail arasındaki ortaklık anlaşmasının feshi için çalışmalıdır.

  • Şu anda adil ve kalıcı bir barışa giden yol uzun, dar, güvensiz ve belirsiz. İlk ve kesinlikle gerekli olan adım, uluslararası hukuku ve Akdeniz ile Ürdün Nehri arasında yaşayan herkes için hukukun üstünlüğünü savunmaktır.

İsrail – Flistin Barışı Yanlısı Yahudiler
Sözcüler:
Dror Feiler ve Staffan Granér “

Herşeye karşın, Müslümanların Ramazan – Şeker bayramını kutlar tüm dünyada barış ve kardeşliğe vesile olmasını dilerim.   

Önceki ve Sonraki Yazılar