Gülay Sormageç

Gülay Sormageç

NİSA SURESİ 128. AYETİ

" Eğer bir kadın kocasının geçimsizliğinden yahut kendisinden yüz çevirmesinden endişe ederse, aralarında bir sulh yapmalarında onlara günah yoktur. Sulh (daima) hayırlıdır. Zaten nefisler kıskançlığa hazırdır. Eğer iyi geçinir ve Allah'tan korkarsanız şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır. "

Sevgi dilinin ifade şekli çok çok önemlidir. Kur’an bu konu üzerinde hassasiyetle durmaktadır.  Dinin sevgi dini olmasının yahut bunun iyi içselleştirilmesinin ince ayarı vardır. Bu ince ayar sevgi dilinin bütün safiyetiyle hayata katılabilmesidir.Gerek eşler arasında, gerekse yaratılan her canlıya sevgi bakışımız, sevgi dokunuşumuz kadar insanız. Ruhun hasretidir sevgi, ilacıdır. Kadına yüz verme ki şımarmasın, erkeğin bir çanağı varsa iki olmasına izin vermeyesin söylemleri zehirdir. Toplumsal gerçekliğimizin bu zehrinin tek panzehri sevgidir. Ayet-i Kerime tam da bu noktada açık yüreklilikle kendini ifadenin faydasından söz etmektedir. Özellikle kadının kotarıcılığına vurgu yapılmaktadır.  Böyle olmasının hayırlı olacağı ve barış, sükunut, ağır başlılık, açık yüreklilikle ortaya konulan sevgi dilinin kullanılması öğütlenmektedir. Belki de ıskaladığımız yer burasıdır. Yahut ıskalama ihtimalinin yüksek olduğu yer!Şimdi tefsirlerin ışığında söylenenleri bir kez daha gözden geçirerek yol almaya gayret edelim mi?

اَلنُّشُوزُ (nuşûz) kelimesi sözlük olarak “yüksek yer, yüksek yere çıkmak, bulunduğu yerden ayrılmak” gibi mânalara gelir. Kocasının serkeşliği, geçimsizliği, kötü muamelesi ve yüz çevirmesi sebebiyle zor durumda kalan bir kadın, boşanma talebinde bulunabilir. Fakat âyet-i kerîme hemen boşanmayı değil, aileyi dağılmaktan kurtarmak için alınacak tedbirler üzerinde durmaktadır. O da iki tarafın, hususiyle de kadının bir kısım fedakârlıklar yaparak aralarında anlaşmaya varmalarıdır. Çünkü barışmak ve anlaşmak, evliliğin devamı, aile hayatının bekâsı ve çocukların fazla zarar görmeden sıhhatli bir şekilde yetiştirilmeleri açısından son derece önemlidir.

“Kadınlar” mânasında Nisâ adı verilmiş bulunan bu sûrenin başlarında, 34. âyette kadından kaynaklanan geçimsizlik, 35. âyette her iki tarafın kusuru veya istememesi sebebiyle ortaya çıkan ayrılma tehlikesi söz konusu edilmiştir. Bu âyette ise erkeğin olumsuz davranışlarının sebep olduğu aile geçimsizliği üzerinde durulmaktadır.

 

Burada “kötü muamele” diye çevirdiğimiz nüşûz kelimesi 34. âyette “baş kaldırma” şeklinde ifade edilmişti. Kelimenin sözlük mânası “yüksek yer, yüksek yere çıkmak, bulunduğu yerden ayrılmak”tır. Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât isimli Kur’an sözlüğünde (“nşz” md.) kadının nüşûzünü “kocasından nefret etmesi, ona itaat etmeyi kendine yedirememesi, başkasına göz koyması” şeklinde açıklamıştır. Tefsirciler erkeğin nüşûzünü de “nefret, uzaklaşma, normal evlilik ilişkilerini aksatma, söz ve fiille incitme, sert davranma” ifadeleriyle açıklamışlardır (Taberî, V, 305; Kurtubî, V, 403; Râzî, XI, 65). 35. âyette kullanılan şikak kelimesi ise “ muhalefet, ters düşme, ayrılma” mânalarına gelmektedir. Bu durumda iki taraftan veya taraflardan birinden kaynaklanan bir duygu veya davranış sebebiyle aile hayatının devamı tehlikeye düşmekte, evlilik bağının kopması ihtimali ortaya çıkmaktadır.

Kadının başkaldırması veya geçimsizlik çıkarması (nüşûz) durumunda aileyi kurtarmak üzere alınacak tedbirler 34. âyetin tefsirinde açıklanmıştı. Burada ise yine nüşûz kelimesiyle, hanımına karşı kötü muamele eden, evlilik hukukunu yerine getirmeyen, âdil davranmayan ve eşinden yüz çeviren (i‘râz) koca söz konusu edilmektedir. Böyle bir sebeple kadının, hâkime veya hakeme başvurması ve evliliğin sona erdirilmesini (şikak) istemesi de mümkündür. Ancak ailenin yıkılması taraflara ve başta çocuklar olmak üzere bunlarla bağlantılı bulunan diğerlerine önemli zararlar getirdiği için son çare olan ayrılıktan önce başvurulması tavsiye edilen bir yol vardır: Sulh, uzlaşma, anlaşma, kötü muameleyi asgariye indirme tedbiri. Tefsir ve esbâb-ı nüzûl kitaplarında verilen tarihî örneklerle konumuz olan 128-129. âyetlerden anlaşıldığı üzere burada sulh, uzlaşma, anlaşma ve kötü muameleyi asgariye indirmenin önemine bir daha vurgu yapılmakta; ayrıca bazı beşerî zaaflara dikkat çekilerek aile huzurunu devam ettirmede ve problemleri aşmada özverili davranmanın yararı hatırlatılmaktadır.

Âyette genellikle insanların doğasında mal-mülk tutkusunun bulunduğu hatırlatılıp kocası tarafından kötü muamele gören kadının, ona bazı menfaatler sunarak kendisine karşı iyi davranmasını sağlayabileceğine, böyle bir imkânı değerlendirmenin uygun olduğuna da işaret edilmiştir. Ancak güzel olan, takvâya yakışan bu değildir. Erkek, eşinin kendisine bir menfaat sağlaması veya haklarından vazgeçmesi karşılığında ona iyi davranmakla, bu yoldan evliliği sürdürmeye razı olmakla iyi ve güzel insan (muhsin), takvâ sahibi kul (müttaki) vasıflarını kazanamaz. İyi, güzel, takvâ sahibi insanın yapacağı şey Allah rızâsı için âdil davranmak, kimseye haksızlık etmemek, kimseyi incitmemektir.

“Gönül umduğu yere küser” demiş atalarımız. Eşlerin birbirlerinden sevgi yüklü saygı dilini esirgememesi gerekmektedir. Seviyorum demekle sevilmiyor, sayıyorum demekle sayılmıyor. Hâsılı sevgi dilinin hayata katma becerimizin gelişmiş olmasının yolunu gösteriyor Nisa Suresi 128. Ayeti!

Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 2 Sayfa: 154-155      

Önceki ve Sonraki Yazılar