KEREM İLE ASLI VE YAĞMA…

Aşk hikâyelerinin en önemlilerinden biri Kerem ile Aslı'dır. Hikâye, çok eski çağlardan süzülüp gelmiş ve Orta As¬ya'dan Balkanlar'a kadar uzanan bölgede yüzyıllar boyunca anlatılmıştır. Kerem ile Aslı hikâyesiyle ilgili ilk bilgiler bazı cönklerde yer almıştır. Kerem ile Aslı hikâyesiyle ilgili ilk toplu bilgilere on dokuzuncu yüzyılda rastlıyoruz.

Yayıncılar bu tarihlerde para kazanmak amacıyla halk hikâyelerini taş basması olarak yayınlamışlardır. Bu kitaplar arasıda Kerem ile Aslı da bulunmaktadır. . Bilinen en eski Kerem ile Aslı nüshası, 1886 yılında Hakkaklarda, İbrahim Efendi matbaasında basılmıştır. Kitabın kenarında kalan boşluklar¬da da Arzu ile Kamber hikâyesi basılıdır. O dönem halk kitaplarında bu gelenek çok yaygındır. On dokuzuncu yüzyılın sonlarına doğru, doğu bilimcilerden İzrealov, Kerem ile Aslı hikâyesinin metnini yayınlamıştır. Arkasından Türkolog Wilhelm Radloff konuya eğilmiş, topladığı şiirleri ünlü kitabı «Propen»in sekizinci cildine almıştır. Daha sonra Macar Türkoloğu İgnaş Kunoş «Osmanlı Metinleri» adlı kitabında Kerem'e ait yüz yirmi üç şiir yayınlamıştır. Kunoş bununla da kal¬mayarak halk hikâyelerinden seçilen on yedi şiiri, Grünfeld Leolpold'a Almanca'ya çevirterek yayınlamıştır.

Bugün kitaplıklarda taş basması metinlerden günümüze kadar gelen çok sayıda Kerem ile Aslı hikâyesi bulunmaktadır. Ancak, üzülerek belirtmek ge¬rekir ki, bunlar ciddi ve titiz bir çalışma ürünü ol¬maktan çok, sözünü ettiğim gibi, ticari düşüncelerle piyasaya sürülmüş gelişi güzel metinler olmaktan öteye gitmemektedir.

Cumhuriyet döneminde, Kerem ile Aslı adı altında sayısız kitap basılmış, antolojilere Kerem'e ait şiirlerden örnekler alınmıştır. Gerek Türkiye'de gerekse Türkiye dışın¬da sayısız çalışma yapılmıştır. Ülkemizde, bu konuda ilk çalışanlardan biri Prof. Dr. Şükrü Elçin’dir. Sonraki yıllarda Pertev Naili Boratav, Fuat Köprülü, Eflatun Cem Güney, Cahit Öz¬telli, Mustafa Necati Karaer, Fikret Türkmen ve Ali Duymaz gibi bilim adamı ve folklorcular çeşitli kitap ve makalelerinde Kerem ile Aslı hikâyesi üzerinde durmuşlardır.

Türk Devletleri içinde, Kerem ile Aslı hikâyesi üzerinde çalışma yapanların başında, Azerbaycan'dan Hamid Araslı, Türkmenistan'dan Kariev ve Amangül Durduryeva gelmektedir. Bu çalışmalarda, Kerem'in tarihi kişiliği, Hikâyenin ortaya çıkış ta¬rihi ve yayıldığı alanlar gibi üzerinde tartışılan konular ele alınmıştır. Ağırlık kazanan görüş; Kerem'in yaşamış bir kişi olduğu, hikâyenin de onun hayatı ve şiirlerinin halk hikâyesi şeklinde düzenlendiği görüşüdür. Örneğin, Şükrü Elçin ve Pertev Naili Boratav incelemelerinde Kerem'in yaşamış bir halk şairi olduğu sonucuna varmışlardır.

Türkoloğ ve Dilci Kariev'de Kerem'in Akkoyunlu Türkmenlerinden olduğu ve başından ge¬çen aşk macerasının toplumu çok etkilediği görüşünü ileri sürmüştür. Öte yandan, Kerem ile Aslı hikâyesi yirminci yüzyılın başlarında aydınlar üzerinde de derin etkiler bırakmıştır. 1919 yılında Fuat Hulusi Demirelli, «Kerem ile Aslı'nın Hikâyesi» adlı Sazkâr-opera bestelemiştir. Arkasından. Azerbaycan'da Üzeyir Hacıbeyli de aynı konuda bir beste yapmıştır.

Kuşkusuz, Anadolu'yu, adım adım dolaşan Kerem, bu toprakla olduğu kadar onun insanıyla da kaynaşmış, onlarla üzülmüş onlarla sevmiş ve onların bir parçası olmuştur. Bu bakımdan, hikâye kahramanla¬rının arkasında Anadolu ve Anadolu insanı yatmak¬tadır. Benim Kerem ile Aslı kitabımın baş kaynağı bu gerçeğe dayanmaktadır.

Anadolu insanı öylesine Kerem’le özdeşleşmiştir ki, günümüzde bir çok deyim de Kerem yer almıştır. Örneğin, gerçekleşmeyen rüyalar, so¬nuçlanmayan işler ya da karşılıksız bir aşk içinde olduğunu anlatmak “Yandı Kerem'in arpa tarlası” deyimi kullanılmıştır. Aşırı tutkunluğu anla¬tan, “Kerem gibi yanmak” deyimi de bunlardan biridir. Anadolu türküleri içinde Kerem havaları önemli yer tutmaktadır. Ayrıca Kerem ile Aslı hikâyesinden ilham alınarak «Kerem'in Erzincan Bağları» adlı bir de halk hikâyesi düzenlenmiştir.

Umuyorum ki, özelliğinden ve güzelliğinden bir şey kaybetmeyen Kerem ile Aslı hikâyesi, yarınlarda da halk edebiyatımızda yerini koruyacaktır. Geçen zamanın derinliklerinden söylene söylene, anlatıla anlatıla, yazıla yazıla günümüze kadar gelen Kerem şiirleri, dilden dile telden tele, kuşaktan kuşağa geçerken; değişikliklere uğramış, kimi zaman gereksiz ilavelerle, kimi zaman başka ozanlarının şiirlerinden katmalarla uzatılmış ve hatta bazılarının özü kaybolmuştur. Günümüzde Kerem ile Aslı hikâyesinin türküleri yağma edilmiş, ya şahıslara, ya da başka kişilere mal edilmiştir.

Bunlardan birini aktararak yazımı bitirmek istedim:

 

Yeşil başlı telli turnam

Şimdi bizim gölden uçtu

Teleklerin tel tel edip

Vardı başka göle düştü.

 

Seher yeli, gül dağıdır

Gönül aşkın budağıdır

Yel eser zülfün dağıtır

Şimdi fırsat yele düştü.

 

Rengi laleden, sümbülden

Haber gelmez hiçbir elden

Bülbül ayrı kaldı gülden

Ah-ü feryat dile düştü.

 

Yoluna koymuşum canı

Seversen İncil, Kuranı

Kerem sevdi Aslı Hanı

O da gurbet ele düştü.

Önceki ve Sonraki Yazılar