TÜRKİYE'NİN "ABİDE-İ HÜRRİYET" ANITI, NE SÖYLEDİ?

Avrupa'nın
en büyük,
Adliye Sarayı yanı başımda yükseliyor;

Topraklarım da modern dünya ışıkları,
Sabahın yüzüne  bakan,
Çağlayan eteklerinde 
rüzgarlı çocuklar,
Bize bakıyor!


Anadolu'nun bağrından çıkacak kurtuluş bayrağı,

İstanbul da işgale tokat duvarı,

İstanbul da karanlıklara
cephe direnişi,

İstanbul da devrim ellerini yıkarken;

19'uncu yüz yılın aydınlık dünyasına, 

Mazlumlar sofrasına kıyılan haritaya!

Biz 
Cumhuriyet yıldızı, olanlardık der!

Tarihin, merhamet sokağında 
68 er şehit.
Üç komutan ona yoldaşken; 

Çekilen bayrağın memleket olmasıdır!

Yakılan yüreklerin vatan şahlanmasıdır.
Geçit verilmeyen köprünün adıdır;
"ABİDE-İ HÜRRİYET ANITI"....

İstanbul'a sığınan zalimler kırbacında,
Gemilerini yakmış erenler durağında,
Gözlerden ırak bırakılmayacak!

Bu günün okullarına dersler sayfası,
Bu günün çocuklarına erdem odası,
Bir kaç demir parmaklığa hapsedilir mi?


Şişli'nin 
hayat ışıklarında;
Keşke kapanmasıydı yüzümüz,
Mermer taşlarına can suyu vermiştik!

Oysa;
vicdan ve vefa merhameti büyüsün.
Eş geçmedik memleketin tuğlalarını,

Teslim olmayan aşk davası içinde
bir tarih yarasını söyleriz!

Ebediyette kalan çığlıklar pınarıyla;
"ABİDE-İ HÜRRİYET" 
siz olun.

O türküler çağırır hala,
Ekrem İmamoğlu duysun diye....

Önceki ve Sonraki Yazılar