Ali Rıza Özkan

Ali Rıza Özkan

SİYASETİN CEHENNEM ATEŞİ: SUİKASTLER 2

 Halkların Demokrasi Partisi Eş Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, 20 Aralık 2017 tarihinde TBMM’de bir basın açıklaması yaptı.

Paylan, açıklamasında Avrupa ülkelerine yerleşmek zorunda kalan akademisyen, gazeteci, yazar ve yurt dışındaki Alevi ile Ermeni kanaat önderlerine yönelik Türkiye içinden yönlendirilen suikast hazırlığı olduğuna dair istihbarat aldığını belirtti.

Paylan yaptığı açıklama ile bağlantılı bilgi ve belgeleri paylaşmak amacıyla, tanık olarak ifadesi alınmak üzere Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na davet edildi.

Ancak, Alman devlet organı Deutsche Welle’ye, suikast iddiasını yurt dışından gelen istihbarat bilgilerine dayandırdığını söyleyen Paylan, elindeki teyitli bilgilerin kaynağını açıklayamayacağını belirtti.

Basına konuyla ilgili bilgi vermeye devam eden Paylan, “Listede şu anda bazı isimler var ve listenin daha da geniş olduğuna dair iddialar var” şeklinde konuşurken, Gazete Duvar’dan İrfan Aktan’a verdiği söyleşide de Avrupa’ya göç etmiş Türkiyeli muhaliflere yönelik suikast planlarının arkasında yeni Türkiye Gladio’sunun olduğunu ve Ogün Samast gibi üç suikastçının bu tip cinayetler için görevlendirdiğini ileri sürdü.

Milletvekili Paylan bilgiyi aldığı kaynağı açıklamadı, ama Alman Emniyeti, olayı doğrulamak istercesine bir açıklama yaptı. Deutsche Welle Türkçe'den Gezal Hacer'in haberine göre, Alman Emniyet yetkilileri tarafından yapılan açıklamada “Söz konusu tehlike durumundan haberdarız ve en gerekli duyarlılıkla incelememizi sürdürüp durum değerlendirmesi yapıyoruz. Ancak duruma ilişkin ayrıntılar ve koruma önlemlerine dair bilgi veremeyecek olmamızı anlayışla karşılamanızı bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

Alman Emniyeti Garo Paylan’ın Ankara’da yaptığı açıklamaya seri bir hızla destek açıklaması yaptı, ancak, asıl işi olan suikastçileri bulamadı! Ogün Samast gibi 3 suikastçinin Türkiye’deki rejimin muhaliflerini öldürmek üzere Almanya’da olduğu iddiası ise, hafızalarda yerleşmiş oldu.

CAN DÜNDAR DA KONUYA EL ATIYOR

Aradan geçen 2 senede konu neredeyse unutulmuştu ki, 2019 yılında, bu kez Can Dündar, düzenli yazılarını yayınlayan Amerikan Neo-Conların sesi Washington Post’ta yayınladığı makalede konuyu yeniden gündeme getirdi.

Başkan Erdoğan suikast ruhsatı verdi” başlığı attığı makalesinde Can Dündar, iddiasını Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şu açıklamasına dayandırıyordu.

Bazı ülkeler, tehdit olarak gördükleri teröristleri nerede olursa bulup ortadan kaldırıyor. Öyleyse Türkiye'nin de aynı hakka sahip olduğunu kabul ediyorlar demektir. Yakında bu konuda milletimize müjdelerimiz olacak.

MİT; Moldova, Kosova, Ukrayna, Azerbayacan, Gabon, Malezya ve Pakistan’ın aralarında bulunduğu 18 ülkeden 80 Hizmet Hareketi’ni uluslararası hukuku hiçe sayarak Türkiye’ye kaçırmıştı.” diye yazan Dündar, PKK üst düzey yöneticisi Sakine Cansız’ın öldürülmesini de Türkiye ile ilişkilendirerek Fransa’nın akabinde Almanya’nın da Erdoğan’ın muhalifleri hedef aldığı bir başka Avrupa Birliği ülkesi olduğunu vurguladı.

Dündar’a göre, Erdoğan’ın açıklaması Ankara’nın yurt dışındaki muhaliflere suikast planladığına dair yaygın bir spekülasyonu beraberinde getirdi.

Can Dündar, Erdoğan’ın muhaliflerine suikast planları hazırladığından o kadar emindi ki, Trump’ın IŞİD lideri el-Bağdadi’nin öldürülmesine ilişkin açıklaması hakkında Erdoğan’ın yaptığı değerlendirmeyi bile bu amaca bağlıyordu.

SUİKAST İDDİALARI SÜRÜM: 2021

11 Temmuz 2021 tarihine geldiğimizde, bu kez gerçekten çok enteresan bir olay oldu. Bir sosyal medya kuruluğunda “jitemkurt” ismiyle bir hesap açıldı.

Jitemkurt adlı hesaptan yapılan paylaşımda Can Dündar direkt olarak hedef alınarak şu ifadeler kullanıldı:

Can Dündar haini etrafında diğer hainlerini toplamış Türkiye düşmanlarının karşısında mağduru oynayan bir kukla. Hainliğine Avrupa'da devam ediyor. Türkiye'yi kötüleyip aşağılayarak hükümeti devirmek için gavurdan destek dileniyor. Devireceğiz ve Türkiye'ye döneceğim umuduyla zombi hayatı sürdürüyor.

Neyse diyeceğim o ki, ulan kanı bozuk, bir kere kıl payı kurtuldun , hadi diyelim hükümeti yıktınız ve sen buraya geldin. Ulan onun bunun maşası biz seni yaşatır mıyız. Kim alabilir seni elimizden. Ki zaten aşağıdaki ölüm kararı alınmışlar listesinin başındasın, biz seni olduğun yerde gebertmenin yolunu ararken sen buraya geleceksin öyle mi. Gel de gülme. Sen ve şu alttaki listelenenler gavurun çanağına eğilmişken arkanıza dikkat edin.

Avrupa'da yaşayan 21 kişi için infaz listesi:

Can Dündar, Kemal Aktaş, Ferhat Tunç, Ahmet Nesin, Tarık Toros, Cevheri Güven, Arzu Yıldız, Osman Baydemir, Erk Acarer, Gökhan Yavuzel, Roni Aydın Dere, Adem Karaçoban, Abdullah Demirbaş, Günay Aslan, Celal Başlangıç, Fehim Işık, Erdal Er, Fuat Kav, Ferda Çetin, Faysal Sarıyıldız.

Biz, bu hesabın varlığını ve sözü edilen paylaşımı, PKK taraftarı yayınlar yapan Adem Karaçoban’ın sosyal medya hesabında yayınlaması ile öğrendik.

Ve, yapılan bu paylaşımın ardından hesap kapatıldı!

Şimdi, diyeceksiniz ki, hesabın kapatılması önemli değil. Polisin siber suçlarla mücadele birimi, o hesabın nereden, hani bilgisayardan açıldığını, o paylaşımın nereden yüklendiğini anında bulur!

Ben de öyle diyorum! Ama, Alman Polisi şu ana kadar, ne bu paylaşımları yapan kişiyi, ne de paylaşımların yapıldığı IP numarasını tespit edebildi!

Garip değil mi?!

Ancak, gariplikler bununla da sınırlı kalmadı. Jitemkurt hesabı üzerinden kendilerine suikast yapılacağı ifşa edilen listedeki isimler çoğalmaya başladı. 21 oldu 23, 23 oldu 43 ve en sonunda listenin 55 kişilik olduğu açıklandı! Sakın, yanlış anlamayın; Alman polisi tarafından yapılmış resmi bir açıklama yok!

Listenin son sayısını Celal Başlangıç verdi. Başlangıç konuyla ilgili yaptığı açıklamada şöyle demiş: “Evime gelen Alman polisleri bir üçüncü listeden bahsederek, yurt dışında yaşayan Erdoğan karşıtlarından oluşan 55 kişilik bir liste olduğunu ve adımın bu listede yer aldığını söyledi. Polislerin söylediklerinden ortada konuya ilişkin yürütülen bir soruşturma olduğunu anladık.

Haydi, bir gariplik daha: Jitemkurt hesabından paylaşılan listeyi polise Celal Başlangıç vermiş!

Deutsche Welle şöyle yazıyor: “Polislerin Instagram'da paylaşılan listenin görselini aldığını belirten Başlangıç, 50-55 ismin yer aldığı başka bir listenin varlığından söz ettiklerini ifade ediyor.

Birileri çok amatör mü, ne?!

Ahmet Nesin de, yaptığı video yayınında Alman İstihbaratı ile görüştüğünü ve söz konusu listenin varlığını onların teyit ettiğini söylemişti.

Fakat, eski Nokta dergisini FETÖ kumpasları için kullanan ekibin 3 önemli isminden birisi olan Cevheri Güven farklı bir anlatım yolunu seçiyordu. Deutsche Welle ile konuşan Güven, evlerine gelen polislere ziyaretin listelerle bir bağlantısı veya özel bir sebebi olup olmadığını da sormuş, ancak polis genel bir kontrol olduğunu söyleyip detay vermemiş.

Garip değil mi?!

PEKİ, ALMAN POLİSİ NE DİYOR?

Alman devlet kanalı Deutsche Welle, fikri takip yaparak, Alman polisi ile konuyu görüşmüş.

Kuzey Ren-Vestfalya Eyaleti İçişleri Bakanlığı ... muhaliflerin hayatına kasteden somut bir tehdit bulunduğuna dair ellerinde bilgi olmadığını vurguladı.

Baden-Württemberg Eyaleti’nin emniyet teşkilatı... kendi eyaletlerinde Türkiye kökenli muhaliflere yönelik tehdittte artış olduğuna dair bir tespit yapılmadığını bildirdi.

Berlin Eyaleti İçişleri Senatörlüğü ise muhalif isimleri içeren listelerin varlığını doğrulamak, reddetmek veya yorumlamak konusunda bireylerin güvenliği gerekçesiyle açıklama yapmayacağı cevabını verdi.

Berlin’den yapılan açıklamanın devamında şu cümleler de ilginç: (Senatörlük) “21 ismin yer aldığı bir listeden haberdar olunduğunu, listeyi paylaşan Instagram hesabı incelendiğinde milliyetçi Türk çevreden olduğunun görüldüğünü, ancak listenin kaynağı veya çıkış noktasını henüz tespit edemediklerini bildirdi.

SAHNEYE SEDAT PEKER DE ÇIKTI!

Hangi gerekçeler, hangi etkileşimler sebep oldu, bilemeyiz. Ancak, suikast tartışmasına Sedat Peker’in de katılmış olmasını son derece önemsiyorum. Çünkü, 2017’den beri süren suikast iddialarını dile getiren çevrelerin hepsini tek tek incelediğimizde ortak bir adres bulacağız.

Peker, 12 Ekim’de yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:

1-Benim de içine dahil olduğum bir ölüm listesinden bahsediliyor. Bazı muhalif gazetecileri de benim açıklamalarımı haber yaptıkları için bu listeye eklemişler. Eli silah tutan adamlar, kalem tutanları niye öldürmek isterler? Hem açıklamaları yapan benim, gazeteciler değil ki.

2-Eğer büzüğünüz yetiyorsa beni öldürün. sadatçılar, kartelciler, mafyacılar; kimin büzüğü yetiyorsa bekliyorum. Lan düşkün abdulkadir, seni de bekliyorum. Çakmasınız lan siz. Dindar görünümlü, aslında şeytan olan sadatçılar, sizi de biliyoruz. Görüşeceğiz.

Peker’in suikast tartışmalarına yaptığı “büzük yetmezliği” katkısını, onun “doğal gelişimi” ile ilişkilendirsek de, bu paylaşımda asıl dikkati çeken, konuya SADAT’ın dahil edilmesidir.

Peker, sonraki paylaşımında da, asıl hedefi SADAT olarak gösterdi:

Peker'in açıklamaları şöyleydi:

1-sadatın güvenlik şirketi olduğuna bizi inandırmak isteyen şeytanlar, hangi güvenlik şirketi dünyanın en özel timlerinden biri olan Rusya’nın Alfa timlerindeki kişilerle anlaşıp en yetenekli personeline kayıt dışı özel eğitim verdirttirir?

2-Alfa timlerinin uzmanlığı hem istihbarat hem de suikast neticeli operasyonlardır. Kimi kandırıyorsunuz? Unuttunuz mu, biz eski dostuz. Ancak rotayı bana ve benim söylemlerime değer verenlere çevirmenin neticesini göreceksiniz. Ordudan mecburi emekli edilen Üsküdar Üniversitesi

3-…rektörü Nevzat Tarhan’ın uzmanlık alanı psikolojik harptir. Nevzat Tarhan’la çalışmalarınız ne üzerine? Güvenlik şirketiyiz diyorsunuz. Nevzat Tarhan’ın sizin için yaptığı psikolojik harp çalışmalarının sebebi nedir? Anlaşılan o ki sizinle işimiz uzun.

Aslında, Avusturya’da MİT, Almanya’da “Ogün Samast gibi 3 suikastçi” olarak tarif edilen hedef, Sedat Peker’in elinde somutlaşmış, ete kemiğe bürünmüştü: SADAT!

ABD’nin uyuşturucu ile mücadele için uzman istihbarat örgütü DEA’nın mubirinden, Neo-Con Washington Post yazarı Can Dündar üzerinden, yine 2002’de DEA ile Swiss Otel’de görüşme yaptığını kendisi açıklayan Sedat Peker’e geldik.

Hepsinin ortak noktası: ABD bağlantısı!

Alman devletinin, resmi açıklamalarında olayın ne olduğunu açık seçik ifade ettiğini de hesaba katarsak, en azından şu soruyu sorabiliriz: Almanya topraklarında ABD operasyon mu yapıyor?

Ya da; bu pilav daha ne kadar su kaldırır?

BİR ÖNCEKİ YAZIM İÇİN TIKLAYIN

Önceki ve Sonraki Yazılar