Abdullah Gürgün

Abdullah Gürgün

KİM TAKAR YALOVA KAYMAKAMINI!

Gencecik, çiçeği burnunda gençleri kaymakamlığa atıyorlar. Kaymakam olarak atanan bu gençleri, halkını, ülkesini, mesleğini seven, çağdaş, uygar, terbiyeli; saygı, sevgi, yol, yordam, adap bilen efendi, bilinçli; o makamları hakkıyla temsil edebilecek ve görevlerini hakkıyla yapabilecek kalifiye insanlar olarak düşünüyoruz... Bu genç ve dinç kaymakamlarımızdan ilçe ve köylerimize insanlarımıza güzel hizmetler götürmelerini bekliyoruz.

Ne var ki, zaman zaman düş kırıklığına uğruyoruz. Bakıyorsunuz bir kaymakam dağları, ormanları yok eden maden şirketlerine karşı köylüyü durumdan haberdar eden duyarlı bir muhtarı tehdit ediyor, bir başkası yapılmaması gereken bir işi yazdı diye ilçenin değerli bir gazetecisini çağırıp hesap soruyor. Bir başkası vatandaşı azarlama hakkını kendinde buluyor.

Son yaşanan ve haberlere konu olan olay inanılır gibi değil. 29 Eylül’de meydana gelen olay tam da bardağı taşıran cinsten:

Artvin’in Kemalpaşa ilçesinin 28 yaşındaki 1,5 aylık Kaymakamı Mehmet Faruk Saygın, ziyaret ettiği lisede kendisine "Hoş geldiniz" diyerek elini uzatan öğretmene "Haddini bil. Sınıftan çık dışarıya, bekle" diyerek sınıftan kovuyor.

Diğer öğretmenin bu yapılanın doğru olmadığını anlatmaya çalışmasına karşılık olarak da "Sen kimsin, ücretli misin?" diyerek onu da azarlıyor.

NEYSE Kİ, olay geçiştirilemedi. Sosyal medyada ve medyada tepkilere neden oldu.

NEYSE Kİ, Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer de katıldığı televizyon programında "Söyleyecek hiçbir şey yok, sözcük bulamıyorum. Hakikaten bu kadar fedakarlık yapan öğretmenlerimizin, özellikle corona virüs sürecinde, fedakarca cansiperane bir şekilde çalışan öğretmenlerimizden bir tanesinin böyle bir muameleye maruz kalmasını esefle kınıyorum. Zaten İçişleri Bakanlığımız da süreci başlattı, gerekli soruşturmaları yapıyorlar. Bu tip şeylerin inşallah bir daha tekrarlanmaması için, her zaman öğretmenlerimizin yanında olarak süreci devam ettireceğiz” dedi.

NEYSE Kİ, Artvin Valiliği de inceleme başlatıldığını duyurdu.

NEYSE Kİ, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Artvin'de, Kemalpaşa Kaymakamı Mehmet Faruk Saygın'ın, Kemalpaşa Çok Programlı Anadolu Lisesini ziyareti sırasında, sınıftan kovduğu Öğretmen Burak Kılıç'la telefonda görüştü. Yaşanan olaydan üzüntü duyduğunu belirtti. Bakan Soylu, Kaymakam Saygın ile de görüşerek hassasiyetlerini dile getirdi.

NEYSE Kİ, Artvin İl Milli Eğitim Müdürü Fahrettin Acar, bugün olayın yaşandığı Kemalpaşa Çok Programlı Anadolu Lisesi’ni ziyaret etti. Öğretmenlerle bir araya gelerek sohbet eden Acar, devletin, bütün birimleri ile öğretmenlerin yanında olduklarını belirtti.

Acar, “Tarihsel süreç içerisinde öğretmenlerimiz toplumun yapı taşları olmuş ve toplumumuzun geleceğini şekillendirirken en önemli mesleklerden birini icra etmişlerdir. Bu kutsal görevi yapan tüm öğretmenlerimiz bizim için çok değerlidir. Onların incitilmesine devletimiz asla müsaade etmez” dedi.

NEYSE Kİ, Eğitim Bir Sen ve Memur Sen Genel Başkanı Ali Yalçın’dan sınıfta öğretmeni azarlayan ve sınıftan kovan Artvin Kemalpaşa Kaymakamına Sert Tepki geldi. Yalçın, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada: 

“Birisi çıkar "ben valiyim" der, birisi "müdürüm", diğeri "kaymakamım"... Söyleyin sizi görünce ne yapalım. Esas duruşa mı geçelim? Bu Kaymakam’a usül öğretin!” dedi.

VE NEYSE Kİ, Bunun üzerine kaymakam öğretmene gidip çiçek vererek özür diledi.
AMA
Sayın kaymakam beyin özrü kabahatinden büyüktü:

“Tokalaşmak maksadıyla elinizi uzatmanız sebebiyle salgın tedbirleri açısından sizi uyarma gereği duydum”...

Öğretmene de kızdım...

O okul kaymakamın değil, o sınıf kaymakamın değil, o öğrenciler kaymakamın değil. Sen nasıl sınıfını, öğrencilerini terkedip gidersin?

İnsanlarımızı nasıl da korkutmuşlar. Milleti, memleketi korku sarmış.

Akıldan süratle geçen sorular: Karşı çıksam ne olur? İşimden olur muyum? Sürülür müyüm? Sürünür müyüm?”

Ama medeni cesaret olmazsa bu korkulardan kurtulamayız. Cesaret, gözü kara olmaktan çok gereğini yapabilme tutum ve davranışıdır... Korkudan ödümüz kopsa bile gereğini yapabilme kararlılığıdır, erdemidir.

Yanlış yapana, yanlışı gösterebilme bilinç ve becerisidir.

Yalova kaymakamının öyküsünü anımsatalım.

"Bir gün Yalova’ya genç, yeni mezun bir kaymakam atanmış. İlk kez göreve başlayacak olan Kaymakam, İstanbul’dan vapura binerek Yalova’ya hareket etmiş. Yalova’ya geldiğinde iskelenin tıklım tıklım insanlarla dolu olduğunu görmüş. Güverteye çıkmış, etrafa gülümseyerek bakıyormuş. Yanından geçen bir boyacıya usulca sormuş:

“Bu kalabalık Yalova Kaymakamını bekliyor değil mi?”

Boyacı, gülmüş:

“Kim takar Yalova Kaymakamını ağabey. Halk Gazi Paşa’yı bekliyor” demiş.

Meğer, o gün Yalova’ya Atatürk geliyormuş, kalabalık da Atatürk’ü karşılamak için toplanmış."*

Atatürk’ü sevmemek elde mi?

Bir gün bir okulu ziyaret ediyor. Bir sınıfa giriyor. Öğretmen kürsüden dersini sürdürüyor. Cumhurbaşkanı ve Başöğretmen Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk dersi ayakta dinliyor.

Unutmayınız ki cumhurbaşkanı bile sınıfta öğretmenden sonra gelir!” diyen Atatürk’ün devrinden bir kaymakamın, öğretmene “Haddini bil!” deyip sınıftan kovabildiği “Had bildirme” devrine geçtik...

Çağ atladık...

* Nuri Taner’in "Tüm İlçeleriyle İlimiz Yalova" kitabından

Önceki ve Sonraki Yazılar