Gülay Sormageç

Gülay Sormageç

PEYGAMBER KIZI FATIMA

Resûl-i Ekrem, “Fâtıma benim bir parçamdır, onu sevindiren beni sevindirmiş, onu üzen de beni üzmüş olur” (Buhârî, “Feżâʾilü aṣḥâbi’n-nebî”, 12, 29; Müslim, “Feżâʾilü’ṣ-ṣaḥâbe”, 93-94; Hâkim, III, 154)

Babasına çok düşkün, babası da ona çok düşkündü. Kim bilir; belki de babalarına düşkün ve babalarının da kızlarına düşkün olduğu şefkat yumağında peygamber mayası vardır. Fatıma mayası vardır!

Ne zaman : “ Fatıma benim bir parçamdır…” hadisini okusam, yazsam, işitsem tarifi güç bir sıcaklık ve gıpta kaplar yüreğimi ve benliğimi!

Hz. Muhammed (S.A.V) ve Hz. Hatice annemizden aldığı eğitime gıpta ederim. Çocukluğunda Kureyş'de yaşadığı sıkıntılar ile birlikte büyüdü. Çok sıkıntılar çok cefalar çekti. Ya bizim ufak, tefek gailelerden sızlanmamız niye?

Peygamberin can parçası Fatıma!

Babasının göz bebeği Fatıma!

Babasına dokunan hüzün onun yüreğinde katmerlenirdi. Hiç kıyamazdı babasına Fatıma, kıyamadı ve babası da onu kıymetlendirdi…

İlk iman edenlerdendi Fatıma! Babasının hak davasında ve haklı davasında gördüğü eziyetler, yüreğine çok dokunan Fatıma!

Kâbe’de namaz kılmakta olan Peygamber efendimizin secdedeyken omuzlarına müşrikler tarafından bir devenin döl yatağının atılması, genç Fâtıma’yı çok üzmüş ve koşarak babasının yanına gelmiş, üzerindeki pislikleri temizlemiştir. Bu densizliği yapanlara kızıp söylenmiştir. (Buhârî, “Vuḍûʾ”, 69; Müslim, “Cihâd”, 107-110).

Bir gün peygamber efendimizi öldürmeye gelen azgın müşrikleri "Rabbim Allah’tır diyen bir adamı bunun için mi öldüreceksiniz?" diyerek oradan uzaklaştırmış. İslam'ın yayılmasında büyük fedakârlıklar göstermiştir.

Uhud Gazvesi’nde on hanımla birlikte gazilere yiyecek ve su taşıyan Hz. Fâtıma aynı zamanda yaralıları tedavi etti. Bu savaşta Hz. Peygamber’in dişinin kırılması üzerine yüzündeki kanları temizlemeye çalıştı. Kanın dindiremeyince, bir hasır parçasını yakıp küllerini Resûlullah’ın yüzüne bastırdı, akan kanı böylece durdurmayı başardı (Müslim, “Cihâd”, 101).

Kız babası olmanın kadrini hayatı boyunca kızı Fatıma’ya hissettirmiştir peygamber efendimiz:

Resûl-i Ekrem Fâtıma’yı görünce sevinir, kendisini ayakta karşılar, elini tutarak yanaklarından öper, ona iltifat edip yanına veya kendi yerine oturturdu. Babası kendi evine gelince Fâtıma da onu aynı şekilde karşılayıp ağırlardı (Müslim, “Feżâʾilü’ṣ-ṣaḥâbe”, 98; Ebû Dâvûd, “Edeb”, 143, 144; Tirmizî, “Menâḳıb

Peygamberimiz sefere giderken aile fertlerinden en son Fâtıma ile vedalaşmış, seferden dönünce de ilk olarak onunla görüşmüş () (Ebû Dâvûd, “Tereccül”, 21). Kadınlardan en çok Fâtıma’yı, erkeklerden de Ali’yi sevdiğini söylemiştir.

(Tirmizî, “Menâḳıb”, 60) Resûl-i Ekrem, “Fâtıma benim bir parçamdır, onu sevindiren beni sevindirmiş, onu üzen de beni üzmüş olur” (Buhârî, “Feżâʾilü aṣḥâbi’n-nebî”, 12, 29; Müslim, “Feżâʾilü’ṣ-ṣaḥâbe”, 93-94; Hâkim, III, 154)

“Bana melek gelerek Fâtıma’nın cennetliklerin hanımefendisi olduğunu müjdeledi” demiş (Hâkim, III, 151), cennetlik kadınların en faziletlilerini saydığı bir başka hadisinde de önce Hz. Hatice ile Fâtıma’nın, sonra da Âsiye ile Meryem’in adlarını söylemiştir (Müsned, I, 293).

Babasının kızı Fatıma! İffet ve hayâ timsali oluşundan dolayı , "Betül"; ibadete düşkünlüğü neticesi İlâhî nurun yüzünde aksedişinden "Zehra"; vakar ve ağırbaşlılığıyla hanımların efendisi anlamında "Seyyidün- Nisâ"; ona bakan yüz simasından, ahlâkî tavırlarından Rasûlullah (s.a.s.)’ı hatırlattığından dolayı, babasının kızı anlamına gelen "Bint-i Ebiha"; üstün bir zekâya ve kavrayış gücüne sahip olduğundan dolayı "Ze- kiyye"; kimseyi incitmemeye gösterdiği özenden ve elinden geldiğince insanları hoşnut etmeye çalıştığından dolayı "Marziyye" denmiştir. (Müslim, Fezâilü’s-)

Önceki ve Sonraki Yazılar