RUS SANATÇI İVAN AYVAZOVSKİ NEDEN İNSANLIĞIN SANATÇISI?

İnsanın doğduğu yer tarihinin yazıldığı yer olur ki

İvan Ayvazovski için 1817 yılında Feodosia gibi bir liman şehrinde var olmanın şanslığı olduğu kadar şansızlıkları olmuştur mutlaka!

Bu gün onun kıyı şehrinin dibinde 

Ukranya'nın Kırım yarımdasındaki tarihi köprüsü sanatçının yaşamındaki gel gitlerin zulasında duran geçmişi düşündürdü!

Onun her resminde ve yaratısındaki denizlerin konuşan kalbi var!

İnsanlığın aynasında duran elinde bitmeyen serüvenine tanıklığı mucizevi cevaplarla dolu sayılır!

Onu 16 yaşında  keşfeden Çar 1. Nikolay'ın St.Petesburg Akademisine başlatması ve mezun olduktan sonra Avrupa'ya gitmesi tesadüf değil!

1844 yılında Rusyaya döndüğünde büyük saygı ve ilgi görenler arasında ki

1845 yılında İstanbul'a gelmesi inanılmaz değil mi?

Sultan Abdülmecit ile kurulan dostluk ve İstanbul aşkı bıraktığı eserlerle günümüze ışık tutuyor!

Sultan Abdülaziz'in Dolmabahçe Sarayı için istediği tabloları yapıyor.

İvan Ayvazovski gibi bir dehanın hayatında insanlığa kalan eserleri şaşkınlık yaratacağı kadar düşünmeye itecek nedenlerle dolu!

Bir sanatçının ömür sayfasında kalan en büyük izlerden biri gittiği ülkelerdeki insanlık haritası ve yaşam sevgisinin derinliğini görmesidir!

İvan Ayvazovski;İstanbul ziyareti sonrası doğduğu şehire yerleşmiş ve ölümüne kadar  Feodosia'dan ayrılmamıştır.(2 Mayıs 1900)

Türkiye'de bıraktığı eserler hala Resim Heykel Müzesi ve Sakıp Sabancı Müzesi tarafından korunmaktadır.

Benimde içime dert olan Kırım Yarımadasındaki bu küçük kıyı şehrini incelemem bitmedi!

 Köle ticaretinin yapıldığı  ve uzun yıllardır devam eden kültürel zenginliğin arayışları açısından  sanatçının deniz tasvirleri olan eserlerinde mevcut!

Üç gündür Ukranya'nın Amerika tarafından Nato operasyonlarına alet edilmesini yaşarken 

İvan Ayvazovski resimlerine bakıp durdum ki

Türkiye kapısına gelmiş ve sanatını üretmiş bu deha sanatçının ayak izlerinde kalan ne olabilir bize?

TÜRKİYE İLE RUSYA KÖPRÜSÜNÜ YALNIZ BIRAKMAYIN DEMEZ MİYDİ?

Yoksa; 

Savaşa Hayır sloganlarına geçit verir miydi?

Hiç sanmıyorum!

Amerika,Avrupa lobisinden yardım ister miydi sanatçı olarak?

Ya da Ukranya Yöneticilerinin  Natocularla yan yana gelip Rusya'yı kuşatma operasyonlarına alet olur muydu?

Hiç sanmıyorum ki

Yarattığı her eserde o ülkenin can sayfaları olan eserleri boşuna mı öne çıkardı!

İstanbul'un incisi Kızkulesi,Galatakulesi,Boğazların görkemini  niye sanatına yansıttı?

O insanlığın sanatçısı olmanın erdemi ve vefasını omzunda taşımakla kalmayıp kendinden sonraki insanlığa armağan etmenin mutluluğundaydı!

Bu dünyanın binlerce yıllık savaşında insanlığın vatanında hayat üretenlerin başında sanatçıların hayal gücü geliyorsa 

Onlarında sorumlulukları ve duyarlılıkları sadece üç kuruş için satılacak pazarın gölgesinde olmamak gibi bir onurları olmak zorunda değil mi?

Hangi yüzyılın alnına bakıp insanlığın kölelik düzenini savunabiliriz ki?

Veya kim kendi yurdunda geleceğin yaşam sofrasının sömürgeciliğin karanlık ellerinde olmasına izin verir ki?

Ermeni Kökenli bir sanatçı olarak

İvan Ayvazovski sanatının renklerinde  konuşan fırçanın  

Denizin dalgalarındaki coşku devriminin renklerinde ülkesine ve insanlığa bağlılık duygusu yok mu?

O kompozisyonların alınterinde dökülen özlemlerin rüzgarında sadece renklerin ezberi mi var?

Dünya Sanat Akademilerinin bu güne gelen en önemli sanatçıları ve müzeleri Rusya'da ve ekol olarak tarihteki yerini büyütüp durdu!

Dünya da Müzik Fiziği Bölümü adında tek akademiyi onlar açmıştır.

Böyle onlraca kültür canının okyanuslarını çoğaltan Rusya'dan baskıcı bir insanlık düşmanlığı beklemek trajikomik olur!

İvan Ayvazovski eserlerinin dünya çocuklarına bıraktığı derslerin kalesi aramızda yaşarken onun Feodosia davetine gideceğiz!

Yeni Dünya İnsanlığının anahtarında;

Rusya'nın gösterdiği refleksin tarih rövanşını dostlukla kuran

Mustafa Kemal Atatürk dehalığını düşünmek 

Yarının tuzaklarını ören emperyal tehditlere; 

Yurdun ve İnsanlığın Sanatçıları olarak

Hayat notasının rotasındaki savaşçı denklemleri gözardı edemeyiz.

Yurtta Umut Dünya da Barış; 

Savaşa Hayır gibi ezberlerle sağlanamaz,yaşayamaz!

İvan Ayvazovski senfonisindeki renkler kıyısından gelen derslere selam olsun!

Bu bitmeyen yazının ıslığını 

Yeryüzü kardeşliğinde olanlarla paylaşacağımız günlerin yürüyüşündeyiz ki

"Tam Bağımsız Türkiye" parolası 

Hak ettiği yerde olmak zorundadır!

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar