Abdullah Gürgün

Abdullah Gürgün

İSVEÇ’TE VERGİ KUTSALDIR

 Yazıya “bir zamanlar İsveç” diye başlamak çok yanlış olmaz. Çünkü bir zamanlar İsveç çok daha güzel, çok daha temiz ve gerçekten de bir refah ülkesiydi. Her yerde bir düzen vardı. İnsanlar büyük bir çoğunlukla dürüsttü. Sosyal sistem tam olarak oturmuş tıkır tıkır işliyordu. Bu düzene Sosyal Demokratların yüksek vergilendirme sistemiyle gelindiğini söylüyorlardı. İsveç’te vergi kutsaldır. "Bu ülkede adam öldür ama vergi kaçırma", derlerdi.

Gelir ne kadar çoğalırsa vergi oranı da arttıkça artıyordu. Ama refah toplumu bu paralarla kuruluyordu...

Ne var ki, zamanla bu düzen yavaş yavaş değişmeye başladı. Yasaları, kuralları bilenler az vergi vermenin binbir yolunu bularak yozlaşmayı başlattılar. Üstelik yasal yollardan...

Tüm sendikalar vergi indirimi kursları açıyordu. Örneğin bir yazar, kağıt, kalem, kitap, daktilo - bilgisayar, gezi gibi masraflarını kazancından düşebiliyor ve böylece vergisi azalıyor, geliri yükeliyordu. Bazıları bunları çok iyi öğreniyor, ödediği vergilerin çoğunu geri alıyordu. Bu, daha fazla denetim olmasına rağmen bugün de böyle devam ediyor. Ben de bu işi epeyce öğrenmiştim. Gazeteci olarak pekçok masrafımı vergiden düştüm. Hatta tüm seyahatlerimde röportajlar da yapıyordum ve tüm yol, otel paralarını geri alıyordum. Ve hatta röportaj yaptığım kişilerle yediğim yemeği bile düşüyordum bir de üstelik röportaj katkısı diye röportaj yaptığım kişilere ücret bile ödüyordum. Ama bazı aşırı dürüst, vergiyi kutsal gören kişiler buna pek dikkat etmiyordu. Zaman zaman insanı şaşkınlığa düşüren tuhaflıklar yaşanıyordu.

YÜZDE YÜZ İKİ VERGİ!

Çok ilginç bir örnek:

1976 yılıydı. Dünyaca ünlü İsveçli çocuk kitabı yazarı Astrid Lindgren buna dikkat etmemişti. Kendisinden istenen vergi % 102 idi. Fena öfkelenen, yazar ne yapar? O da bu sistemi ve bu sistemin mimarı Sosyal Demokratları feci eleştiren "Pomperipossa i Monismanien (Pomperipossa Monismanien'de)" diye bir masal yazıp, en fazla satan gazetelerden Expressen'de yayınladı...

Muhalefetteki Muhafazakar Parti Başkanı Gösta Bohman masalı mecliste okudu ve Sosyal Demokratları yerden yere vurdu... İsveç'te bir tartışma bir tartışma... Yazar, 5000 kron geri aldı!!! Bugün, üç aşağı beş yukarı 5000 TL ediyor...

Zamanın Sosyal Demokrat Maliye Bakanı Gunnar Sträng ise aynı yıl uyanıklık yapmış kendisine bir ev satın alarak borçlanmış, yüksek vergi ödemekten kurtulmuştu. Gemisini yüzdüren kaptandı. Üstelik Astrid Lindgren'le de, "O, rakamlardan, vergi sistemimizden anlamaz" diye dalga geçmişti. Ünlü Masal Yazarı Bayan Astrid ise, "ben rakamları vergi dairesinden aldım, bilerek konuşuyorum. Maliye bakanı ise bize masal anlatıyor, işlerimizi değişelim, ben maliye bakanı; o da masal yazarı olsun" karşılığını vermişti.

Sonuç: Sosyal Demokratlar kesintisiz olarak 1932'den 1976'ya dek süren 44 yıllık iktidardan tangur tungur düştüler...

Zamanla vergi sisteminde bazı düzeltmeler yapılsa da İsveç yine vergilerin oldukça yüksek olduğu bir ülke... İsveçli zenginler, şirketler vergilerin düşük olduğu ülkelere kaçıyorlar...

DİLENCİLER VERGİ VERSİN Mİ?

Son zamanlarda dilencilerin vergi vermesi bile istendi. Çoğu başka ülkelerden gelen garibanlar ormanlarda, köprü altlarında, terkedilmiş binalarda ya da şansları varsa, evsizler yurtlarında kalıyorlar ve vergi vermiyorlar. Yaşamlarını sürdürmeye, yapabilirlerse para biriktirmeye, memleketlerindeki yakınlarına göndermeye çalışıyorlar.

Beş altı yıl önce İngilizler dilencilik yapanlara 1000 Sterlin (11.900 TL civarı) ceza kesilmesini tartışmıştı. Zaten yoksul olan insanlara bir de suçlu muamelesi yapılması kamuoyunda tepkiye yol açmıştı.

İsveçliler o kadar ileri gitmediler ama bir ara İsveç'te de Sosyal Demokratların eski Adalet Bakanlarından Thomas Bodström, dilencilere vesika verilmesini ve vergi alınmasını önerdi. Başarılı olamadı.

Benzer tartışma daha önceleri sokak şarkıcıları için de yapılmıştı. Sonunda şöyle bir çözüm bulundu: Şarkıcı şarkısını söylerken önünde bir şapka, mendil var da isteyen para atıyorsa vergi vermeyecek. Ama şarkıyı bitirdikten sonra şapkasını, kumbarasını dinleyicilere uzatıp para istiyorsa tıkır tıkır vergisini verecek.

Dilenciler için de belki şöyle bir çözüm bulunabilir. Çocuk kucağında sessizce bekliyorsa vergi yok. Ama "Allah rızası için bir ekmek parası" derse o da herkes gibi vergisini ödeyecek...

Bazı dilenciler banka kartı ile de sadaka kabul ediyorlar artık.

Ancak henüz alınan sadakaya fiş verenine rastlamadım. Bu sorunu çözerlerse belki sadaka verenler de bunu vergiden düşmek için girişimlerde bulunabilirler.

Sanırım bu durumda alan da, veren de, devlet de, Allah da memnun ve razı olur.

Türkiye, vergi verme konusunda İsveç’i geçti. Herşeye binbir türlü vergi veren Türk vatandaşı mutlaka cennetlik. Vergi kaçırmayı bilenler de İsveçlileri solda sıfır bırakır. Bu uyanıklarımızın durumu ne olur, onu da Cenabı Mevla bilir.

Ne demiştik? Vergi kutsaldır...  

Önceki ve Sonraki Yazılar