Ali Rıza Özkan

Ali Rıza Özkan

TÜRKİYE, TARIMDA GERÇEKTEN BÜYÜDÜ MÜ?

 Türkiye İstatistik Kurumu TÜİK’in 2020’ye ait Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYH) verilerini paylaşması üzerine, iktidar ve muhalefet arasında yeniden şiddet dozu yüksek tiratlara tanık olduk.

Muhalefet, özellikle de tarım sektöründe % 4.8 artış gözükmesini inandırıcı bulmadı!

İktidar ise, bu veriyi ekonomide işlerin kötü gitmediğinin kanıtı olarak kullandı. Hatta, Cumhurbaşkanı Erdoğan, buradan bir başarı öyküsü dahi yazdı!

İKTİDAR İLE MUHALEFETİN KAYIKÇI KAVGASI

Ne yazık ki, medyada konuyla ilgili konuşan yorumcular da, TÜİK tarafından açıklanan verilerin gerçek niteliği ve toplumsal karşılığı üzerinde durmadılar!

Bu elbette yeni değil. İktidar ve muhalefet artı medya ilginç bir şekilde birbiri ile uyumlu bir münazara yürütüyorlar.

Her durumda, konuyu sadece yüzeyselliği ile tartışmak, tartışmanın şiddeti ne olursa olsun, aşılmıyor!

Türkiye’de siyaseti asıl kilitleyen faktörün, çizilen diyalog çerçevesi olduğunu uzun yıllardır söylüyorum. Siyasetin “status quo”su değişmedikçe de, toplumda olumlu anlamda bir değişim olması mümkün değil.

GSYH NEDİR, GSMH NEDİR?

Biraz yaşlılar, örneğin 60, 70’li yıllarda sadece Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH) konuşulduğunu hatırlayacaktır.

Ancak, 24 Ocak 1980 ile birlikte sürüklendiğimiz liberal yıkım ile birlikte, ekonomik faaliyetlerimizin önemli bir kısmında yabancı şirketler etkin olmaya başlayınca, yani ekonomik faaliyetlerin önemli bir kısmı “milli” karakterini kaybedince, iktisatçılar bu ayrımı da göz önünde bulundurarak yeni bir kategori düzenlemesine gittiler.

Buna göre, GSMH Türkiye vatandaşlarının bir yıl içerisinde ürettikleri mal ve hizmetlerin değerinin toplamını, GSYH ise, ülke içinde yabancı orjinli birey ve şirketlerin de ürettikleri mal ve hizmetlerin değerinin toplamını veriyor.

Bu ne demektir?

GSYH ne kadar büyük olursa olsun, veya artış hızı ne kadar büyük olursa olsun, bu veri kategorik olarak, ülke ekonomisinin büyümesi anlamına gelmez!

Daha da önemlisi; GSYH değerlerinde büyüme tam tersine, ülkenin milli ekonomisinin çökmesi anlamına dahi gelebilir! Kim büyüdüğü zaman, milli ekonomi çöker? Elbette, yabancı orjinli şirketler büyüdükçe milli ekonomi bu durumdan ters orantılı olarak, yani olumsuz olarak etkilenecektir!

Dolayısıyla, bir ülkenin milli ekonomisinin büyüme göstergesi GSMH’ye bakılarak açıklanması doğrudur. Ülke vatandaşları yurt içinde ve yurt dışında ne kadar mal ve hizmet üretmiş ise, o değer doğrudan ülkenin kullanımına hazır toplam değer, anlamına gelir.

TÜİK GSYH VERİLERİNDEKİ GERÇEK!

Bu temel, yani sıradan bir iktidat öğrencisinin bile birinci sınıfta bilmesi gereken bilgileri göz önünde tutarak, şimdi yeniden TÜİK tarafından açıklanan GSYH verilerine bakalım.

TÜİK’in açıkladığı verilere göre, 7 sektörel kategoride art büyüme hızı yakalanmış. 3 sktörel kategoride ise, büyüme hızı ekside görünüyor.

Büyüme hızı eksi gösteren alanlar şunlar: TÜİK tarafından hazırlanan grafikten de görüleceği üzere, F: İnşaat (% -3,5), GHİ: Hizmetler (% -4,3) ve MN: Mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri (% -5,2).

Büyüme hızı artı gösteren sektörel alanlar ise şunlar: A: Tarım, ormancılık ve balıkçılık (% 4,8,), BCDE: Sanayi (% 2,0), J: Bilgi ve iletişim (% 13,7), K: Finans ve sigorta faaliyetleri (% 21,4,), L: Gayrimenkul faaliyetleri (% 2,6), OPQ: Kamu yönetimi, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri (% 2,8), RST: Diğer hizmet faaliyetleri (% 2,5).

GSYH verilerinde iktidar ve muhalefetin değinmeye değer bulmadığı gerçek, aslında bilgi ve iletişim sektörlerindeki % 13,7 ve finans ve sigortacılık sektörlerindeki % 21,4 oranlarındaki büyümedir!

Öncelikle, bilgi ve bilişim sektörlerindeki büyümeyi “organik” olarak değerlendirebileceğimizi söyleyebiliriz! Çünkü, sadece ülkemizde değil, Kovid-19 virüsü salgınına maruz kalarak karantina önlemlerini hayata geçiren tüm ülkelerde benzer şekilde, bu sektörlerde büyüme kaydedildi. Örneğin, Avrupa ülkelerindeki verilerle karşılaştırmadım, ama bu sektörlerde % 13,7 oranında büyüme düşük bile kabul edilebilir.

Ancak, finans ve sigortacılık sektörlerindeki % 21,4’lük büyüme mercek altına alınmalıdır. Bu verinin bize anlattığı birinci gerçek, salgından sadece finans (ve sigortacılık) sektörünün kazançlı çıktığıdır!

TÜRKİYE KAN AĞLARKEN YABANCI SERMAYE KAZANDI!

Türkiye ekonomisinde temel sektör haline gelmiş inşaat sektörü % - 3,5 küçülürken, hizmet alanları % -4,3 küçülürken finans sektörünün % 21,4 büyümesini iktidarın ve muhalefetin “olağan” karşılamasını ben olağan karşılayamıyorum!

Ekonomide üretim zarar ederken, finans kâr ediyorsa, bu durum tehlike çanlarının çaldığı anlamına gelir! Kovid-19 virüsü salgını gibi olağanüstü koşullarda dahi, bu konuda önlem alınması gerektiğini kimse konuşmuyorsa, o zaman çok daha vahim bir durum var, demektir!

Ancak, Türkiye’de bu konuştuğumuzdan daha da vahim bir durum var!

Dikkat ederseniz, büyük büyüme hızı yakalayan iki sektör; yani, bilgi ve iletişim ile finans ve sigortacılık sektörleri çok büyük oranda yabancı şirketlerin elindedir! İletişimin 2 şirketinden ikisi doğrudan yabancıların elinde, finans ve sigortacılık sektörü ise uzun süredir % 50’nin üzerinde yabancı finans şirketlerinin eline geçmiştir.

Toparlarsak; tüm ülke Kovid-19 virüsü salgını ile boğuşurken iki üretim dışı sektör büyük büyüme hızı (yani büyük kârlar) elde etmekteler. Üstelik bu iki sektörel alanda da yerli değil, yabancı/uluslararası tekellerin hakimiyeti söz konusudur!

Hem üretim dışı, hem de yabancıların hakim olduğu sektörlerin kazançlarının GSYH içerisinde gösterilmesini ülkesel/milli bir kazanç olarak sunmak siyaseten de, iktisaden de mümkün değildir.

Peki, bu kabul edilemez açıklamayı siyasetçilerimiz ve iktisatçılarımız neden konuşmaz? GSMH’nin anlamını ve önlemini unutacakkadar liberalizme teslim mi oldular?

Yabancıların salgın döneminde ülkemizden vurgun vurduğunu konuşmaktan imtina etmek, kimin çıkarınadır? 

Önceki ve Sonraki Yazılar