Ali Rıza Özkan

Ali Rıza Özkan

METİN TOKER NİÇİN MAHKÛM OLDU?

 Türk basın tarihinin utanç sayfalarından birisi de 11 Şubat 1957’de gazeteci Metin Toker’in cezaevine tıkılmasıdır.

 Öncelikle, şunu belirtmek lazım ki, Metin Toker gazeteciliğini İsmet İnönü’nün kızı Özden hanımla evliliğine borçlu değildir. Toker, Özden hanımla tanıştığında, uzun zamandır ‘Babı Âli’nin en ünlü gazetecileri arasındadır. 

Metin Toker, 1942’de Galatasaray Lisesi’ni bitirdikten sonra, önce Son Telgraf ve ardından Cumhuriyet ile başlayan gazetecilik macerası 1943 ile 2002 yılları arasında süren; neredeyse 60 yıl aktif gazetecilik yapmış ender gazetecilerden birisidir.

Metin Toker, 1953’te Paris Üniversitesi Siyasal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü bitirip Türkiye’ye döndüğünde, hem bilgisi hem de deneyimleri ile gazeteciliğin ustaları arasındaydı.

Kısa bir süre Demokrat Parti yayın organı Zafer gazetesinde çalışsa da, Toker, bağımsız gazetecilik yapabilmek için ve Avrupa’da gördüğü haftalık dergi formatını Türkiye’de denemek için, istifa ederek Akis dergisini kurdu.

Toker’e göre, Akis, okuyucuyu sıkmayan ciddi bir aktüalite dergisi olacaktı; gelişmeler, insan faktörü ön plana çıkarılarak bir betimleme tarzında sunulacaktı. Böylece okuyucunun, olayın geçtiği yerde bir görgü tanığıymış gibi havaya girmesi sağlanacaktı.

Akis dergisinin ilk sayısı, Toker’in de arzuladığı tarzda, 15 Mayıs 1954 tarihinde piyasaya çıktı. Ancak, Toker’in Eylül’de İsmet İnönü’nün kızı Özden İnönü ile nişanlanıp, 9 Şubat 1955’te de evlenmesi Demokrat Parti’de hoş karşılanmadı. DP Hükümeti bundan böyle Toker’i ve Akis dergisini hedefe koydu.

Akis dergisi de boş durmadı, demek doğru olur! Dergi, Kasım 1954’te Devlet Bakanı Mükerrem Sarol hakkında bir haber yayımladı ve ardından da istifa kampanya başlattı.

Kampanyanın başlatılmasının nedeni ise, kesinlikle politik değildi. Tersine, Devlet Bakanı Sarol, dönemin basın işlerini yürütmekle görevli devlet bakanlığı koltuğunda oturmaktaydı ve kâğıt tahsisinden resmi ilana kadar, basınla ilgili hemen her karar onun yetki dairesinde bulunmaktaydı.

Ancak, Bakan Sarol aynı zamanda, Türk Sesi isminde bir gazetenin de sahibiydi. Sarol devlet bakanlığı koltuğunda oturmasının gücünü kullanarak birçok devlet dairesini ve hatta ilkokulları dahi Türk Sesi gazetesine abone olmaya zorluyordu!

Metin Toker’in yönetimindeki Akis dergisi, bu durumun etik olmadığını yazdı. Dergide ayrıca, ilkokullara gönderilen ve paketlerinden dahi açılmamış olan Türk Sesi gazetelerinin fotoğrafları da yayımlandı.

Akis dergisinin ortaya çıkardığı bu durum, hem DP hükümeti içerisinde ve hem de kamuoyunda Sarol’a karşı bir tepki oluşmasına neden oldu.

Büyüyen tepkileri dindirmek isteyen Bakan Sarol, Türk Sesi gazetesini devrettiğini açıkladı. Ancak, Akis dergisi bu satışın da muvazaalı olduğunu iddia edince, Mükerrem Sarol Akis dergisinin bu iddiasını kendisine bir hakaret olarak kabul ederek, Toker’e karşı dava açtı.

Hükümetin bir üyesi ile açık savaşa tutuşan Akis dergisi, artık tüm Demokrat Parti tarafından “düşman basın organı” olarak görülüyordu.

Sarol’un açtığı davada, Metin Toker, önce mahkûm edilse de, Sarol ile muvazaalı ortakları arasındaki satış mukavelesi Beşiktaş noterliğinden bulunup ve mahkemeye sunulunca, temyizde mahkûmiyet bozulmuş ve Toker de beraat etmişti.

Ancak, Metin Toker için herşey daha bitmemişti. Devreye giren Yargıtay, Toker’in beraat kararını bozmuş ve tüm mahkeme heyeti değiştirilerek Toker bir kez daha yargılanmaya alınmıştı.

Toker ve Akis dergisinin iddialarını kanıtlama isteği, mahkeme tarafından “ispat hakkının bakanlar hakkında kullanılamayacağı” gerekçesiyle reddedilmişti!

Metin Toker ikinci kez görülen dava sonucunda, 7 ay 23 günlük hapis ve 7,777 liralık ağır para cezasına çarptırıldı!

11 Şubat 1957’de cezaevi kapısına kadar gelen Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı İsmet İnönü’ye damadının tevkif edilmesi hakkında ne düşündüğünü sordular.

İnönü şöyle cevap verdi: “Damadımın tutuklanması haberine üzülmedim, bu şerefli bir mahkümiyettir.   

Önceki ve Sonraki Yazılar