Ali Rıza Özkan

Ali Rıza Özkan

TUNCELİ'DEKİ YÖRÜK ÇADIRINDA TÜTEN DUMAN: KAMER GENÇ!

  Ben Atatürk ve Cumhuriyet sayesinde okuyup milletvekili oldum. Cumhuriyet olmasa kuldum.

Kamer Genç ağabeyi her zaman bu cümlesi ile hatırlayacağım.

Esasen, kendisi için ifade ettiği bu cümle ile, koskoca bir milletin kaderinin Cumhuriyet’le nasıl değiştiği gerçeğini ortaya koyar, Kamer Genç.

Gerçekten de; benim babam da ve Türkiye’nin dört bir yanında, milyonlarca insan da, doktor, mühendis, akademisyen, öğretmen, milletvekili, başbakan, cumhurbaşkanı olmalarını Mustafa Kemal Atatürk’ün kurucu önderi olduğu Cumhuriyet’e borçludur.

* * *

22 Ocak 2016.

Kamer Genç uzun süren hastalığının pençesinden kurtulamayarak sonsuzluğa göçtü.

Hakk yardımcısı, EhliBeyt Dergâhı’nın serveri koruyucusu, Hızır yoldaşı, ruhu şâd olsun.

* * *

23 Şubat 1940’da, Tunceli’ye bağlı Nazimiye ilçesinin Ramazan köyünde, amele Ali’nin ikinci oğlu olarak dünyaya gözlerini açtı, Kamer Genç.

Babası, o zamanlar İstanbul’un sanayi bölgesi olan Eyüp-Rami’deki Arslan Tuğla’da mevsimlik işçi olarak çalışır, kazandığı parayla da bütün yıl çocuklarının geçimini sağlardı.

Oldukça başarılı ve öğrenmeye ilgili bir öğrenci olan Kamer Genç’in ortaokul ve liseyi bitirmesi mucizeye eşittir. Liseyi bitirirken babasını da kaybedince, hem öğretmenlerinin ve hem de köylülerinin yardımı ile Ankara Maliye Meslek Yüksek Okulu sınavlarına gönderilir ve elbette kazanır!

Gönlünde ağa kızı Sevim’in aşkıyla okulunu bitirir, üstüne de Ankara Ticari İlimler Akademisi’ni bitirir!

1966 yılında Danıştay sınavını kazanan tek kişidir ve hâkim olarak ataması gerçekleşir.

Artık hâkim olarak, kendisini bunca yıldır bekleyen sevdiceği ile ev kurma zamanı geldiğini düşünür.

Ama, hâkim olsa dahi, hiç ağa kızı marabaya düşer mi!

Peki, Cumhuriyet’in kendisine yarattığı imkânlarla ailesinin yüzlerce yıllık makûs talihini yenen bu genç hâkim, ortaçağ düzenine teslim olur mu?

Olmaz, tabii ki! Ağaya rağmen Sevim Hanımla evlendiler!

Ağa-baba ancak 1973’te, Genç ailesi ikinci evlatlarını kucaklarına aldıklarında barışır kızı ve damadıyla! Kaldı ki, barışmak dışında seçeneği de kalmamıştır.

1974-1976 yılları arasında Paris’te yüksek lisansını yapar, Kamer Genç ve ardından Danıştay Tetkik Hâkimliği ve Danıştay Savcılığı görevlerinde bulunur.

1981 yılında, Tunceli'den Danışma Meclisi Üyeliği'ne ve Başkanlık Divanı kâtip üyeliğine seçilir.

Özellikle de, Tunceli kökenli “sözde sosyalist” kimi çevreler, Danışma Meclisi üyeliğini dillerine dolarlar ama, Kamer Genç’in o mecliste idamlara karşı oy veren tek kişi olduğunu ve yine 12 Eylül Anayasası’na da aynı mecliste karşı oy veren tek kişi olduğunu gizlerler.

Sol” görünümlü iftiracılığın ve halk düşmanlığının tipik bir davranış örneği olarak anmış olalım.

Kamer Genç, 1983’te Danışma Meclisi üyeliğinden istifa eder, ilk seçimlerde 12 Eylül’ün Generalleri tarafından veto edilir ve seçimlere girmesi engellenir.

1983 ile 1987 yılları arasında mali müşavirlik yapan Kamer Genç, 1987 seçimlerinde Tunceli’de ön seçimlerde birinci sıradan çıkarak yeniden meclise girdiğinde, Türkiye hem 12 Eylül artıklarıyla ve hem de liberalizmin Türkiye acentası, ülkeyi emperyalist yağmaya açan Turgut Özal ile kıyasıya mücadele eden bir milletvekili ile tanışır.

Ancak, SHP ile CHP birleşmesinden sonra Deniz Baykal tarafından veto edilince, Tunceli halkının da desteği ile DYP’den yine milletvekili seçilerek TBMM’de yerini alır.

2007’de bağımsız, 2010’da ise CHP Tunceli milletvekili olarak yine meclisteydi.

2015’ten itibaren pankreas kanseri tedavisi görüyordu.

Kamer Genç 22 Ocak 2016 tarihinde Cuma günü saat 17.10 sıralarında tedavi gördüğü hastanede 75 yaşında hayatını kaybetti.

Cenazesi vasiyeti üzerine, Tunceli'nin Nazımiye ilçesine bağlı Ramazanköy'de Türk Bayrağına sarılarak defnedildi.

* * *

Bir TV kanalında katıldığı programdaki 4 konuktan ikisi Sırrı Sakık ile Murat Bozlak’tı.

Diğer ikisi ise, Kamer Genç ile MHP’li Mehmet Gül.

Programın ortasında Sırrı Sakık, Kamer Genç’e laf atıyor:

- Siz Atatürk’ü savunarak soykırıma uğrayan Dersimli Kürtlere ihanet ediyorsunuz.

Kamer Genç anında karşılığını veriyor:

- O kullandığınız cümlede bir kaç tane büyük yalan var.

Sakık: Ne imiş o?

- Birincisi Dersim bir ilin değil bölgenin adıdır ve benim ilim Cumhuriyet’le beraber Tunceli olmuştur.

Kamer Genç devam eder:

- İkinci husus Dersim’de olanlar soykırım değil, yeni kurulan bir devletin başkaldıranlara karşı önlem almasıdır. Bir başka yanlışınız ise, Tunceli asla Kürt değildir. Biz Hazar kökenliyiz. Dilimiz de sizden farklı, yani ne Kırmançi ne de Zazaca konuşuyoruz.

Sırrı Sakık: Seyid Rıza’ya ne diyeceksin?

- İngilizlerin oyununa gelmiştir. Tuncelililerin o dönem önderi, Atatürk’ün yoldaşı olan Diyap Ağadır... O yıllarda Şeyh Said ve Seyid Rıza’yı kullananlar, şimdi PKK’yı kullanıyor.

Sırrı Sakık’ın, “Mustafa Kemal'in askerleriyiz” diyenlere, 2014’te, “Siz Mustafa Kemal'in askeri değil generali olsanız ne yazar. İt sürüleri.” diyen aynı kişi olduğunu da ekleyelim!

* * *

Kamer Genç’le ömrünün son döneminde, acılarla boğuşurken, iki kez telofonla görüşme imkanımız oldu.

Birincisinde, Tunceli/Dersim isim polemiği üzerine kendisinin düşüncelerini öğrenmek istemiştim.

İktidarın Tunceli ismini değiştirmek gibi bir girişimi olmayacağına inanıyordu. Ona göre, yapılan “şov”u Tunceliler anlamamıştı ve oyuna geliyorlardı.

Daha da önemlisi, illâ ki, bir isim polemiği varsa, bunun ilde yapılacak bir referandum ile çözüleceğini düşünüyordu. Ancak, iktidarın bu referandum talebine de onay vermeyeceği görüşündeydi.

Gerçekten de, Tunceli/Dersim isim polemiği ve geçmişte yaşanan acılarla ilgili olarak iktidarın samimiyeti geçen zaman içerisinde açıklıkla anlaşıldı.

Bu nedenle, sanıyorum bütün Tunceli/Dersim tartışması taraftarlarının Kamer Genç’e özür borcu vardır.

* * *

Kamer Genç hayatı boyunca Atatürkçü çizgisinden ödün vermedi.

Solcu, halkçı, demokrat ve anti-emperyalistti.

Bu nedenle, ağalarla, 12 Eylül Generalleri ile, bölgeyi kana bulayan kontrgerilla ile, FETÖ ile savaşmasının yanında, kimin piyonu oldukları anlaşılamayan bazı “sözde sosyalist” şiddet grupları ile ve PKK gibi etnik bölücü kesimlerin hedefi oldu.

Ömrünün ve kuvvetinin yettiği kadar mazlumların, yoksulların, ezilenlerin yanında oldu.

Sayısız fakir çocuğu okuttu, ama bir kez olsun, bunu ağzına almadı.

Din istismarcıları ile kıyasıya mücadele etti, onların sahtekârlıklarını her zaman yüzlerine vurdu. Ama, bir kez olsun, itikatla yaşadığı inancını kişisel veya siyasi işlerine karıştırmadı.

* * *

Ulusal birliğimizin güç kaynağını sembolize eden, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün önemli bir sözü vardır:

Arkadaşlar! Gidip, Toros Dağları'na bakınız, eğer orada bir tek Yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa, şunu çok iyi biliniz ki bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet asla bizi yenemez.

İşte, Kamer Genç de kanaatimce, Tunceli’nin Nazımiye ilçesinin Ramazan köyündeki o yörük çadırında tüten dumandır.

O duman” hem Tunceli’de ve hem de yurdumuzun dört köşesinde hiçbir zaman sönmeyecek!

Rahat uyu, Kamer Genç!  

Önceki ve Sonraki Yazılar