KUVAYI MİLLİYE VE BALIKESİR’İN KURTULUŞUNUN 100. YILI

6 Eylül 2022 Balıkesir’in İngiliz maşası Yunan işgalinden kurtuluşunun 100. yıl dönümüydü. Bazı zorunlu durumlarım nedeniyle beş altı günlük bir gecikme ile sizler için tarih yapraklarından çeşitli manzaralar sunacağım:

Yunan İşgâl Kumandanlığı, kendilerine “Hoşgeldiniz” diyen Hürriyet ve Îtilâf Partisi âzâlarını yardıma çağırmış. Onların verdikleri listelerden, kaçmayıp şehirde kalan Kuvâ-yi Millîye’ye hizmet etmiş kişiler bir bir tesbit edip, hapsetmekte, idam etmekte. Yunanlılar, Balıkesir’de güçlü bir garnizon, kurmuşlar. Ayvalık, Bandırma, Edremit, Susurluk ve Sındırgı’da toplu birlikleri var. Ayvalık, Bandırma ve Erdek’de Yunan gemileri demirli. Yunan birliklerinden ayrı ve kısmen atlı olan Yunan jandarmaları bütün kazâ ve bucaklarla kendilerine yakın köylerde karakollar kurmuşlar.

Yerli Rum çeteler pervasız: Yeniceli Kirman, Dutlimanlı Panayot, Andon Kâhya oğlu İstavri, Nikola oğlu Yani, Yorgi oğlu Sofokli, Nikola oğlu Dimitri, Papanikola oğlu Istrati, Peremeli Andon oğlu Yorgaki, Elpisli Moskova oğlu Yorgi, Pandeli oğlu Petro, Çavdar Yordanoğlu, Mihal oğlu Karaman, Timurtaşlı Tanaş, Tiraş oğlu Istrati, İstavri, Ligor Teodos ve başkaları…

Ya bizim Yunancı çetelerimize ne dersiniz? İşte üç beşi: Uşak-Gediz bölgesinde İbiş Çetesi, Yenice-Emet-Tavşanlı bölgesin-de Kabakçı ve Toplu Saadettin çeteleri, Gökçedağ’da Çerkes İlyas Çetesi, Dursunbey’de (Balat) Zekeriya ve Kör Ali Çetesi, Bigadiç’te Cemil ve Kamalı Çerkes Ramazan Çetesi, Susurluk-Karacabey bölgesinde Çerkes Sülüklü Davut ve Çerkes Canbazlı Hakkı çeteleri, Manyas civarında Anzavuroğlu Kadir ve Boğazköylü Kemâlettin çeteleri, Bigadiç-Balıkesir arası Güvemçetmili Ahmet Çavuş Çetesi, Çetmi Bayram Çetesi… Edremit, Ayvalık, Burhaniye, Zeytinli, Dikili, Manyas yöresindeki işgalcilere kucak açan gönüllü Rumlar… Birinci Dünya Savaşı yıllarında eşkıyalığa soyunan asker kaçakları.

Bunlara çalıkaçıkları adı veriliyordu. Size bir de bu manzaralardan yakın plan de vereyim: İşte onlardan biri İhsan Çavuş çetesi, aynı gün üç köyü birden basmıştı. Elli sığır, on eşek, beş at ve erzak alıp gitmişlerdi. Karşı çıkan köylüleri gözlerini kırpmadan öldürmüşlerdi. Diğer gün Yolören ve Ortaoba köylerini basmışlardı.

Yetim hakkı adı altında bu köylere yardım geldiğini biliyordu. Dul ve şehit yavrularına dağıtılan paraları istediler. İhsan Çavuş ve arkadaşlarının şerlerinden korkanlar getirip önlerine bırakmışlardı. Eşkıya başı , vermek istemeyen bir kadının saç örgülerinden tekini bir çekmede kökünden sökmüş, kadını kanlar içinde yere yıkmıştı. Fakir fukaranın bir lokmalık erzakını ellerinden alıyorlar, korumasız zenginleri haraca kesiyorlardı. Asker kaçakları sebebiyle işgalci Yunan ordusu karşısında düzenli bir ordu kurulamıyordu.

Karşılarında duracak bir güç olmadığından çoğu yerde Yunan ordusu hiçbir direnişle karşılaşmadan ilerleyebiliyordu. Bu yetmiyormuş gibi, Halife ve saltanat propagandası yapanlar halkın milli direniş kuvvetlerine katılmasını olumsuz etkiliyordu. Hocaların, sözde ilim adamlarının kurduğu Cemiyet-i Müderrisin (daha sonra Teâlî-İ İslâm), Kuvayı Milliye için ölüm fetvası yayınlamıştı: Dağıtılan bildiri, Kuvayı Milliyecileri hainlikle suçluyor, halkı ve askerleri onlara karşı ayaklandırıyordu.

Yurdu işgal eden düşmanla savaşmak yerine Kuvayı Milliye ile savaşmayı istiyordu. Bildirinin askerlerimizle ilgili bölümü şöyleydi:

“…. Ey kahraman askerler! Harb senelerinde sizi cephe cephe sürükleyen ve aç susuz süründüren ve din kardeşlerinizin, hemşehrilerinizin beyhude yere ölmelerine sebebiyet veren birkaç kişi arasında Mustafa Kemal, Ali Fuat, Bekir Sami gibi zâlimler de var idi! İşte bu hâinlerin harb cephesi haricinde kalmış olan efrâd-ı alinize kanlı elleriyle ne kadar fecâyii irtikâb etmiş olduklarını harbden avdetinizi müteakib gördüğünüz! Bugün yine o şakiler, bağilerdir ki elleri birtakım yetimlerin, dul kadınların kanlarına mülamma olduğu halde kalbgâhınıza sokularak sizi mahvetmek ve evlâd u iyâlinizi yetim ve dul bırakmak ve servet ve saadetinizi külliyen çalmak için şeytanın dahi hatırına gelmeyen hiyle ve desâisi irtikâb ediyorlar. Siz bu zâlimleri cinayetlerine daha ne kadar göz yumacaksınız? Elinize aldığınız fetvâ-i şerif ki Allanın emridir, okuduğunuz hatt-ı münif ki halifemizin, padişahımızın bir fermanıdır, siz Allanın emrine halifenin fermanına ittibâen bu canileri, bu katil canavarları daha ziyade yaşatmamakla memur ve mükellefsiniz. Şu alçaklar ve hempaları bu cinayetleri hep sizin sayenizde yapıyor; bunları vücudlarını külliyen dünyadan kaldırmak beşeriyet için, Müslümanlık için bir farz olmuştur. Memleketin başına bu kadar felâket getirmiş olan bu hâinler daha yaşatılacak mı? Siz daha ne kadar böyle gafletle bunların gayri meşru emirlerine ittiba edeceksiniz? Korkuyoruz ki sizin bu aklınız, bu gafletiniz körükörüne hâinlere itaatiniz daha pek çok mescitlerimizi ve mabetlerimizi harab eyleyecektir!

Askerler! Bu kadar uyuduğunuz artık yeter, bu zalimlere âlet olduğunuz artık kifayet eyler! Padişahımız halifemiz efendimiz hazretlerinin merhamet ve şefkat kucağı size açılmıştır. Hepiniz koşunuz, geliniz dünya ve ahiret saadetini ihraz ediniz: İşte size ihtar eyliyoruz. Allah’ını, peygamberini ve padişahını seven bu tarafa gelsin!”

Evet sözünü ettiğim gibi şu anda içinde bulunduğum Balıkesir, Edremit yöresinden gelişi güzel üç beş manzara koydum ki, “Keşke Yunan galip gelseydi” diyenler ve yardakçıları, kafadarlarına ders olsun. Balıkesirliler, 16 Mayıs 1919 günü toplanarak düşmana karşı mücadele kararı almışlardı. 19 Mayıs 1919‘da da Alaca Mescit toplantısında, “Heyeti Merkeziye’yi” kurarak düşmana karşı ilk harekâtı başlatmışlardı. Hiçbir yerden yardım almadan sadece kendi gayretleriyle düşmana karşı adeta etten bir duvar olup aman vermediler.

Düşmanı tam 13 ay boyunca buralara hapsettiler. İstiklal Harbi’nde Kuva-yi Milliye’nin önemi en çok Balıkesir’de görülmüştü. Ne var ki düşmanın silah ve motorize gücü çok fazla idi. 24 Haziran 1920’de işgal yılları başladı. Ne acı, ne karanlık günlerdi onlar... Ancak her şeye rağmen Balıkesirliler Balıkesir dağlarını Yunanlılara geçilmez etti... Batı Cephesi'nde Yunan Ordusu karşısında mücadele eden Kuva-yı Milliye'nin bir düzen altına alınarak sevk ve idaresini ve beslenmelerini sağlamak için 28 Haziran 1919'da Balıkesir'de bir kongre toplandı. Kongre'ye Ayvalık, Soma, Akhisar mıntıkaları ile Balıkesir'e bağlı diğer ilçelerin temsilcileri katıldı. Balıkesir Kongresi'nde kurulan "Hareket-i Milliye Redd-i İlhak Heyeti" 4-11 Eylül 1919'da düzenlenen Sivas Kongresi'ne de İbrahim Süreyya Bey ve İzmirli Şişman Edhem Bey'den oluşan iki kişilik bir heyet gönderdi.

16 Eylül 1919'de Balıkesir Kongresi üçüncü kez toplandı. 16-25 Ağustos tarihinde toplanan Alaşehir Kongresi'nde alınan direnişin örgütlenmesine ilişkin kararların Balıkesir'de de uygulanması tartışıldı. Kongre, 19-29 Kasım 1919 tarihleri arasında dördüncü kez toplandı. Cemiyetin adının Balıkesir Müdafaai Hukuk Cemiyeti olarak değiştirilmesine karar verildi.

Sivas Kongresi sırasında Mustafa Kemal Paşa başkanlığında kurulan Heyet-i Temsiliye ile ilişkiye geçildi. Son toplantı ise 10 Mart 1920'de yapıldı ve direnişin Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti paralelinde örgütlenmesine karar verildi. Beşinci Balıkesir Kongresi 22 Mart 1920’de toplanmıştı. Elbette Millî Mücâdele’ye katılarak kendilerini affettiren eşkıyalar da bulunuyordu.

Bazılarının adlarını vereyim: Çatalca’da Küçük Hasan, İsmail Çavuş, Recep Pehlivan; Manyas-Gönen-Bandırma civarında Altıparmak Nuri, Yaşar, İbrahim Çavuş, Boşnak Kara İbrahim, Kürt Hasan, Bacak Hasan; Susurluk’ta Çetmi Süleyman, Tatar Mehmet Çavuş; İvrindi’de Yağlılarlı Salih; Balıkesir-Kepsut arasında Ayşebacılı Recep, Pabuçcu’nun Hâfız Hacı Ali, Rıfat ve çeteleri. Balıkesir‘in kahraman evlatları çetelerle birlikte 1922 Haziranında Türk Ordusu’nun harekete geçeceğini haber alınca, tüm köyleri organize ederek düşman karakollarına, haberleşme hatlarına, düşmanın geçeceği yollara nasıl müdahale edileceği ile ilgili planlar yaptılar.

Artık her köy nerede ne yapacağını biliyordu. Büyük Taarruzla birlikte harekete geçen Milli Müfrezeler önce Sındırgı’yı sonra Dursunbey’i Bigadiç’i kurtarıp 6 Eylül’de de Balıkesir’i kurtardılar. 9 Eylül, 797 günlük bir işgalin ardından gelen Edremit’in kurtuluşunun yıldönümü.

Bildiğiniz gibi yılın yarısını Edremit’te yaşamaktayım. Size Edremit’in kurtuluşunu ve Kaymakam Hamdi Bey’in çabalarını yazacağım.

Önceki ve Sonraki Yazılar