Ali Rıza Özkan

Ali Rıza Özkan

GÜZEL SANATLAR GENEL MÜDÜRÜ NEDEN GÖREVDEN ALINDI?

1 Mayıs’ın alnının teriyle evine ekmek götürenlerin bayram günü olması nedeniyle özel anlamı olması bir yana, 2021 yılının 1 Mayıs’ını Türkiye’nin müzik, resim-heykel, tiyatro ve mimarlık sanatları emekçileri açısından önemli kılan bir olay da, andığım sanat kollarıyla ilgili çalışmaları Kültür ve Turizm Bakanlığı çatısı altında yürüten Güzel Sanatlar Genel Müdürü Murat Salim Tokaç’ın bir kararname ile görevden alınması oldu.

Daha doğrusu, aslında bölünerek oluşturulan iki bakanlığa yeni bakan yardımcıları atanırken, bir “derkenar” ile “vaka-î adîye” vasfında bir iş olarak duyurulmuştu, Tokaç’ın 8 yıllık müdüriyetinin sonu!

İşler” bu noktaya gelmeli miydi? Bunu bilemem ve çok da ilgimi çekmiyor. Ama, bir insanın bu derece “lûzumsuzlaşması” için ne yapmış olması gerekir, sorusunu da soracak değilim!

8 yıldır, Türk sanatlarının Kültür Bakanlığı cephesinde çektiği zulüm, Tokaç’ın görevden alınması ile bitecek mi?

Müzik, resim-heykel, geleneksel tiyatro, mimarlık alanlarında artık “yerli ve millî” bir silkinme bekleyebilir miyiz?

Beni ilgilendiren birincil mesele tam da budur!

TOKAÇ’IN 8 YILLIK “İKTİDARI”NIN MUHASEBESİ

Doğrusunu söylemek gerekirse, çok düşünmeme rağmen, tanburî Murat Salim Tokaç 8 yıllık görevi boyunca arkasında iz bırakacak ne yaptı, sorusuna olumlu bir cevap bulamadım!

İdari birimler dışında, Kültür Bakanlığı’na bağlı 5 adet hizmet vasfına sahip genel müdürlük vardır. Güzel Sanatlar, Kültür Varlıkları ve Müzeler, Kütüphaneler ve Yayımlar, Sinema genel müdürlükleri ile Yunus Emre Enstitüsü devletin kültürel hayata doğrudan katkı yapacağı alanlardır.

Bunların içerisinde Güzel Sanatlar ile Sinema Genel Müdürlükleri iç kültürel hayatımızı şekillendirecek ve yönlendirecek hizmetleri örgütleyen çalışmalar yaparlar, Yunus Emre Enstitüsü ise, Türkiye’nin kültürel zenginliğini yurtdışında tanıtmak ve paylaşmakla görevlidir.

Sinema dışında kalan tüm sanat alanlarının bağlı olduğu Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü, çalışma sahası çok geniş olmakla birlikte, Türkiye’de hiç tanınmayan, sanatçılar arasında da çok az tanınan bir devlet birimidir.

Sizlere çok yakında gerçekleşen bir örnek vereyim, siz gerisini düşünürsünüz: Müzisyenlere Bakanlık tarafından yapılacak yardımın örgütlenmesini örneğin Yunus Emre Enstitüsü yapmıştır!

Ama, ben değil, Sayın Bakan bir muhasebe yaptı mı derseniz?..

Medyaya “düştüğü” kadarıyla, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, 28 Nisan 2021 günü, Genel Müdürler, devlet orkestraları müdürleri ve şefleri ile yaptığı toplantıda Tokaç’a “14 aydır ne yapıyorsunuz Genel Müdür?” diye sormuş. “Ne istediyseniz verdik, özeller kendini gösterirken sizler niye kayıt, çekim, etkinlik yapmıyorsunuz” diye de çıkışmış!

Sanıyorum, Bakan’ın sorusu sadece Kovid-19 virüsü ile savaştığımız son 14 ayı değil, özde tüm 8 yıllık dönemi kapsıyor. Dolayısıyla, Bakan Bey'in bu çıkışını bir muhasebe olarak değerlendiriyorum.

DEVLET KOROLARINDAN TÜRK İSMİNİ KİM KALDIRDI?

Yukarıda da, yazdığım gibi, bırakalım halkı, kapsadığı alanlarla ters orantılı olarak, sanat camiasında dahi çok az tanınan bu genel müdürlüğün çalışmaları hakkında yapılan münferit eleştirilerin de hakkıyla değerlendirilmesi beklenemezdi.

Elbette, şunu da eklemek lazımdır ki, bu genel müdürlük üzerinde “yerli ve millî” kaygıların dışında hareket eden çevrelerin de etkin ve yönlendirici olmak emelleri vardır.

Ancak, yine altını çizerek belirtmek lazımdır ki, Murat Salim Tokaç’ın bu noktadan yürütülen hamleleri ne teorik olarak ve ne de pratik olarak karşılamak kabiliyeti ve donanımı vardır.

Hatta, devlet korolarının ünvanlarının değiştirilmesi girişiminde olduğu gibi, tam tersi bir amaç için kullanılma durumu da söz konusu olabiliyor. Bu konuda, kesin ifadeler kullandığımı biliyorum.

Murat Salim Tokaç’ı akademik ve icra dünyasından tanıyanlar bilir ki, derinliksiz ve genelgeçer “sufî muhabbetleri” dışında kalan konuların muhatabı değildir.

Politik tutum belirleyen tartışmaların ise, zinhar! yanına yaklaşmaz.

Yapısı ve karakteri hakkında biraz bilgi sahibi olanların dahi kabul edeceği üzere, devlet korolarının ünvanlarından “Türk” isminin kaldırılması Tokaç’ın fikri olamaz!

Ancak, onun üstüne kaldığı da bir gerçek!

Proje”nin asıl sahibini açıklamak ona düşer. Öte yandan, hayatını sıfır risk ile sürdürmeyi “prensip” edinmiş birisinden, böylesine cesur bir çıkış bekleyemem.

Dolayısıyla, Tokaç’ı sanat camiamızda ismi unutuluncaya kadar, devlet korolarının ünvanından “Türk” ismini çıkarmaya kalkışan “gafil” olarak anacağımız kesin gibidir.

Kültür ve sanat çevrelerinde büyüyen tepkilerin halkı da kapsaması ile AK Parti yönetiminde oluşan öfke (sonuçta arkasında kim olursa olsun!), Bakan Ersoy’un da daha aktif hale getirmek istediği Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü için istediği hamleyi yapmasına fırsat verdi.

Hayırlısı olsun.

GÜZEL SANATLAR GENEL MÜDÜRÜ KİM OLACAK?

Bakanlık çevresinde düşünülen, hatta görüşülen isimleri burada zikretmek yakışık almaz.

Ancak, biz başka bir noktadan, Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü konsepti ile ilgili olarak bazı düşüncelerimizi Kültür Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un dikkatine sunabiliriz.

Bakanlık içerisinde ilk yapılması gereken, tüm sanat kolları için ayrı ayrı, genel müdürlükler seviyesinde birimler oluşturmak olmalıdır.

Sinema Genel Müdürlüğü gibi, müzik, edebiyat, tiyatro ve gösteri sanatları, resim-heykel, mimarlık için ayrı birimlerin oluşturulması için zaten çok geç kalınmıştır.

Organizasyon şemasının çağdaş ihtiyaçlara cevap verebilmesi için, ilk yapılması gereken, sanatsal hizmet birimlerinin kendi alanlarını temsil kabiliyeti kazanmasıdır.

Her yıl, çocuklara, gençlere ve yetişkinlere yönelik üretmeyi esas alan ve üretimi ödüllendiren projelerin tüm birimlerde hayata geçirilmesi ile hizmetini halkla buluşturan bir bakanlık toplumda daha görünür olacaktır.

Dolayısıyla, son söz olarak söyleyebileceğim şey şudur: Tokaç döneminde olmayan "şeylerin" Tokaç sonrasında olacağına dair umutlanabileceğimiz ihtimalini ancak, Bakan Ersoy'un ağzından duyacağımız açıklamalardan sonra ifade edebilirim.

Önceki ve Sonraki Yazılar