“MIZIKA ÇALINDI DÜĞÜN MÜ SANDIN”

Dünkü yazımda, Yemen’e ilişkin Anadolu’da söylenen ağıtları vermeye devam edeceğimi yazmıştım. Birkaç bölgeden ses vereyim: Batı Anadolu bölgemizde de birçok türküler söylenir Yemen üstüne. Bu türkülerden birinde:

"Yemen'in önünde al yeşil çadır, / Çadırın önünde koç yiğit yatır" denilirken, bir başkasında bülbüllerden haber sorulur:

"Yemen illerinden bana mı geldin?

Garip bülbül bağrımı deldin."

Halk edebiyatımızda Yemen'e ait yazılmış çok destanlar var. Bu destanlar. Yemen'e gidişi, oradaki acılı, acıklı hayatı geniş geniş anlatırlar. Bir çokları bizzat Yemen'de bulunmuş, askerlik yapmış halk ozanları tarafından yaratılmış. Ancak, ne yazık ki bunların çoğu elimizde yok. İşte bunlardan birinden bir bölüm şöyle:

Şu Yemen'den akar sular akmıyor

Cerrah gelip hastalara bakmıyor

Hastaların hiç birisi kalkmıyor

Yemen çöllerinde kaldım ağlarım.

Ne çok imiş şu Yemen'in devesi

Pek ağırdır Hudeyde'nin havası

Yemen'e gelenin ağlar anası

Yemen çöllerinde kaldım ağlarım.

Evimizin önünde çifte pınarlar

İçerler suyunu beni anarlar

Yemene gideni öldü sayarlar

Yemen çöllerinde kaldım ağlarım.

Söyleyin babama abdestin alsın

Okusun Kur'an'ı namazım kılsın

Benim gibi oğul arasın bulsun

Yemen çöllerinde kaldım ağlarım.

Dertli anam, benim için ağlasın

Oğul adresiyle ciğer dağlasın

Körpe kuzum ile gönlün eğlesin

Yemen çöllerinde kaldım ağlarım...

Türk, vatan bildiği topraklar uğruna, seve seve canını verir. Hafta geçmez, gün geçmez ki, radyolarımızda, televizyon programlarımızda bir Yemen türküsü dinlemeyelim. Bir Yemen türküsünün ezgisinden oluşan fon müziği duymayalım. İçimiz burkulmasın... Boğazımız düğüm düğüm olmasın.

Yemen çöllerinden geri kalan içimizi ezim ezim ezen ezgiler kervanıdır. Gözyaşı selidir içimize ılgıt ılgıt akan... Yemen türküleridir bunlar... Yüzyıl öteden doğmuş, kalpten kalbe yakarak akmış duygular yumağıdır.

Arabistan ve Yemen çöllerinde hain kurşunların, salgın hastalıkların canlarını aldığı vatan evlatlarının, ana kuzularının, nice genç kızın düşlerini süsleyen yavuklunun, gencecik gelinlerin can yoldaşlarının, henüz beşikte binlerce yavrunun, anaların, babaların hıçkırıklarının uğultusudur bu.

Anadolu'da, Rumeli'de aile kütüğünü karıştırıp da Yemen çöllerinde bir parçasının kaldığını görmeyen kaç Türk ailesi var?

İşte Yemene giden iki kardeş. Birinin adı: Mehmet birinin de Memiş... Bu da analarının feryadı:

“Şu Yemen'de biter kamış,

Uzun olur vermez yemiş,

Şu Yemen'de iki kardeş

Biri Mehmet, biri Memiş ...

Kutnu kumaş soldu mola,

Yiğidimin gözlerini

Karıncalar oydu m'ola...

Bir başka ana, Şarkışla köylerinde ezim ezim eziliyor:

"Ahırın yanı yıkıldı

Oturacak yer kalmadı

Üç yiğidi asker ettim

Hani ya biri dönmedi...

Haniya bacım haniya..

Bunu duuanlar acıya..

Künye gelmiş okunuyor

Kardaş koysun salacaya…"

Ya Erzurum'lu gelin bacının ağıtına ne demeli?

Mızıka çalındı düğün mü sandın

Al yeşil bayrağı gelin mi sandın

Yemen'e gideni gelir mi sandın

Tez gel ağam tez gel dayanamirem

Uyku gaflet basmış uyanamirem

Ağam öldüğüne inanamirem

Koyun gelir kuzusunun adı yok

Sıralanmış küleklerin sütü yok

Ağamsız da bu yerlerin tadı yok

Tez gel ağam tez gel dayanamirem

Uyku gaflet basmış uyanamirem

Ağam öldüğüne inanamirem

Ağamı yollarlar Yemen eline

Çifte tabancayı takmış beline

Ayrılmak olur mu taze geline

Tez gel ağam tez gel dayanamirem

Uyku gaflet basmış uyanamirem

Ağam öldüğüne inanamirem

Ağamı yolladılar Yemen eline

Çifte tabanca takmış beline

Ayrılmak olur mu taze geline

Tez gel ağam tez gel dayanamirem

Uyku gaflet basmış uyanamirem

Ağam öldüğüne inanamirem

Akşam olur mumlar yanar karşımda

Bu ayrılık cümle alem başında

Gündüz hayalimde, gece düşümde

Tez gel ağam tez gel dayanamirem

Uyku gaflet basmış uyanamirem

Ağam öldüğüne inanamirem

Sevgili dostlar, yarınki yazımda halkımızdan saklanan feryattan ve kocası Yemen'e gidip de yıllardır bir haber alamayan gelinini isyanından söz edeceğim.

Önceki ve Sonraki Yazılar