“TÜRKÜLER NİDA'SIZ ONULMAZ HASTA”

Bugün ömrünü halk müziğine, kültürüne folkloruna hizmetle geçiren hocaların hocası Nida Tüfekçi’den söz edeceğim.

Onun hayatı, sanatı, kişiliği ve hizmetlerine ilişkin bilgiler vereceğim. Onunla anılan türküleri anımsatacağım: Hemen birini söyleyebilirim: Âşık Hasan Aslan’dan derlediği bir Merzifon türküsü vardı. Hatırlarsınız:

 

”Eşimden ayrıldım yamandır halim

Adettir âşığın hali böyl’olur

Yâr fikrimi çeldi çevrildi yolum

Mecnun dedikleri deli böyl’olur..”

 

Nida Tüfekçi’yi yirmi dokuz yıl önce kaybettiğimiz zaman Bayram Bilge Tokel şöyle yazmıştı:

 

Türküler Nida'sız onulmaz hasta

Halaylar üzgündür, bozlaklar yasta

Ankara'da, Kayseri'de, Sivas'ta

Hürmetle edilir sözü Nida'nın

 

Bir ömür adadı samaha, bara

Sadamızı yaydı dört bir diyara

Türküler uğruna düştüğü nâra

Çıra oldu yandı sazı Nida'nın

 

Bu ses nerden gelir, kimdir, bilinmez

Alır gider bizi gayri gelinmez

Yüz asır geçse de yine silinmez

Bozok Yaylasından izi Nida'nın

 

Mehmet Nida Tüfekçi, 1 Mart 1929’da Yozgat ilinin Akdağmadeni ilçesinde doğdu. Hamdi ve Zeynep Tüfekçi çiftinin beş çocuğunun en büyüğüydü. Müzikle ilgisi küçük yaşlarda başladı. İlk bağlama derslerini babası Hamdi Tüfekçi’den aldı. İlk ve ortaokulu Akdağmadeni, Yozgat ve Boğazlıyan’da okudu. 1947 yılında Ankara Maliye Okuluna girdi. O günlerde Muzaffer Sarısözen’in dikkatini çekti. Programlarda “Şimdi Yozgatlı Nida Tüfekçi sesi ve sazıyla size bir türkü söyleyecek” anonsuyla programlarında yer verdi.

1950 yılında Ankara Maliye Okulunu bitirdi. Üç yıl kadar maliyede memur olarak çalıştı. 1953 yılında açılan radyo sınavını kazanıp “Yurttan Sesler Topluluğu”nun kadrolu sanatçısı oldu. Bağlamada Yozgat tavrı denilen bir tarzda çaldığı Sürmeli çeşitlemeleriyle kendini gösterdi. Nida Tüfekçi’nin sazı ve sesinden bir Yozgat sürmelisini kulaklyarımda. Siz de çok seversiniz:

“ Dersini almış da ediyor ezber

Sürmeli gözlerin sürmeyi neyler”

 

Nida Tüfekçi ile özdeşleşen Yozgat tavrı nedir? Sorunun yanıtını Nida Tüfekçi şöyle vermişti: “Sarısözen zaman zaman beni çağırır Yurttan seslerde türküler söyletirdi. O arada da Yozgat tezenesini kullanmaya başladım ki bu Sarısözen’e ve Yurttan Sesler sanatçılarına değişik geldi. Dinleyicilere de tabi. O zamana kadar vurulmuyordu bu tezene vuruşu. Ben de eğer babama yetişmesiydim o tezene ölecekti belki de. Hatta bazı kimseler, ‘Canım Yozgat tezenesi bu değil, bu Nida Tüfekçi’nin kendi özel tavrıdır,’ gibi bir şey söylerler. Ama ben babamdan öğrendiğim sazı çalmaya çalıştım. İşleklik bakımından belki babamdan ileri gittim. Gerek parmak hareketleri gerek tezene hareketleri açısından benim kişiliğimden bir şeyler katılmış olabilir. Ama Yozgat türkülerini tetkik ettiğinizde, o tavrı; benden alınmayan türkülerde de görürsünüz.”

Nida Tüfekçi, 1958 yılında Neriman Altındağ ile evlendi. 1959 yılında İstanbul Radyosu’na atandı. 1962 yılında eşi Neriman Altındağ Tüfekçi’yle birlikte “Yurttan Sesler Kadınlar Topluluğu” adıyla yeni bir yapı oluşturdu. 1964’de İstanbul Radyosu Türk Sanat ve Halk Musikisi müdür yardımcılığına getirildi. Bu dönemde “Yurttan Sesler Erkekler Korosu” , “Dört Ses Dört Saz”, “Divan-Bağlama-Cura” adlı toplulukları kurup yönetti. 1966 yılında Türk Halk Müziğinden sorumlu Türk Müziği Şube Müdürlüğü’ne getirilmişti.

Bunları yazarken Nida Tüfekçi’nin Ali Ekber Çiçek’ten derlediği bir Erzincan Türküsünü aklıma geldi. Severek dinlerdim:

“Böyle ikrar ilen böyle yolunun

Mihnetli yâr bana lâzım değilsin.”

 

Nida Tüfekçi, 1972 yılında TRT Müzik Dairesi Türk Halk Müziği Müdürlüğüne atandı. TRT Müzik Dairesinin kuruluş çalışmalarına katılıp, bu dairenin başkan yardımcılığına getirildi. Uzun yıllar TRT Denetleme ve Repertuar Kurulu Başkanlığı görevlerini sürdürdü. Derlediği ve notasını yazdığı bine yakın türküyü halk müziği arşivlerine kattı. 1974 yılında TRT Müzik Dairesi Başkanlığı’na getirildi. İki yıl sonra en büyük arzusu gerçekleşti. Neydi rüyalarını gördüğü arzu?

Nida Tüfekçi 1976 yılında TRT’deki görevinden ayrıldı. Çünkü İstanbul Türk Müziği Devlet Konservatuarı’nın kurucuları arasındaydı. Konservatuar Yönetim Kurulu üyesi oldu. Başkan Yardımcılığına getirildi. Bölüm Başkanlığı, Danışma Birimi Üyeliği gibi önemli görevlerde bulundu. Aynı zamanda okulda Bağlama, Türk Halk Müziği Solfej, Türk Halk Müziği Bilgileri ve Bölge tavırları derslerini de veriyordu.

Nida Tüfekçi’nin sekiz yaşlarında başladığı halk müziğinin gül dikenli yolculuğu 1991 yılında onurların en büyüğüyle taçlandı. Türkiye’de ilk kez geleneksel müzik dallarında bir sanatçıya “Devlet Sanatçısı” unvanı verilmişti. Yüce Atatürk, “Efendiler... Hepiniz milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz; hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz; fakat sanatçı olamazsınız. Yaşamlarını büyük bir sanata adayan bu çocukları sevelim...” Nida Tüfekçi gerçekten yaşamını sanatına adamıştı. “Devlet Sanatçısı” unvanını hak etmişti. O yalnız devletin değil, milletin sanatçısıydı.

Nida Tüfekçi, halk müziğinin tahlil ve tasnifi için akademik bilgilerin yanında folklor bilgilerine de gerek olduğunun bilincindeydi. O Türk halk müziğini, folklorunu ve edebiyatını bütün türleri ve yöreleriyle birlikte biliyordu. Muzaffer Sarısözen’den sonra, Türk halk müziğine en çok emeği geçenler arasındaydı.

Eşi Neriman hanımefendi ile birlikte “Memleket Türküleri” adıyla bir kitap hazırlamıştı. “Yurttan Sesler”in gerçekten yurdun öz sesi olması için çaba gösterdi. Daha önce söylediğimiz gibi Nida Tüfekçi, bağlamada bütün yöre tavırlarını, tezene tekniklerini en iyi uygulayan sanatçıydı. Türk halk müziği çevrelerinde düşünceleri ve uygulamalarıyla hep gündemde kaldı.

Halk müziğinde çok sesliliğe karşı değildi. O türkülerimizin çok seslendirme adı altında geleneksel yapı ve özlerinden uzaklaştırılmasına karşı çıkıyordu. Ona göre türkülerimiz kültür ve medeniyetin en yalın haliyle söz ve müzikle anlatımıydı. Türkülerimiz bizim tarihimiz, sevdamız, acılarımız, öfkelerimiz, inançlarımız, savaş ve zaferlerimizin kendisiydi. Nida Tüfekçi Türk halk müziğine adanmış bir ömrün en verimli diliminde henüz altmış dört yaşındayken, 18 Eylül 1993’de aramızdan ayrıldı. Program başında birkaç dörtlüğünü sunduğumuz Bayram Bilge Tokel’in ağıtında belirtildiği gibi “Türküler Nida’sız kaldı. Onun duygulu sesi, içli lirik sazı ile seslendirdiği türküler yaşıyor. Ruhu şad olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar