KEREM CAN GERMİRLİĞİL’İN PSİKOLOJİ MÜHENDİSİ

Çocukluk günlerimden anımsıyorum. Hem akrabamız hem kapı komşumuz olan rahmetli Sobacı Abdullah’ın kayınvalidesi Ayşe Hala vardı. Allah gani gani rahmet etsin. Oğlu vardı ama, o kızının yanında yaşardı. Bu bizim için şanstı. Çok severdik Ayşe Hala’yı. Dert anasıydı. Çoluk çocuk, yaşlı genç, kadın erkek kimin sıkıntısı olsa, ona gider, derdini anlatırdı. Ayşe Halanın sevecenliği, verdiği teselli, öğüt ve yol göstermeyle rahatlardı. Onlardan birisi annemdi. Ayşe Halanın okuma yazması yoktu. Ama pozitif enerjisi, sabrı, sezisi, empati ve öngörü yeteneği vardı. O doğal bilgeydi. Mahallemizdeki tüm kişilerin Ayşe Halasıydı. Psikoterapi nedir hiçbirimiz bilmezdik ama, galiba bilmeden bize onu yapıyordu.

Eskiden, köyde, kasabada, kentte; nerede olursanız olunuz bildiğiniz, tanıdığınız, güvendiğiniz, saydığınız aileler, aile büyükleriniz, komşularınız vardı ki, akıl danışırdınız. Onlar sizden yaşlı ve deneyimli her şeyi bilen kişilerdi. Varlıklarını bilmek size manevi güç verirdi.

Askeri okuldan çıkarılmıştım. Ailemin üzüntümü paylaşması, bana destek vermesi ancak hayaldi. Bu durumu kabul edemiyorlardı. Başta babam, benden ilgisini, sevgisini kesmişti. Mahallemizde demiryolcu Manoğun Mustafa olarak tanınan bir amcamız vardı. Benimle konuşuyor, selam veriyor, selamımı alıyor,

yüreklendiriyordu. Onun da oğlu darbe girişimi sonucu yüzlerce öğrenci gibi Harp okulundan çıkarılmıştı. Ömrüm boyunca bu sevecen koşumuza rahmet diledim, saygı ile andım.

Ne yazık ki, içinde bulunduğumuz modern zaman insanlarının Ayşe Halası, çocuğunun sorunu ile ilgilenecek ebeveyni, Mustafa Amca gibi yol gösterecek, sizi dinleyecek komşusu, aile büyüğü yok. İşte onun için psikolojinin, psikiyatristlerin herkes için önemi ve gerekliliği çoğalıyor.

Bu uzun girişten sonra sözü Kerem Can Germerligil’in “Psikoloji Mühendisi“ kitabına getirmek istiyorum. Önce Kerem Can’dan söz edeyim.

Soyadından anlaşılacağı gibi, Kayseri kökenli, kardeş saydığım bir anne babanın oğlu olarak 1995’de İstanbul’da doğdu. Şişli Terakki Vakfı Okulları Anadolu Lisesi’nden sonra 2017’de İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği eğitimini bitirdi. Şu anda Türkiye’nin en büyük şirketlerinden birinde Satın Alma Mühendisi olarak görev yapıyor.

“Psikoloji Mühendisi” Kerem Can Germirligil’in ilk romanının adı. Devamının da geleceğini söylemek için kâhin olmaya gerek yok. Romanın kahramanı Demir Eröz. Demiryolcu baba, öğretmen annenin tek çocuğu. Babasının insanların kazasız, belasız yolculuk yapmasında, annesinin geleceğimiz olan çocukların öğreniminde, topluma yararlı bireyler olmaları için büyük sorumlulukları var. Ancak bu sorumluluğun ne kadarını Demir Eröz’e gösterdiler? Onu anlamak için bir çaba gösterdiler mi? Belki bu soruların olumsuz yanıtları Demir Eröz’ü psikolojiye yönlendirmişti. Başkalarının ruh dünyalarını anlamaya çalışmakta, herkesin aklındakileri merak etmekte, sorunu olan insanlara yardımcı olmak arzusu duymaktaydı. Bu bir tatmin miydi?

Arka kapak yazıları, kitapların verdiği mesajın afişidir. Psikoloji Mühendisi’nde kısa bir tanıtım yazısı var:

“Demir, küçüklüğünden beri insanların düşüncelerine dokunmak isterken bir anda kendini bir mühendis olarak bulur. Mühendislik hayatında, çıktığı uzun ve engebeli yolun sonunda geçmişten beri aradığı yolu bulan Demir Eröz'ün macera dolu psikolog olma hikayesi...”

Demir’in kendini bir anda mühendisliğe ışınlandığı söylenemez. Anne ve babasının içerisinde baskı unsurları taşıyan tek yönlü isteklerini belirmeliyim. Sonra İstanbul Teknik Üniversitesi öğrencilik yılları, tesadüflerin karıştırdığı bir olayda ikna yeteneğinin bir faciayı önlemesi, ABD’de, öğrenimini sürdürebilmek için taksi şoförlüğe kadar zor ve yorucu işlerde çalışması, “iç-ben”inide var olan psikoloji hamurunu mayalayan etkenlerdendi. Mühendislik hayatında başlayan psikoloji eğitimi, doktorası ve öğretim üyeliğine kadar acı tatlı, ibretli yollarda o hamur pişti.

Ve Duru ile evliliğe uzanan yol. Pek çok sorunun yanıtının bulunması. Doç. Dr. Demir Eröz diyor ki, “…içimizdekini saklamamak olduğu gibi söylemek kısa vadede bize kaybettirecek gibi gözükse de uzun vadede bize her zaman kazandırır. “

Psikoloji Mühendisi’ni henüz okumaya başlayanlar “Psikoloji ile mühendisliğin ne ilişkisi var” diye sorabilir. Kitapta, Demir’in mühendislik hayatına başladığı ve psikoloji alanına adım atmaya hazırlandığı aşamasını okurken, “millet mühendis olmak için didiniyor, sen bitirip üstüne o işi yapmak istemiyorum psikoloji okuyacağım diyorsun, yazık değil mi" diyenler çıkacaktır.

Geçenlerde bir üniversitemizin rektör yardımcısı olan profesör, psikoloji bilen mühendislerin çok başarılı olacağını anlatıyordu. Psikoloji bilen mühendislerin avantajlarını sıralarken, en önemlisini empati yapabilmeleri olarak gösteriliyordu.

“Psikoloji Mühendisi’nin kahramanı Demir Eröz, son olarak şöyle yazıyor:

“….. şunu söylemek istiyorum ki yazmalı insan. Bazen bir kelime, bazen yolda sinirinizi bozan birisi ya da dikkatinizi çeken bir olay. Asla yazmaktan vaz geçmemeliyiz. İnsan var olduğu sürece bu evrende yazmak olgusu hep olacak, olmaya devam edecektir. Sizlerin de günün birinde bu kervana katılmanız dileğiyle…”

Kerem Can Germirligil, “Psikoloji Mühendisi”ni güzel bir Türkçe ile kaleme alınmış. Dolambaçlı cümleler, ulamalı ağır ağdalı ifadeler yerine, akıcı anlatım içinde açık, yalın dil kullanmış. Duygu ve düşünceleri, içtenlikli ve gerçeği yansıtıyor. Roman bütünlüğü içinde Anı ve öykü tadını ve okuma kolaylığını yaşatıyor.

“Psikoloji Mühendisi” Cinius Yayınları arasında çıktı. Belli başlı bütün kitap satış sitelerinden edinmeniz mümkün.

Önceki ve Sonraki Yazılar