Gülay Sormageç

Gülay Sormageç

SINIR TANIMAK

Sınırını bilmek ve başkasının sınırını tanımak olgunluğun göstergesidir. Aile içinde, akrabalıkta, arkadaşlıkta, komşulukta, işyerinde sınır tanımak ve sınırlarımızı korumak çok önemli bir dengedir. Sosyal hayatın en az hasarla devam etmesinin gereğidir. Sahiplenmekle, saygı duymak arasındaki ince çizgidir, sınır tanımak. Bunu fark edebildiğimiz kadar huzur bulabileceğimizi unutmamalıyız. Unuttuğumuz yahut göz ardı ettiğimiz kadar kırgınlıklar, alınganlıklar, sorunlar yaşanmaya başlıyor.

Benim; benim; benimmm!

Öyleyse; benim olanın cüzdanı benim, telefonu benim, işi benim bu anlayışıyla yola devam (mı)? Yollar kesiliyor, yıllar eksiliyor, eş olma, akraba olma, arkadaş olma ise eskiyor, eksiliyor ve yaralanıyor. Toplum düzeni ve bu düzenin mayası durumunda olan sosyal ilişkiler, yakından uzağa doğru iyilik üzerine inşa edilmiştir. Adalet ile imar edilmiştir ki; sınırı tanıyalım, sınırımızı koruyalım. Birinin diğerinin sınırını tanımaması üstü örtülü bir istismardır. Zorda bırakmaktır, mecbur bırakmaktır. Kur’an’ın ve hadislerin bize söylediğine kulak verdiğimiz zaman: “Allah’a kulluk edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anne babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara iyi davranın. Allah kendini beğenen ve böbürlenip duran kimseyi asla sevmez.”( Nisâ Suresi /36)

İnsanlara iyi davranmak,

Maddî ve mânevî yardımda bulunmak,

Bunları gösteriş için değil, sırf Allah rızâsı için yapmak

Toplum halinde dünya hayatını yaşarken de bir olan Allah’a kulluğu gerçekleştirmek tavsiye ve teşvik edilmektedir.

Kendisine iyi davranılacak kimselerin başında ana-baba gelmektedir. Burada olduğu gibi birçok âyette “Allah’a şirk koşmayı yasaklama”nın hemen arkasından ana-babaya iyi davranma emrinin gelmesi anlamlıdır; işin önemini göstermektedir. Akrabaya, yetimlere ve yoksullara iyilik etmek birçok âyet ve hadiste hararetle tavsiye edilmiştir. Burada komşu, arkadaş, yolcu ve el altında bulunanlar da iyilik (ihsan) edilecekler arasına alınmışlardır.

Ayrıca aralarında meslek, iş yeri, arazi vb. yönlerden yakınlık bulunanlar hakkında da kullanılmaktadır aynı hassasiyet gözetilmelidir. Komşuluk içinde böyledir. O kadar ki:“Bir topluluğa duyduğunuz kızgınlık sizi adaletsizlik yapmaya itmesin. Adaletli olun; bu, takvâya daha uygundur” (Mâide/ 8) “Allah’a ve âhiret gününe inanan kimse komşusuna eziyet etmesin” (Buhârî, “Rikak”, 23; Nikâh”, 80; Müslim, “Îmân”, 74, 75);

“Allah’a ve âhiret gününe inanan kimse komşusuna iyilik etsin” (Buhârî, “Edeb”, 31; Müslim, “Îmân”, 74, 76, 77) meâlindeki örneklerde de görüldüğü gibi hadislerde komşuluk kavramının din ayırımı yapılmaksızın mutlak olarak kullanılmasını dikkate alan âlimler, gayri müslim komşuların da komşuluk haklarının bulunduğu görüşünde birleşmişlerdir (Kurtubî, V, 188).

Önceki ve Sonraki Yazılar