Gülay Sormageç

Gülay Sormageç

İSRA SURESİ 22.-39. AYETLERİ

İsra Suresi’nin 22. Ayetinden 39. Ayetine kadar olan bölümü oldukça dikkat çekicidir ve sanki bugüne söylenmiş gibi hisseder insan. Yalın bir üslupla içine çeker insanı! Miraç gecesi nazil olmuş ayetlerdi. Zaten surenin 1. ayeti de isra ve miracı onaylayan ayettir.

Her ne kadar 22. Ayetten 40. Ayete kadar olan bölüm de özelde Hz. Pey­gamber muhatap alınsa da onun şahsında bütün insanlığa hitap edilerek ilâhî dinlerde ortak olan başlıca dinî ve ahlâkî ödevler sıralanmaktadır.

Gelin birlikte bir kez daha okuyalım ayetleri:

22- Allah’tan başka tanrı tanıma; sonra kınanmış ve yalnızlığa terkedilmiş olarak kalırsın.

23- Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi ve anne babanıza iyi davranmanızı emretti. Onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlanırsa onlara öf bile deme! Onları azarlama! İkisine de gönül alıcı güzel sözler söyle

24- Onlara merhametle ve alçak gönüllülükle kol kanat ger. "Rabbim! Onlar nasıl küçüklükte beni şefkatle eğitip yetiştirdilerse şimdi sen de onlara merhamet göster" diyerek dua et.

25- Kalplerinizdekini en iyi bilen rabbinizdir. Eğer iyi olursanız bilesiniz ki Allah kendisine yönelenleri bağışlayıcıdır.

26- Akrabaya, yoksula ve yolcuya hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp savurma

27- Çünkü savurganlar şeytanların dostlarıdır. Şeytan da rabbine karşı çok nankördür.

28- Eğer sen kendin dahi rabbinden umduğun bir lütfu beklemek durumunda (ihtiyaç içinde) olduğun için onlara ilgi gösteremiyorsan, hiç değilse kendilerine

29- Eli sıkı olma, ölçüsüzce eli açık da olma; sonra kınanacak, kendi kendine hayıflanacak duruma düşersin!

30- Rabbin rızkı dilediğine bol bol verir de kısar da. Şüphesiz ki O, kullarından haberdardır, onları görmektedir.

31- Fakirlik korkusuyla çocuklarınızın canına kıymayın! Biz onların da sizin de rızkınızı veririz. Onları öldürmek gerçekten büyük bir günahtır.

32- Zinaya yaklaşmayın! Çünkü o hayâsızlıktır, çok kötü bir yoldur.

33- Haklı bir sebep olmadıkça Allah’ın dokunulmaz kıldığı cana kıymayın. Bir kimse haksızlıkla öldürülürse velisine yetki verdik; ancak o da öldürme hususunda haksızlığa sapmasın; çünkü o, yeterince yardıma mazhar olmuştur.

34- Rüştüne erinceye kadar yetimin malına, onun yararına olmadıkça el sürmeyin. Ahde vefa gösterin; çünkü ahit sorumluluk doğurur.

35- Ölçtüğünüz zaman tastamam ölçün ve doğru terazi ile tartın. Bu hem daha iyidir hem de sonucu daha güzeldir.

36- Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur.

37- Yeryüzünde böbürlenerek dolaşma! Ne yeri yarabilir ne de dağlarla boy ölçüşebilirsin.

38- Bütün bunların kötülüğü, rabbinin katında istenmeyen şeyler olmasıdır.

39- İşte bunlar, rabbinin sana vahyettiği hikmetlerdir. Allah’tan başka tanrı tanıma; sonra kınanmış ve kovulmuş olarak cehenneme atılırsın.

40- Rabbiniz erkek çocukları size verdi de kendisi meleklerden kız çocuklar mı edindi? Gerçekten siz çok ağır bir söz söylüyorsunuz!

Görüldüğü üzere insana birinci ödev Allah’ın birliğini tanımak, bir olan Allah’a inanmaktır. Bu inançtan sapmak insan için en büyük kayıp, en büyük yergi ve ceza sebebidir. Çünkü münkir ve müşrik (inkârcı ve putperest), Allah tarafından kınanmış, O’nun rızâsından ve buna bağlı olarak âhiretteki lütuflarından mahrum kaldığı gibi gazabına ve azabına da müstahak olmuştur.

Yukarıdaki 22.-37. âyetlerde geçen dinî ve ahlâkî buyrukları şöylece sıralamak mümkündür:

1. Allah’ın birliğini tanımak, bir olan Allah’a inanmak / 2. Ana babaya iyi davranmak / 3. Akrabaya ve muhtaçlara iyilik etmek, hayır yapmak,

4. Hem cimrilikten hem israftan sakınmak /5. Çocukların hayatını korumak,

6. Zinadan, fuhuştan kaçınmak/ 7. Adam öldürmemek/ 8. Yetim malı yememek,

9. Verilen sözü tutmak/ 10. Ölçüyü ve tartıyı tam yapmak,

11. Bilmediği şeyin peşine düşmemek, bilgisiz hüküm vermemek,

12. Büyüklük taslamaktan sakınmak.

On iki madde halinde sıralanan ilkelerle ilgili davranış tarz­larının kötü olanlarını seçmenin Allah’ın nezdinde sevimsiz, dolayısıyla haram olduğu ifade edilmekte; 39. âyette bu ödevlerin “hikmetten vahyedilmiş ilkeler” olduğu bildirilmektedir. Şevkânî’nin de işaret ettiği bir mânaya göre hikmetin bir anlamı geçmiş dinî kültürler, o kültürlerde bulunan evrensel yasalar, ortak doğrulardır. Mûsâ şeriatında on emir denilen ödevler de bu kültürün bir parçası olup Tevrat’ta bunlar şöyle sıralanmıştır:

1. Allah’tan başka ilâh tanımamak/ 2. Puta tapmamak,

3. Allah’ın ismini boş yere ağzına almamak (Allah’ın adını kullanarak yalan yere yemin etmek gibi; bk. Catéchisme de l’Église catholique, s. 441-443),

4. Cumartesi yasağına saygı göstermek (İslâm’da kaldırılmıştır),

5. Ana babaya saygılı olmak/ 6. Adam öldürmemek/ 7. Zina etmemek,

8. Hırsızlık yapmamak/ 9. Yalan şahitliği etmemek/ 10. Başkasına ait olan hiçbir şeye göz dikmemek.

Görüldüğü gibi Kur’an’daki buyruklarla Kitâb-ı Mukaddes’tekiler arasında –cumartesi yasağı dışındakiler– öz olarak aynıdır. Kur’an’ın ilk muhatapları olan putperest Araplar’a; 22.âyette ilk ödevi belirleyen “Allah’tan başka Tanrı tanıma!” ifadesindeki buyruk, diğer buyrukların temeli olduğu için 39.âyette bir defa daha tekrar edildikten sonra müşriklerin, en saçma inançlarından biri olan, “Allah’ın erkek çocukları kendilerine bıraktığı, meleklerin ise Allah’ın kızları olduğu” şeklindeki bâtıl inançları 40.âyette reddedilmektedir.

Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 477

Önceki ve Sonraki Yazılar