Gülay Sormageç

Gülay Sormageç

HAZRETİ ALİ VE FATIMA’NIN EVLİLİĞİ

“Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.”(Rum, 30/21.)

Allah’ın emri, peygamberin kavliyle diye söze başlamamız ne güzeldir!

Helal ile yol almak ne güzeldir!

Huzur bulunacak eşleri sizin için yarattım ilahi fermanı ne güzeldir!

Eşler arasında sevgi ve merhameti var etmesi ne güzeldir!

Fatımatüz-Zehra ile Aliyye’l Mürteza’nın evliliği ne güzeldir!

Hz. Fatıma on beş yaşını doldurmuştu. Peygamber efendimiz kızı Fatıma’yla evlenmeye talip olan Hz. Ebû Bekir’e, ardından talip olan Hz. Ömer’e olumlu cevap vermemiştir. Daha sonra cesaretini toplayarak Hz. Ali Fâtıma’ya tâlip olmuş ve bu talebi Resûlullah tarafından kabul edilmiştir. O sıralarda fakir bir delikanlı olan Hz. Ali mehir verecek kadar malı bulunmadığından Bedir Gazvesi’nde ganimetten payına düşen zırhı, bazı rivayetlere göre ise devesini ve bir kısım eşyasını satarak 450 dirhem gümüş civarında bir mehir vermiştir. Hz. Fâtıma’nın çeyizi de kadife bir örtü, içine hurma lifi doldurulmuş deri bir yastık, iki el değirmeni ve deriden yapılma iki su kabından ibaretti.

Hz. Fâtıma, Resûl-i Ekrem Efendimizin Medine'ye teşriflerinden beş ay sonra Recep ayında Hz. Ali ile nikâhlandı. Hicretin 2. yılında Bedir Gazâsından sonra, (2. yılı Zilkade (Mayıs 624) veya Zilhicce (Haziran 624) ayında) evlendiler.

Hz. Fâtıma hicretin 3. yılı Ramazan ayında (Şubat 625) ilk çocuğu olan Hasan’ı, bir yıl sonra Şâban (Ocak) ayında Hüseyin’i dünyaya getirdi. Daha sonraki yıllarda küçük yaşta ölen Muhassin ile Ümmü Gülsüm ve Zeyneb doğdu

Evliliklerinin ilk yıllarında Hz. Ali ile Fâtıma arasında zaman zaman ufak çaplı da olsa anlaşmazlıklar olmuş ancak Resûl-i Ekrem’in aralarını bulması ve Hz. Fâtıma’ya kocasına itaati tavsiye etmesi üzerine kırgınlıklar son bulmuş, Hz. Ali de artık eşini hiçbir şekilde üzmeyeceğine dair söz vermiştir.

“Tütmedik baca olmaz” diyen atalarımız evlilikte ufak anlaşmazlıkların olabileceğini, işin tadının, tuzunun bu olduğunu söyleyerek sanki Rasulullah’ın kızıyla, damadına yaptığı arabuluculuğu içselleştirmiş ve önemsemişlerdir.

Nikah duasında: “Allah’ım! Bu (nikâhı) anlaşmayı bereketli ve mübarek eyle. Bu yeni evlenen çifti ülfet, muhabbet ve bağlılık duygularıyla kaynaştır. Aralarına nefret, fitne ve ayrılığın girmesine izin verme. Tıpkı Hz. Âdem ile Hz. Havva’yı, Peygamber Efendimiz (s.a.s.) ile Hz. Hatice validemizi ve Hz. Ali ile Hz. Fatıma’yı kaynaştırdığın gibi...” diyerek niyaz etmeyi hiç ihmal etmemişiz!

Hz. Ali ile Hz. Fatıma’yı kaynaştırdığın gibi…

Resûlullah’ın neslinin onların çocukları vasıtasıyla devam etmiş olmasındandır!

Çünkü onlar Ehl-i Beytti!

Habib-i Kibriya’nın duasından belliydi!

Bir gün Resûl-i Ekrem, Hz. Fâtıma ile Hz. Ali’yi ve çocukları Hasan ile Hüseyin’i abasının altına alarak:

“Allahım! Bunlar benim Ehl-i beytimdir; onları kötülüklerden koru ve kendilerini tertemiz kıl” diye dua etmiştir.

Önceki ve Sonraki Yazılar