HER ZAMAN BU ŞANDAN, O ŞANA GİDER

Ahmet Kutsi Tecer’in 30 Ağustos başlıklı şiirini, 30 Ağustos milli bayram mı değil mi sorusunu tartışanlara armağan ederek tarih sahnelerinde gezinti yapacağım:

Her yıl bugün olur, Otuz Ağustos

İçime bir ordu havası dolar.

Başlar dimdik, gözler çelik, yüzler pos,

Bayrak imil imil, geçer ordular...

 

Geçer tunç adımlar demir göğüsler,

Geçer Mehmetçikler, geçer subaylar,

Hepsinin alnında zaferden süsler.

Geçer hayalimde bir bir alaylar.

 

Geçer toplar, geçer atlar, yağız, al,

Geçer dağlar, geçer yollar, şehirler...

Yangınlar üstünde ince bir hilal!..

Yaralılar düşe kalka geçerler.

 

Çılgın bir istekle bu şan akını

Afyon'dan, İzmir'e kaçlar çağıldar.

Unutmuş at gemi, kılıçlar kını,

Can canı unutmuş zafere kadar.

 

Ne var bu dünyada sana yakışan,

Alnında bir zafer sabahı kadar;

Sen Mehmetçik, söyle büyük kahraman,

Sana zafer kadar yakışan ne var?

 

Her yıl bugün olur, Otuz Ağustos,

İçime bir zafer havası dolar.

Başlar dimdik, gözler çelik, yüzler pos,

Bayrak imil imil, geçer ordular...

 

Yunan ordusu, Kütahya Eskişehir Muharebelerinden sonra bir süre durakladı. Hazırlıklarını tamamladıktan sonra 23 Ağustos 1921 günü Sakarya Irmağı’nın gerisinde bulunan Türk mevzilerine saldırıya geçti. Taraflar arasında şiddetli çarpışmalar oldu. Kıtalarımız, Yunan saldırılarını ağır kayıplar verdirilerek durdurdu. Ancak, ek takviyeler alan Yunan kuvvetleri önemli mevzilerimizi ele geçirerek Polatlı’ya kadar yaklaştı. Bazı yerlerde Türk savunma hatları yarıldı, birlikler arasında bağlantı koptu. Türk ordusu yer yer geri çekildi. Bu anda Başkomutan Mustafa Kemal’in tarihe geçen büyük komutu duyuldu:

“Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla sulanmadıkça, terk olunmaz !”

Bu emri alan her birlik, her asker, vatan toprağını sonuna kadar savunmaya başladı. Düşman büyük kayıplara uğratılarak saldırı gücünden yoksun bırakıldı. Bu amansız mücadele, bütün şiddetiyle 22 gün 22 gece sürdü. Bütün cephe boyunca saldırıyı sürdüren Türk ordusu, 13 Eylül 1921'de Sakarya ırmağının doğusundan Yunan kuvvetlerini temizledi. Sakarya Meydan Muharebesi, Türk milletinin savunma durumundan taarruz durumuna geçtiği dönüm noktalarından biri olarak tarihteki yerini aldı. Başka bir sahneye geçelim ve Dumlupınar’dan haber verelim. Behcet Kemal Çağları’ın Dumlupınar İnsanı’na dizelerinden bir bölüm şöyle:

 

“……….. Kimse can vermemiştir zevkini tada tada,

Bu kadar engin, temiz, mukaddes bir maksada.

Bir insanken bütün bir vatan olmak, ölüşün,

Teninden silkindiğin eşsiz sabahı düşün.

Bir topun ağzı ufuk, gülle güneşin adı,

O sabah artık güneş bir ufuktan doğmadı.

Dumlupınar’sız kalan İstiklâl, sakat-yarı,

Dumlupınarlar millet yapacak yığınları.

İstenince yerini doldurmak maksadımız,

Bugün Mehmetçik bizim müşterek soyadımız.

Dumlupınarlar’dayız biz bugün de yarın da,

Yaşayan Mehmetçiğiz dâvanın saflarında.

Sen nasıl ulaştınsa ilk hedef Akdeniz’e,

Ve nasıl getirdinse dünyayı orda bize.

Şehit asker!.. Bizde de aynı hamle, aynı hız,

Sana lâyık bir vatan yapmak dâvâsındayız.

 

30 Ağustos sabahı Dumlupınar’da sıkıştırılan Yunan ordusu ile büyük bir meydan savaşı yapıldı. Mustafa Kemal’in bizzat kendisinin yönettiği bu savaşa “Başkomutanlık Meydan Savaşı” denildi. Geçtiği yer dolayısıyla “Dumlupınar Meydan Savaşı” olarak da adlandı. Bozguna uğrayan Yunan kuvvetleri İzmir, Yalova ve Bandırma yönüne doğru kaçmaya başladı. Yunan ordusu Başkomutanı General Trikopis ve birçok subay esir alındı.

Kaçan Yunan ordusunun yeni bir savunma hattı oluşturmasını engellemek amacıyla Mustafa Kemal “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!” emrini verdi. Bu emirle başlayan takip 9 Eylül’de Türk ordusunun İzmir’e girmesiyle sonuçlandı. Malazgirt 26 Ağustos 1071’den 851 yıl sonra, 30 Ağustos 1922’de Anadolu’dan düşman püskürtülmüştü. Söz yine Şairin. Faruk Nafiz Çamlıbel’in dizelerindeyiz:

Yaşamaz ölümü göze almayan

Zafer, göz yummadan koşar da gider.

Bayrağa kanının alı çalmayan

Gözyaşı boşana boşana gider!

 

Kazanmak istersen sen de zaferi

Gürleyen sesinle doldur gökleri

Zafer dedikleri kahraman peri

Susandan kaçar da coşana gider.

 

Bu yolda herkes bir ey delikanlı

Diriler şerefli ölüler şanlı

Yurt için döğüşen başı dumanlı

Her zaman bu şandan, o şana gider.

(Ahmet Özdemir, Faruk Nafiz Çamlıbel, Küçükçekmece Belediye Başkanlığı Yayini, İstanbul 2010 Sayfa 122)

Önceki ve Sonraki Yazılar