NUMEROLOJİ VE ANADOLU BASININA İYİ HABER

Numeroloji bilimi, sayıların ve harflerin anlamı olduğunu öne sürer. Bu yönteme göre, sayıların ve harflerin her birinin bir gezegen ile bağlantısı var. Numerolojinin Türk İslam kültüründeki karşılığı ise “ebced” hesabı olmuştu.

Numerolojiye ne kadar inanırsınız bilmiyorum. Benim fazla bilgim olmamasına rağmen, bugün takviminde tekrarı olmayacak altı ikili yan yana geldi. İki bin yirmi ikinci yılda ikinci ayın yirmi ikinci gününde, cemi cümle ile birlikte evlatlarımın geleceği, huzuru için dua ettim.

Bugün bir süre yönetiminde bulunduğum Basın İlan Kurumu’nun 31. Dönem Birinci Genel Kurulu vardi. Aktif olarak yönetimde bulunmasam da Genel Kurul üyesi olarak video konferans ortamda katıldığım Genel Kurul’da yalnız bir dakika söz aldım. Takvimden söz ederek alacağımız kararların hayırlı olmasını diledim ama, ne demek istediğimi sanıyorum anlayan olmadı.

BİK Genel Kurulu’da benim düşünceme göre eksiiler vardı. Neler olduğunu burada yazmamın anlamı yok. Ama meslektaşlarım açısından artılar vardı. Bunların arasında 50 bin altı tirajlı gazeteler için resmi ilan tarifesine yüzde yetmişi aşan oranza zam yapılması önerisinin Cumhurbaşkanı’na sunulması, BİK Bayramoğlu tesisinin atıl durumdan Kocaeli Belediyesi uhdesinde faaliyete geçirilecek olması, Kurum personelinin maaşlarının iyileştirilmesi gibi hususlar vardı.

Efendim, gündem dışı olsa da şiirsiz kalmayalım: Bu dizeleri Bülent Biricik yazmış:

DAKİKASI KIRILMIŞ RAKAMLAR GİBİYİM

Zaman gittikçe kısalıyor sevgili

Bütün mevsimler çürüyor

Kol saatim bile kırık

Odamın içi siyah ve durgun

Aylardan Şubat

Bir kuş sürüsü dağılıyor penceremden

Gözlerim baygın

Dudaklarım konuşmasız

Bir çizgi film izleyip uyuyacağım

Nasıl olsa unuttum bende seni

Senin yaptığın gibi

Dakikası kırılmış rakamlar gibiyim

Çizik çizik aşk şarkılarım da var

Eskiye şiir olan ömrüm bitti bitiyor

Bir romanın -son-u gibiyim

Ucunda çığlıkları olan ölümlere gidiyorum

Üşümüş ve donmuş bedenimle

Gözyaşları kırılmış gözler duruyor ardımda

Belki sen değilsin oradaki

Belki yoksun

Ya da belki de

İçi boş bekleyişlerle doluyum

Dibimde açmış papatyaların

sayısı yetmiyor sevmeye

Sis dolmuş bir sokak lambası kadar ıssızım

Eski mevsimlik bir tablo gibi hüzün doluyum

Senin hissedemediğin hayatında kör bir noktayım

Başıboş ve kimsesiz

Neyse ki bitiyor işte

Bitiyor her şey

Senden dökülen neyim kaldıysa artık...

Kim bilir

Susunca sessizliğim kalıyordur belki de

Bir ıslak pencere

Bir puslu adım

Bir sensiz ölüm...

Belki de hepsi bu kadar

Her şey bu kadar...

Önceki ve Sonraki Yazılar