Abdullah Gürgün

Abdullah Gürgün

“KOKAN TÜRK DEFOL!”

Yirmi Yedi yıl önce Kıbrıs Üniversitesi’ne atandığımda korkunç bir karalama kampanyasıyla karşılaştım. Bazı çevreler “Anti-Helen” olduğumu ve “Kıbrıslılık bilinci” geliştirdiğimi ileri sürerek üniversiteden atılmamı istiyorlardı.

Kitle iletişim araçları, giderek büyüyen bir çığ gibi üstüme yığılmıştı. Bu kakofoniye katılan gazeteciler ile politikacılar, Kıbrıs Üniversitesi’nde bir “Anti-Helene yer olamayacağını söylüyorlardı. “Oliki Kipros” adlı kitabımdan seçici alıntılar yaparak “Anti Helen” olduğumu ve “Kıbrıslılık bilinci” geliştirdiğimi kanıtlamaya çalışıyorlardı.

Bu karalama kampanyasına siyasiler de katılmıştı ve “bu adamın hala üniversitede işi ne” diye bağırıyorlardı. Karalama kampanyası giderek daha fazla yoğunlaşıyordu. Sonunda koroya dönemin Eğitim Bakanı da katılarak üniversiteden ayrılmamı istiyordu. Nikos Sampson ise “Kokan Türk defol!” diyordu...

Şahsıma karşı en sert kampanyayı “Temiz Bir Helen Üniversitesi İçin Girişim Grubu” yapmıştı. Bu girişimin başında Prodromos Prodromo -maalesef bugün eğitim bakanıdır- vardı ve durmadan saldırıyordu. Üniversitenin “Kıbrıs Helenlerini Kıbrıslılaştıracağından” söz ediyor ve beni de “Kıbrıslılaştırıcı” olarak görüyordu.

Doğrusu çok şaşırmıştım. Ben, tepkilerin Kıbrıs Türk milliyetçileri tarafından gelmesini bekliyordum, çünkü onlar iki toplumun barış içinde bir arada yaşayamayacağını ileri sürüyorlar. Kıbrıs Rum tarafının resmi tezi yeniden yakınlaşma idi ve iki toplumun birlikte yaşayabileceğine dayanıyordu. “Kıbrıslı Türklerle ayrımız gayrımız yok” diyorlardı.

Şimdi nasıl olurdu da ülkenin birleşmesini savunan bir Kıbrıslı Türk akademisyenin üniversiteye seçilmesi böylesi tepkilere yol açardı?

Bugün, bir yandan 27 yıldan beri yaşadıklarımın ışığında, diğer yandan da 2019 Avrupa Parlamentosu seçimlerine katıldığımda karşılaştığım çirkin saldırılar ve seçimi kazandıktan sonra deneyimlediklerimin ışığında bu soruya cevap verebilirim:

-Ayrılıkçı Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs'ı bölmekle uğraştıkları gibi, Kıbrıs Rum milliyetçileri de ülkemizin bölünmüşlüğünü derinleştiriyor.

- Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurumlarında sadece Kıbrıslı Rumların yer almasını istiyorlar.

Doğrusu, Kıbrıs Cumhuriyeti cumhurbaşkanının Kıbrıslı Türkleri devletin kurumlarına geri dönmeye çağırdığı bir dönemde, devlet üniversitesi kadrosunda bulunan tek Kıbrıslı Türk profesörün kovulması tam bir ironidir.

-Ne bir Kıbrıslı Türk profesöre ne de Kıbrıslı Türk bir Avrupa milletvekiline tahammülleri vardır”.1
....

Bu açıklama 27 yıl çalıştığı ve mücadele verdiği Kıbrıs Üniversitesi’ndeki görevine geçenlerde (2022 Şubat ayı başında) son verilen Profesör Niyazi Kızılyürek’e ait.

Kızılyürek aynı zamanda 2019 yılında Emekçi Halkın İlerici Partisi’nden (AKEL) Avrupa Parlamentosu’na milletvekili seçilmişti.

AKEL’in Kıbrıs Türk halkına daha sıcak baktığı düşünülebilir. AKEL’de Birleşik Kıbrıs savunulur, Kıbrıs halkının birleşmesi için eski düzene dönülmesi savunulur. Bu, aslında her kurum ve kuruluşta Rum çoğunluğun borusunun öteceği; Türklerin gene azınlık statüsüne razı olmaya zorlanacağı anlamına gelir. Bu partide de ENOSİS kabul görür.

AKEL kökenli eski Rum Cumhurbaşkanı Dimitris Hristofias, Sessizleştirilen Tarih adlı kitabında AKEL’in; dolayısıyla Rum solunun da tıpkı aşırı Rum sağı gibi ENOSİS yanlısı olduğunu belgeleriyle anlatıyor. Solcuların sağcı ENOSİS’çilerden farkı, bu işin silahla ve şiddetle değil, politik kampanyayla başarılmasından yana olmalarıdır. Cumhurbaşkanı Dimitris Hristofias, Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması konusunda Kıbrıslı Rumlar arasında tam bir ulusal birlik olduğunu belirterek bundan dolayıdır ki ENOSİS’e ilişkin bir referandum (plebisit) düzenleyeceğini ilk  olarak AKEL açıkladı diyordu.2

Tekrar altını çizelim: Prof. Niyazi Kızılyürek, Kıbrıs Üniversitesi’nde TEK Türk profesör olduğunu dile getiriyor, Tam da Kıbrıs Cumhuriyeti cumhurbaşkanının Kıbrıslı Türkleri devletin kurumlarına geri dönmeye çağırdığı bir dönemde, devlet üniversitesi kadrosunda bulunan tek Kıbrıslı Türk profesörün kovulması gerçek bir ironidir diyor.

Olay bana epeyce önce okuduğum bir yazıyı anımsattı. İsveçli Arkeolog Marie-Louise Winbladh on yıl önce (2012 Mayıs’ı) yaptığı Kıbrıs gezisini anlattığı yazısında şu anısını da anlatıyordu.

Lokantada Film Yapımcısı Panikkos’u bekliyordum. Biraz sonra geldi. Sıkıcı bir adam gibime geldi. Sadece çay içip gazetelerini okuyordu. Ben yemek yemek, şarap içmek istiyordum. Ama o “aç değildi”. Lokanta sahibi Erdoğan geldi. Kafadengi biriydi. Bir sürü yemek ve şarap ikram etti. Daha sonra Panikkos’un neden o denli çekingen davrandığını anladım. Çok parasızdı. Birçok filmi ödül almıştı. 2003 yılından önce Kıbrıslı bir Türk meslektaşıyla birlikte çalışmıştı. Ama Kıbrıs’ta değil İtalya’da buluşuyorlardı. Filmde, soruna Kıbrıslı Türklerin açısından da bakıyordu. O nedenle film Güneyde yasaklanmıştı. Kıbrıslı Rumlar Panikkos’a hain diyorlardı.3

Panikkos’un birlikte çalıştığı Türk kimdi, biliyor musunuz? Niyazi Kızılyürek... Birlikte yaptıkları filmin adı Duvarlardı. Türkiye’de Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü’ne layık görülmüşlerdi.

2020 yılında da Çiçekler Ve Kurşunlar filmini yaptılar. Bu filmde de soruna hem Rum hem de Türk gözüyle yaklaşıyorlardı.

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi işte tam da buna katlanamıyor. Türkü de Rumu da aforoz ediyor. Tekmeyi basıyor.

Artık uşaklık etmeler, el ovuşturma, boyun kırma, diz çökmeler, itilip kakılmalar, kapı dışarı edilmeler geride bırakılmalıdır. Rumların lütuf, istek ve yasalarıyla barış ve kardeşlik içinde yaşanamayacağı kavranmalıdır.

Birlikte barış içinde yaşamanın ancak ve ancak eşit koşullarda gerçekleşebileceği beyinlere sokulmalıdır.

Bu gerçek, AP Milletvekili, Prof. Niyazi Kızılyürek’in kovulması olayıyla bir kez daha besbelli olmuştur.

Olay bir kez daha Nikos Sampson’un yıllar önce söylediği “Kokan Türk Defol!” sözünü anımsatmıştır.

1 https://www.yeniduzen.com/kizilyurek-iltimas-istemiyorum-ama-oynanan-oyunlarin-farkindayim-149335h.htm

2 https://www.kibrisgazetesi.com/hristofiasin-kaleminden-akel-ve-enosis-makale,3275.html

3 https://cypernochkreta.dinstudio.se/text1_114.html

Önceki ve Sonraki Yazılar