SEVGİLİLER GÜNÜ

Sevgililer gününe ilişkin türlü söylenceler var. Bunlardan yalnız birini aktarayım:

Amerika'da Esther Howland'ın 1800’lü yıllarda, ilk Sevgililer Günü kartını yollamasından bu yana, günümüzde, toplumsal bir olay haline geldi.

O gün bugündür her yılın 14 Şubat'ı Sevgililer Günü olarak kutlanmakta.

Rahip Valentino, bir çiftin kavga ettiklerini görmüş. Bahçesinden bir gül koparıp gençlerin yanına gitmiş, onlara gülü uzatıp barışmalarını istemiş… Gençler kavgayı kesmişler ve gülü ellerinde sıkı sıkı tutarken aşklarının sürekli olması için yakarmışlar. Kısa bir süre sonra da nikâhlarını kıydırmak için Valentino’ya gitmişler.

Ümit Yaşar Oğuzcan beyaz güllerin şiirini yazmış:

Seni arıyorum kalabalık caddelerde,

Tanımadığım insanlar geçiyor, sen yoksun…

Perişan hayallerimin başladığı yerde,

Sana sesleniyorum, duyuyor musun?

Beyaz güller açtı bahçelerde, sevdiğin…

Ya o karanfil, baygın kokulu çiçek.

Gel yalnızlık bahçeme beyazlar giyin,

Anladım ki bu ömür sensiz geçmeyecek.

Odamı süsleyen ellerini uzat,

Hazzından dile gelsin bastığın halı..

Açılsın sevincinden perdeler kat kat..

Işık ve ateş senin için yanmalı…

Sonra çevir düğmesini, radyonun

Sevdiğin musiki dolsun odama,

Dinle şarkısını büyük koronun,

Beni düşün! beni düşün ağlama…

İçimden bir ses diyor ki sabret..

Sonu gelecek bu yalnızlığın,

Bütün aynalar gülecek elbet,

Açılacak kapılar ansızın..

Yalnız sen varsın beyaz gülüm,

Evde bahçede ve sokakta,

Bir eylül akşamı gördüğüm ,

O beyaz hayalsin uzakta..

Yakınsın yalnızlık kadar,

Uzaksın yakınmış gibi,

Sensiz yaşadığım yıllar

Bu kadar güzel değildi.

Yeter.. gel artık yeter..

Karanfiller açtı gel

Kış bahçesinde , güller

Beyaz güller açtı gel !!

Yunus: “Sevelim, sevilelim / Bu dünya kimseye kalmaz,” diyor. Mevlana;

“Anamız sevgidir, babamız sevgi, sevgi çocuklarıyız biz. Tanrı ışığıyız. Tanrı sırçası. Kendimizle bunca kavgamız ne?” diye soruyor.

Ben âşığım aşka; aşk da sevdalı bana.

Âşık tene can, ten ise sevdalı cana

Bazen dolarım boynuna ben kollarımı,

Bazen de sürükler beni canan yanına.

Evet, bu rubai Mevlana’nındı. Mevlana’ya göre: “Sevgiden, tortulu bulanık sular arı-duru bir hale gelir. Sevgiden, dertler şifa bulur. Sevgiden, ölüler dirilir. Sevgiden, padişahlar kul olur. Bu sevgi de bilgi neticesidir…”

Sevgi,

Bir gülücük, bir öpüş, bir alkış.

Parlayan bir çift göz, bir damla gözyaşı;

Katlanılan naz,,

Saran kol, okşanılan saç

Yumuşak, sımsıcak.

Gurbet onunla gurbet, özlem, onunla özlem.

Yer çekiminden özgür, tüyden hafif,

Bir büyülü duygu ki, dalga dalga yayılan,

Esriği etmek için ulaşan.

Sonsuz sıfırlı sayılarla bölünür,

Işınlanır bütün yaratılanladın yüreğine,

Katlanır hücre hücre bölünür.

Kana, cana karışır, girer beyinlere.

Gözlere iner, iner dile, dudağa, gülücüğe.

Gözden göze bakış olmalı sevgi,

İçten içe yakış olmalı sevgi,

Duygu duygu akış olmalı sevgi,

Sevgi ile yarış olmalı sevgi..

İnsanlarda yaşamak içgüdüsünün temelini sevgi oluşturuyor. Umuyorum ki sev-gililer gününde, dünyada bir pozitif enerji yoğunlaşacak. Çünkü, bütün sevgililerin kalbi, bir birleri için atacak.

Bir gün de olsa, yaşamla olan bağımızı kaybetmeyeceğiz. İçimizde biriken olum-lu duygular, pozitif enerjiler, sevgi olarak dışa vuracak, yaşlı dünyamızın atmosferini saracak.

Yarınki yazım da “Tahir Olmak Ayıp mı?” diye soracağım. Bakalım ne yahıt vereceksiniz?

Önceki ve Sonraki Yazılar