TÜRKÇE DIŞINDA DİLLERDE EĞİTİM TALEBİ 

28-29 Kasım 2020 tarihlerinde gerçekleşen Eğitim Sen 11. Olağan Genel Kurulu’nda sonrası, sendikadaki grupların açıklamaları ülkemiz ve emekçi sınıfların mücadelesi açısından önemli. 

Sendikadaki gruplardan biri olan Demokratik Emek Platformu (DEP),sendikanın içindeki diğer grupları anadilde eğitim hususunda korkak görmektedir: 

“Sendikalar nasıl ki, doğanın talan edilmesine, yolsuzluğa, cemaat ve tarikat örgütlenmelerine, gericiliğe, deprem vergilerinin deprem dışında her şeye harcanmasına, kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüzlere vb. sessiz kalamaz ve tavır almak zorunda iseler Kürt sorununun çözümüne, anadilinde eğitime, faşizme karşı demokrasi cephesi gibi birlikte mücadele platformlarında yer almaya da kulaklarını tıkayamaz, isteksiz davranamazlar. Kimi DSD’li arkadaşlar gibi ‘anadilde eğitimi’ söylememek için kırk dereden su getirip sonunda da ‘Türkçe dışındaki diller’ gibi tanımlamalara girişemezler, girişmemelidirler.” (1)

Anadilde eğitim ülkeyi böler 

Sendikadaki Türkiye Komünist Partili öğretmenler de yayınladıkları bildiride Eğitim Sen Genel Kurulu’nun emek, laiklik ve aydınlanma temelli kuruluş değerleri ve tarihsel mücadele birikiminden giderek uzaklaşan sendikanın sınıf uzlaşmacı bir çizgiye teslim olduğunu ilan eden bir toplantı olarak kayıtlara geçtiğini tespit ederek önümüzdeki günlerde atacağı adımlardan biri olarak şunu belirtiyorlar: 

“TKP’li öğretmenler tüm eğitim hizmetlerinin devletleştirilmesini, tüm yurttaşların kamusal, parasız, nitelikli, bilimsel, laik ve anadilde eğitim hakkının güvence altına alınmasını savunmayı sürdürecek ve bunun için mücadele edecektir.” (2)

Türkçe dışındaki dilde eğitim olanaklı mı? 

Anadilde eğitim tüm derslerin o dilde görülmesidir. Anadilin öğretilmesi veya anadil eğitimi ise o dersin öğretilmesidir.

‘Türkçe dışındaki diller’ diyenlere soralım:

1) Türkçe dışındaki dillerde neden Tarih, Coğrafya, Matematik, Fizik, Kimya, vb derslerin kitaplarını yazıp da “işte Türkçe dışındaki dillerde de eğitim olanaklı” diyemiyorlar? 

Dahası diyelim ki olanaklı olsun. Kürtçe üzerinden gidecek olursak anaokulundan üniversite sonuna kadar dersleri Kürtçe verecek alt yapı gelişmemiştir. Kürtçe kimya, tıp, hukuk kitabı yok. Dahası Siirtlinin kullandığı Kürtçe ile Mardinlinin, Tuncelilinin kullandığı Kürtçe bir değil. PKK, bile iç yazışmalarında Türkçe kullanıyor.

2) Kürtçe, Kurmancî, Zazakî (Zazaca), Sorani gibi lehçelere ayrılmış durumda. Bu durumda herhangi bir lehçeyi dikkate aldığımızda diğer Kürtlere nasıl öğreteceğiz? Bu, işi karmaşık hale getirmez mi? 

3) Okulda akademik olarak o dili öğrenen öğrenci, o dili günlük ihtiyacını karşılamak için kullanan ailesiyle nasıl anlaşacak? 

4) Parka, lokantaya, manava, bakkala, devlet kurumlarına giden öğrenciye Kürtçesini kullanacağı olanak yaratmak gerekecek. Günlük hayatta kullanmayacağı dili eğitim düzeyinde neden geliştirsin ki? 

TALEBİN ÖZÜ ASLINDA AYRI BİR DEVLET

Bu sorulara anlamlı yanıt göremiyoruz. Dolayısıyla gerçekçi baktığımızda Türkçe dışındaki dilde eğitimi savunmak, ülkemizin bölünmesinin önünü açmaktır. Önce özerklik sonra ayrı devlet gerektirir. 

Üniter devlet yapısı içinde üniversitede Kürtçe coğrafya bölümünü bitiren kişiye Kürtçesini kullanacağı iş olanağını yaratmanız gerekir. Bunun için de idari, hukuki mevzuatı da değiştirmeniz yani üniter yapıyı aşama aşama ortadan kaldırmanız gerekir. Dahası Kürtçe bölüm bitiren kişinin Türkçe bitirenle iş bulma olanakları da aynı olmaz. Çünkü dil, zihni, kavramların ifade şeklini belirler. Nasıl ki İngilizce eğitim alan biri, meramını ifade etmede Türkçe eğitim alanla yarışamazsa, Kürtçe için de bu geçerlidir. ABD’de bir dönem İspanyolca eğitim verildi ama İspanyollar, çocuklarının eğitimde geri kaldıklarını, başarı oranının düştüğünü, iş bulmakta zorlandıklarını belirterek İngilizce eğitim talep ettiler. Bazen, Almanya’da yaşayan ve tatile Tükiye’ye gelen bir akrabanızın, gençliği Türkiye’de geçse bile, Türkçe bir kavramla meramını ifade etmekte zorlandığına tanık olursunuz. “Almanca’da şöyle derler” diyerek Türkçe kurduğu cümle içinde Almanca kelime kullanma gerekliliği duyar. Dil, sadece çeviri işi değildir. O kelimeye o dilde yüklenen anlam birebir çevrilemeyebilir. Dolayısıyla kendini daha iyi anlatan iş bulacaktır. 

AVRUPA'DA NEDEN TÜRKÇE'DE BAŞKA DİLDE EĞİTİM TALEBİ YOK?

5. olarak şunu soralım: Türkiye’de, Türkçe’den başka dilde eğitim talep edenler Avrupa’da özellikle Almanya’da neden susuyor? 

Mesele insan hakkıysa orada da insanlar var ve üstelik milyonlarca. Bu bile niyetin eğitimin ötesinde özerklik, ayrı devlet talebi olduğunu göstermiyor mu?

Okullarda Türkçe’den başka dillerin öğretilmesi, bu dillerin halkın ihtiyacına paralel olarak ders sayılarının ve öğretmenlerinin artırılması birliğimizi pekiştirir ama Türkçe’den başka dilde eğitim hayır. Çünkü eğitim bütün derslerin o dilde verilmesidir. Bu olanaklı değildir. Olanaklı olsa da ayrı millet, ayrı devlet yaratır. 

Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” tanımındaki gibi siyasal (vatandaşlık) temeldeki millet tanımında birleşelim. Türkçe hepimizin ortak anlaşma dili olarak birliğimizi sağlar. 

NOT: Türkçe’den başka dilde eğitimin nelere malolacağına dair “ATATÜRKÇÜLÜK 100 Soru-Yanıt” kitabımı inceleyebilirsiniz. 

 

(1) “Demokratik Emek Platformu: Sendikaları yeniden inşa etmeli”, Yeni Yaşam,7.12.2020, erişim tarihi 7.12.2020,http://www.yeniyasamgazetesi.info/demokratik-emek-platformu-sendikalari-yeniden-insa-etmeli/?fbclid=IwAR0Pp90iB_KwNiB-X3qPrIGVfpDyJ1obO5UkJe4twnNeYERqnL4RwQwdc8s 

(2) “TKP'den Eğitim-Sen açıklaması: Uzlaşmacılığa teslim olmuştur, gereken adım atılacaktır”, Sol, 10.12.2020, erişim tarihi 10.12.2020, https://sol.org.tr/haber/tkpden-egitim-sen-aciklamasi-uzlasmaciliga-teslim-olmustur-gereken-adim-atilacaktir-21237 

Önceki ve Sonraki Yazılar